Alper GÖRMÜŞ
Çözüm Süreci’nin yarattığı umutların kalın bir sis perdesinin ardında neredeyse görünmez bir hale geldiği, benzeri bir tablonun yaratılmasının neredeyse imkânsız gibi göründüğü günlerdeyiz...
Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (Democratic Progress Institute – DPI) geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da düzenlediği “Zor Zamanlarda Türkiye’de Kapsayıcı Bir Diyaloğu Güçlendirmek” başlıklı toplantı, işte bu koşulların ürünü olan bir ruh halinin eşliğinde sürdürüldü.
Toplantıda, yıllar boyu süren çatışmalara yol açmış bir iç sorunu nihayet çözüm yoluna sokabilmiş iki ülkenin (Filipinler ve Güney Afrika) deneyimlerini, barış sürecine hükümet kanadından katılmış temsilcilerin ağzından dinledik.
Filipinler örneğini, Devlet Başkanı’nın Barış Sürecinden Sorumlu Eski Başdanışmanı Teresita Qiuntos Deles ile barış görüşmelerine “üçüncü göz” olarak katılan İnsani Diyalog Merkezi Avrasya Bölgesi Direktörü David Gorman anlattı.
Güney Afrika Hükümeti Eski Başmüzakerecisi Roelf Meyer ise, Güney Afrika’daki barış görüşmelerinin başlıca aşamalarını ayrıntılarıyla ele aldı.
Birleşmiş Milletler Eski Müsteşarı ve Birleşik Krallık Eski Türkiye Büyükelçisi Sir Kieran Prendergast ise başta İrlanda sorunu olmak üzere dünyadaki birçok çatışma çözümündeki arabuluculuk deneyimlerini bizlerle paylaştı. Onun sunumu, pozisyonu nedeniyle çok daha kapsayıcıydı ve biz izleyiciler o sayede dünyadaki önemli çatışma çözümü tecrübeleri hakkında çok faydalı bilgiler edindik.
Buradan bakarsan iyimserlik, şuradan bakarsan kötümserlik...
Toplantıda beni en çok, bütün konuşmacıların dile getirdikleri başarı-çöküş döngüsü etkiledi; buna göre, istisnasız bütün süreçler defalarca başarıya ulaşıp defalarca çöktükten sonra nihai çözüme ulaşılabiliyordu.
Bunun böyle olduğunu bilmiyor değildim tabii, fakat gün boyunca bir daha, bir daha kafamıza ‘çakılan’ bu bilgiyi bizim sürecimizin somut görünümüyle kıyasladığımda tuhaf bir duyguya kapıldım:
Bu bilgi, iyi yanıyla her şeyin bittiği ve bir daha da başlayamayacağı duygusunu veren şu andaki tablonun yanıltıcı olduğunu söylüyordu bize; öyle ya, çatışma çözümüyle uğraşan bütün ülkelerde ‘her şeyin bittiği’ anlar hem de defalarca idrak edilmiş, fakat ardından (bazen hemen sonra, bazen yıllar sonra) yeni bir süreç mutlaka başlamıştı.
Eldeki bilgiyi böyle yorumlayınca iyimser olmak işten bile değildi. Fakat bizim sürecimizde başarı-çöküş döngüsünü sadece bir kez yaşamış olduğumuzu akla getirince iş değişiyordu; o zaman da ortaya bunun ikincisinin, üçüncüsünün de yaşanacağı ve nihai çözümün belki ondan sonra mümkün olabileceği gibi bir tablo çıkıyordu ki, böyle bakınca da iyimserliğin dozundan bir miktar iskonto yapmak kaçınılmaz hale geliyordu.
Stratejik sabır
Toplantıya katılanların tamamının ruh halini olumsuz yönde etkilediği apaçık olan mevcut tabloyla ancak “stratejik sabır” sahipleri başa çıkabilir ki, biz galiba bunu da yeni yeni öğrenmeye başlıyoruz. (Stratejik sabır: Ortalığın kapkaranlık olduğu anlarda bile “olsun, bu da geçer” duygusunu her zaman canlı tutacak bir sabır türü...)
David Gorman, ‘stratejik sabır’ın etkileyici bir örneğini, yine DPI’ın 2017 Mart’ında Ankara’da düzenlediği bir toplantıda anlatmıştı:
2008 Ağustos’unda Filipinler’de hükümet ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) arasında çatışmalara son verecek bir uzlaşma metni üzerinde anlaşmaya varılmış... Katılımcılar imza töreni için başkente uçarlarken iki valinin başvurusunu değerlendiren Yüksek Mahkeme anlaşmayı askıya aldığını duyurmuş. Daha o gün çatışmalar yeniden başlamış; binlerce insan öldürülmüş, 750 binden fazla insan yerinden edilmiş.
Fakat o gün bir şey daha olmuş: David Gorman ve ekibi karalar bağlamak yerine, öğleden sonra yeni bir ateşkes ve barış süreci için toplanıp çalışmaya başlamışlar. İşte size stratejik sabır!
En iyisi hatalardan öğrenmeye odaklanmak...
Galiba en doğrusu, “her şey bitti ve bir daha başlamayacak” duygusu veren bu zor zamanda ‘stratejik sabır’a sığınıp, ‘denedik ama neden olmadı acaba?’ sorusunu kendimize sormak ve hatalardan ders çıkarmak...
DPI’ın konuşmacılarının kendi deneyimlerinden yola çıkarak belirledikleri ‘hata’ listeleri, barışı samimiyetle isteyenler için esaslı bir kılavuz niteliğinde; tabii, bu hatalardan öğrenirken, bizim kendi sorunumuzun özgün niteliğini hiç unutmamak koşuluyla...
Ben bu yazıda, toplantıda dile getirilen hataları ve dersleri ele alacağım. Bunu yaparken hangisini hangi konuşmacının dile getirdiğinin ayrıntısına girmeyeceğim. Yine, toplanıtda dile getirilen hata ve derslerin tamamının bir listesini vermek yerine, bizim kendi sorunumuz açısından daha önemli ve anlamlı görülen birkaç tanesinin üzerinde duracağım.
‘Düşmanınızı insan olmaktan çıkarmayın!’
Konuşmacılara göre, barış sürecinin kesildiği, çatışmaların bir daha kesilmeyecekmişçesine yeniden başladığı koşullarda genellikle yapılan bir hata, bir süre önce oturup barışın imkânlarını konuştuğunuz insanları şeytanlaştırmak... Konuşmacılardan biri bu hatayı, ‘onları insan olmaktan çıkarmak’ diye ifade etti.
Nedeni açık: Çünkü böyle yaptığınız takdirde, koşullar yeniden olgunlaşıp da onlarla konuşmaya karar vediğinizde, bu girişiminizi kamuoyuna izah etmekte çok zorlanırsınız, onları ikna edemezsiniz.
Çözüm süreci çöktükten sonra hükümet kanadının bu açıdan hiç de iyi bir performans gösteremediği ve yeni bir süreç başladığında sırf bu nedenle epeyce zorlanacağı çok açık.
Bunu bir miktar izale edecek bir noktayı, Mart 2017’deki Ankara toplantısında bir konuşmacı şöyle dile getirmişti: “Güçlü bir hükümet, anlaşmaya çok daha hevesli güçsüz bir hükümetten iyidir.”
Konuşmacı, bu cümlesiyle güçlü hükümetlerin kamuoylarını ikna kapasitelerine gönderme yapıyordu... Erdoğan hükümeti, yeni bir süreç başladığında, Kürtlerin legal partilerini bile şeytanlaştırmış olmanın yol açacağı problemleri, kamuoyunu etkilemedeki büyük gücünü kullanarak kısmen giderebilir. Ne de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Reis o zaman öyle dediyse o doğrudur, şimdi bunu diyorsa bu doğrudur” diyen bir kamuoyu desteğine sahip.
‘Muhatabınızın yerine getiremeyeceği taleplerden kaçının’
Konuşmacılara göre, bir barış sürecini zehirlemek için muhatabın yerine getiremeyeceği, bir yandan da onu kamuoyunun bir kesiminin gözünde zor durumda bırakacak taleplerde bulunmaktan daha iyi bir yol yoktur. Böyle bir şey, ilaveten, talep sahibinin uzlaşma konusunda samimiyetsiz olduğunu gösterir ve muhatabın psikolojisi üzerinde derin olumsuz izler bırakır.
Son yıllarda, çatışmalarda ölmüş PKK’lıların cenaze törenlerine akraba ya da tanıdık sıfatıyla katılan HDP milletvekillerine yönelik “terörist cenazelerine katılmayın” taleplerini bu çerçevede değerlendirebiliriz...
Tersinden bir örnek olarak da, bazı bölgeleri ‘özerk’ hale getirmeye çalışmak ve devletin oraların yönetimlerini o güçlere bırakmasını talep etmeyi gösterebiliriz.
Bunların ikisi de, kanlı çatışmalara uzlaşarak son vermeyi amaçlayan tarafların tavrı olamaz.
Silahlar ne zaman gömülür?
Katılımcılardan biri, Türkiye’deki barış sürecini sone erdiren unsurlardan biri olan ‘silahların gömülmesi’ meselesini soru haline getirip konuşmacılara sordu: Hükümet, bir çözüm metninin imzalanmasını PKK’nın silahları gömüp yurtdışına çıkması koşuluna bağlamıştı. Bu doğru muydu?
Konuşmacıların tamamı, bütün örneklerde silahların ancak barış anlaşmasından sonra teslim edildiğini ya da gömüldüğünü, o kadar kan dökülmesine neden olmuş güvensizlik ortadan kalkmadan silahların teslimini istemenin bir mantığının olmadığını söylediler.
Konuşmacılara göre, en sık yapılan ve ders çıkartılması en zor gelen hatalardan biriydi bu.
Toplantıda dile getirilmedi ama mesele daha iyi anlaşılsın diye hatırlatayım: Bu hataya Kuzey İrlanda sorununda John Major hükümeti de düşmüştü; bunun bir hata olduğunu anlayan Tony Blair hükümeti daha sonra bu dayatmadan vazgeçmişti. Görüşmeler ilerleyince, bir aşamada Birlikçiler (İngiltere ile birleşme yanlısı ve IRA karşıtı Kuzey İrlandalılar) sembolik bir talepte bulundular ve sadece bir silahın ya da merminin ‘teslimini’ istediler.
‘Defolup gitsinler’ bir çözüm olabilir mi?
Konuşmacılardan biri, devlete karşı silahlı ayaklanmaya kalkışmış kişilerin dile getirdikleri sorun çözüm yoluna girse de, o kişilerin durumunun ayrıca çözülüp ele alınması gerektiğini söyledi. Çünkü nihayet onlar ‘aziz’ değildi ve onların kişisel talepleri de vardı.
Toplantıda bu mesele başlık halinde kaldı, ayrıntılandırılmadı. O nedenle, İrlanda Cumhuriyeti Eski Dışişleri Bakanı Dermont Ahern’in, DPI’ın 2017 Ankara toplantısında bu konudaki sözlerini burada hatırlatmak istiyorum.
O toplantıda aramızdan biri şöyle sormuştu:
“Barış sürecine inancın büyük bir toplumsal destek bulduğu, iyimserliğin zirvede olduğu bir anda biz şunu fark ettik: Hükümet, belki bu sürecin sonunda Kürtleri siyasal ve kültürel anlamda tatmin edecek bir dizi reformu yürürlüğe koysa da, o siyasi ve kültürel talepleri silahla ‘taşımış’ olan kişilerle ilgili tasarrufu nedeniyle süreç nihai noktasına varmadan tıkanabilirdi. Çünkü iyimserliğin zirvede olduğu o anda bile bu meseleyle ilgili olarak hükümetten gelen en yumuşak tavır, onların üçüncü bir ülkeye gönderileceklerine dair beyanlardı. Başbakan yardımcılarından biri ise bu ‘sorun’u dile getiren gazetecilere ‘Defolup gitsinler, nereye gidirlerse gitsinler’ deyip çıkmıştı işin içinden...”
Bu sorunun muhatabı Dermot Ahern, böyle bir tavırla Kuzey İrlanda’da karşılaşılsaydı 1998’deki Hayırlı Cuma anlaşmasının gerçekleşemeyeceğini, ‘Defolsunlar’ gibi bir tavrın gerçekçi bir tavır sayılamayacağını söyledi.
Biliyorum; şimdi bütün bunlar suya yazılmış gibi duruyor, hiçbirinin karşılığı yokmuş gibi görünüyor.
Bana da öyle gelebilirdi, fakat gelmiyor, çünkü bir gün bunların karşılık bulacağı yeni bir dönemin mutlaka başlayacağına inanıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025