Atilla Aytemur
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de gerçekleştirdiği “Bağımsızlık Referandumu” geride kaldı, ama yarattığı gerilim devam ediyor.
Başta Türkiye hükümeti olmak üzere, Barzani’nin gördüğü geniş baskı nedeniyle son dakikada (ve belki kendisine verilecek bazı sözler karşılığında) vazgeçeceğini bekleyenler, hayal kırıklığı ve kızgınlık içinde.
Türkiye, İran ve Irak merkezi yönetiminin yaptığı açıklamalar ve aldığı somut politik kararlarda, dozajı giderek artan bir sertleşme gözleniyor.
Tansiyon yükseliyor
Mesud Barzani bir yandan attığı adımı savunuyor, bir yandan da başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere yönelik son derece ılımlı, diyalog yanlısı ve yatıştırıcı açıklamalar yapıyor.
Bağdat’ın sınır kapılarının ve Erbil havaalanın üç gün içerisinde merkezi yönetim yetkililerine devredilmesi için verdiği ultimatomu reddetmesi, Habur sınırında günlerdir askeri tatbikat yapan Türk ve Irak silahlı kuvvetlerinin topraklarına girmesi halinde kayıtsız kalmayacaklarını açıklaması dikkat çekiyor.
İran hava sahasını ve sınırlarını kapadı. Benzer önlemlerle çıtayı habire yükseltmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani’nin olası tavrı konusunda yanıldıklarını açıkladı. “Aşiret lideri” söylemine geri döndü. Bütün karşı tedbirlerin masada olduğunu söyledi. Bundan böyle Türkiye’nin siyasi muhatabının yalnızca Bağdat Hükümeti olacağını, icabı halinde petrol vanasının kapatılacağını, uçuşların durdurulacağını, tırların giriş ve çıkışına izin verilmeyeceğini vurguladı. (Nitekim bu yazının Serbestiyet’e gönderilmesinden sonra, Erbil ve Süleymaniye’ye uçuşlar süresiz olarak durduruldu.) Bölge Kürtlerinin açlıkla dize getirileceği, Habur Kapısı’nın kapatılıp alternatif kapılar açılacağı (Nusaybin’de Ovaköy olacağı) söylenir oldu.
MHP bir türlü tatmin olmuyor
İnanılacak gibi değil ama, iktidarın gayri resmi ortağı MHP, nasıl yapmışsa Kerkük’e gidecek beş bin ülkücü gönüllü belirlediğini Bahçeli’nin açıklamasıyla duyurdu. Bu milis gücü ne zaman kuruldu, kim eğitti, nerede çalıştılar... gibi sorulması normal sorular havada asılı kaldı.
Sürekli olarak hükümete, “Ne duruyorsunuz, haydi savaş ilan edin” diye baskı yapıyor. Hükümetin yaptığı açıklamaları ve aldığı tedbirleri yeterli bulmuyor. Sıkıştırma çizgisi izliyor. Irkçı, militarist ve maceracı teklifleri sorumsuzca dile getiriyor.
Tam bu sırada Başbakan Binali Yıldırım “Kimseye savaş ilan etmiyoruz” derken, ekonomiden sorumlu bakan Nihat Zeybekçi de sağduyulu bir duruş sergileyerek sınır kapılarının kapatılmasına ve ticareti olumsuz etkileyecek bir ambargo uygulanmasına karşı olduğunu açıkladı.
Anlaşıldığı kadarıyla, önümüzdeki günlerde bu konuda epey tartışma yaşanacak ve ilginç saflaşmalara tanık olacağız. Türkiye’nin kısa zamanda diyalog kapılarını aralayan bir makule döneceğini umuyorum.
Yazımın asıl konusuna gelince, sosyalist solda yer alan parlamento dışı partilerin ve diğer bazı siyasi yapıların referanduma yaklaşımını aktarmak istiyorum. Kürt partisi olarak bilinen partileri, programında yer yer sosyalist çizgiler bulunan HDP’yi ve kendini sol olarak tanımlamakla beraber sosyalist gelenekle ilgisi bulunmayan CHP’yi bu yazıya dahil etmedim. Diğerlerinin ise önce bazı ortak değerlendirmelerini sıralayıp, takiben her birinin ne dediğini doğrudan kendi ifadeleriyle yansıtmaya çalışacağım.
Sol, Erdoğan, AK Parti ve CHP eleştirisini öne çıkardı
Aralarında önemli farklar olsa bile, yapılan açıklamaların birçok ortak noktası olduğu da görülüyor.
* 1916 tarihli Sykes-Picot anlaşmasına dikkat çekiliyor; Ortadoğu’nun emperyalistler arasında paylaşıldığı belirtilip, bugün de bir benzerinin yaşandığı ileri sürülüyor. Bölgenin emperyalizmin müdahalesi altında etnik-mezhebi temelde bölünerek yeni sınırlar oluşturulduğu; bu durumun bölge halklarına kanlı iç savaşlar dışında hiçbir şey vaat etmediği öne çıkarılıyor.
* Ulusların ve halkların kendi kaderlerini tayin hakkına olumlu vurgu, bütün partilerin açıklamalarında ortak bir ilke olarak yer alıyor. Bu yöndeki bir talep ve uygulamanın engellenemeyeceği, gayrimeşru ilan edilemeyeceği, başka bir ülke içinde cereyan eden böyle bir olaya müdahalenin uluslararası hukukta bir dayanağı olmadığı belirtiliyor. Referanduma doğrudan ve açık cümlelerle karşı çıkan ÖDP, HTKP ve TKP dahil bütün sosyalist partiler bu temel prensibi vurguluyorlar.
* Türkiye’nin kendi Kürtleriyle ilişkisinin eleştirisi de önemli bir ortak nokta olarak öne çıkıyor. Aysel Tuğluk’un annesinin yaşadığı topraklara gömülmesinin engellenmesi hatırlatılıp, MGK’nın toplumdaki çoğulluğu korumak için ne yapmayı düşündüğü soruluyor. TBMM’den tezkerenin geçirilmesinin hem referanduma, hem de Suriye’de Rojava’ya müdahale amacı taşıdığı ifade ediliyor.
* Açıklamaların çoğunda, gerek çok sayıda Kürdün yaşadığı İran, Irak ve Türkiye gibi ülkelerin, gerekse ABD, Rusya ve Batı ülkeleri gibi referandumdan rahatsız olan diğerlerinin Barzani’ye “referandumu erteleyin... iptal edin” çağrıları eleştiriliyor. “Kürtlere kimse derdiniz, talebiniz nedir, diye sormuyor” deniyor.
* Diğer bir husus olarak da, cihatçı gruplar ortadayken, Irak Kürdistanı bölge halkının barış ve iyi ilişkiler perspektifine dayalı bir gelecek kurma niyetinin “tehdit” sayılmasını anlamanın güç olduğu ifade ediliyor. Bölgenin savaşa değil birbirini dinleyen ve anlayan; barış, eşitlik ve adalet içinde bir arada yaşamanın imkanlarını yaratan politikalara ihtiyacı olduğuna vurgu yapılıyor.
* Bunlara ilaveten, CHP tezkereye verdiği destek nedeniyle çok sert bir şekilde kınanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AK Parti hükümetine can simidi olduğu eleştirisi getiriliyor. CHP’nin, milliyetçi islamcı sağ iktidar blokundan oy devşirme peşinde, yeniden Yenikapı Ruhu’na yöneldiği ileri sürülüyor.
* Açıklamaların tümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin bir süredir izlediği dış politika ağır eleştiri konusu olurken, ülkeyi savaş atmosferine soktuğu ve toplumsal muhalefeti böldüğü, baskı sistemi oluşturarak kendine uygun bir seçim ortamı hazırlamak istediği belirtiliyor.
REFERANDUMA KARŞI ÇIKANLAR
ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi)
Başkanlık Kurulu açıklaması
“…Kuşkusuz ki bir halk nasıl istiyorsa öyle yaşamalı ve kendi kaderini özgürce tayin etmelidir. Ancak bu genel ilke koşullardan tümüyle bağımsız olarak da düşünülemez. Bugün, Irak’ta gerçekleşecek bağımsızlık referandumu bölge halkları arasındaki birliği güçlendirecek, emperyalizmin bölgeye yönelik müdahalesini sınırlayacak bir sonuç üretmeyecektir [vurgular benim – AA]. Aksine, bağımsızlık referandumu Irak’tan başlayarak bölgesel düzleme taşınacak yeni bir iç savaşın tetikleyicisi olacaktır. Bu da bölgede …Amerika’nın, büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin daha çok müdahale imkanına kavuşması sonucunu doğuracaktır.
“…Irak’ta çözüm: Demokratik ilkeler etrafında bir birliğin oluşturulmasını temel alarak, yeni bir yurttaşlık ve demokratik yönetim modelinin geliştirilmesidir. Elbette bu yönetim modeli Kürt halkının statü sorununun demokratik bir biçimde çözümünü içermelidir.
“…Bugün Kürdistan Bölgesel Yönetimi özelinde gündeme gelen bağımsızlık referandumu oylaması esasen iki yıldır fiili Başkanlık sürdüren, parlamentoyu işlevsiz kılan Barzani önderliğinin yönetememe-iktidar krizini aşma, kendisini bir ulusal lider olarak pekiştirme ihtiyacının sonucudur.
“Erdoğan ve AKP hükümeti şikayetçi oldukları tablonun oluşmasından birinci derecede sorumludur. AKP iktidarı, uzun zamandır Irak merkezi hükümetinden bağımsız olarak, Barzani ile özel bir ilişki içerisindedir. Irak merkezi hükümetinin inisiyatifi dışında petrol-doğal gaz transferi, ekonomik-siyasi özel ilişkilenme ile Irak’ın parçalanmasının ve bugünkü bağımsızlık referandumunun taşlarını döşemiştir…”
HTKP (Halkın Türkiye Komünist Partisi)
Parti Merkezi açıklaması
“…Emperyalistler tarafından desteklenen Erdoğan ve Barzani, Türklerin ve Kürtlerin bağımsızlığının, kardeşçe ve ortak geleceklerinin önündeki engellerdir.
“…Kaderini emperyalist Batı’yla birleştirmiş Barzani iktidarının bağımsızlıktan söz etmesi ne kadar trajikomikse, topraklarını NATO’ya, askeri üslerini İsrail’e kullandıran, Suriye’yi bölme planlarının uygulayıcısı ve Lozan’ı tartışmaya açan Erdoğan’ın Batı’ya ya da Barzani’ye meydan okuyan tavrı o derece samimiyetsizdir.
“…Dünyadaki tüm diğer halklar gibi Kürt halkının da kaderini kendi özgür iradesiyle tayin etme hakkı elbette vardır ve savunulmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022