Atilla Aytemur
Millet İttifakı’nın iki büyüğü CHP ve İyi Parti’de seçim sonrası sert tartışmalar yaşanıyor.
İyi Parti’de kökten milliyetçilerle görece liberal kanat arasında kan uyuşmazlığı olduğu görülüyor. Ama asıl hadise Genel Başkan Meral Akşener etrafında cereyan etmekte. CHP ile ittifakın oy kaybettirdiği iddiası var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyun partisinin aldığı oydan aşağıda kalması da belli ki sorun olmuş.
Ağır eleştiriler ve ölçüsü kaçan sözler Akşener’i çok sarsmış görünüyor. Bu nedenle de genel başkanlığı bırakma kararlılığını sürekli duyuruyor. Buna rağmen kapısının önündeki merdivenlere yatan partililer “Bırakma bizi Meral Ana” havasında. Kongre günü gelip çattığında işin rengini anlayacağız.
CHP’de ise Muharrem İnce’nin yaklaşan yerel seçimleri filan kenara itip, hemen, şimdi, derhal ve acilen partiye başkan olma arzusu her türlü meselenin üzerine çıkmış görünüyor.
Memleketin ana muhalefeti CHP’deki, kendi dışında kalan solu ve demokrat çevreleri de hayli etkileyen bu durumu ele almak istiyorum.
Yazıya başlık aldığım o klişe sözü gerçekten haklı çıkaracak kadar alışılmış bir durumla karşı karşıyayız. Muhalifler kurultay için imza toplama peşinde, merkez “işimize bakalım” havasında. CHP’de bu sahneler kaçıncı kez yaşanıyor, millet bunu saymayı bile bıraktı artık.
İç iktidar hırsı gözleri karartıyor
Hatırlarsınız; 24 Haziran gecesi seçimin seyrinin az çok belli olduğu andan itibaren CHP’de kontrolün ve siyasal aklın gözle görülür şekilde kaybolduğu, hemen herkesin dikkatini çekmişti.
Bir yandan Muharrem İnce’nin o gece ortadan kaybolması, diğer yandan genel merkez yöneticilerinin sonuçlara yönelik tartışmalı açıklamaları, ortaya çıkan tablodan daha olumsuz etki yapmış ve moralleri bozmaya başlamıştı.
Bunların ardından, CHP’nin 2.5 puanlık kaybına ve kendisinin yüzde 30’u aşan oyuna bakarak, parti genel başkanlığına aday olmayacağı yönünde verdiği ilk sözü unutan İnce’nin yemeyip içmeyip parti içi taraftarlarını toparlaması ve kurultay için harekete geçmesi, olan bitenin üzerine tüy dikti.
Şimdi ise, 24 Haziran seçimlerine giderken CHP’nin izlediği (birçoğu da hayli etkili olan) politikalardan çıkarılacak dersler üzerine kafa yormak ve hızla yaklaşmakta olan yerel seçimler için hazırlık yapmak varken, parti içindeki iktidar kavgasının ateşi her yanı sarmış durumda.
İnce yanlıları “Noter tasdikli delege kurultay imzaları tamamlandı, burada” derken, yönetim “Getirin görelim” diyor. Kılıçdaroğlu da ortamı yatıştırmak uğruna durmadan mahiyetini tam kestiremediğimiz bir “değişim” sözü veriyor. Kastettiği yakın çevresinden birilerinin değişmesi mi, yoksa zihniyet, yapılanma, programatik ve politik vizyon değişikliği mi, anlayamıyoruz.
Seçim kampanyası sırasında kazanılan özgüven, muhalefetin amiral gemisi olma havası ve geniş bir yelpazeyle akıllıca yüklenilirse bazı şeylerin başarılabileceğine olan inanç tuzla buz olmuş durumda.
Anlaşılan o ki, sağı solu fark etmiyor; bütün partilerde iç iktidarı ele geçirmek en cazip hedef. CHP de bunun istisnası olmadığını her dönemde göstererek hiç kimseyi şaşırtmadı, şaşırtmıyor.
Kuruluş kimliği ve anlayışı bugünü kucaklamaya yetmiyor
Köklü partilerin değişmesi kolay değil ve bu, CHP için de geçerli.
Ama siyasal hayat süratle değişiyor; şartlar eski ve köklü olmayı filan dinlemiyor.
Türkiye çok-partili parlamenter sisteme geçtiğinden beri, bir iki istisnai durum dışında halk CHP’ye iktidar olması için oy vermedi. Şimdi, parlamenter dönem de geride kaldı ve başkanlık rejimine geçtik; mevcut durumuyla yüzde 50’yi aşan oy alması daha da zorlaştı.
Dünyada CHP ile yaşıt nice kurucu parti, kendini zamanın ihtiyaçlarına uyumlu hale getirecek yüzleşme, değişim ve yenilenmeleri az çok başardı.
CHP’nin bunu esastan başaramayıp, liderlik ve üslûp gibi sığ sularda çözüm arayarak yıllarını heba etmesi ve seçmenlerine sürekli hayal kırıklığı yaşatması ciddi bir sorun.
Halbuki CHP’nin parti kimliğini ve temel anlayışını oluşturan, ona rengini veren yıllar geride kaldı. Duvarlar yıkıldı ve konumlar değişti. Bir zamanların kurucu muktediri konumuna özlem duyup (abartılı bir anlatımla) sohbet masalarında “Ah neydi o günler” diye iç çekmekle bir yere varılamaz.
Buna karşılık, kendini ülke gerçekliğine ve zamanın ruhuna uyarlamış; tarihsel yüklerinden fonksiyonel yüzleşmelerle kurtulmuş, program ve politikalarını döneme göre yeniden oluşturmuş ve bütün bunları dar bir ekip içinde değil, üye, örgüt ve taraftarlarını da katan kitlesel bir hareketlilikle gerçekleştirmiş bir CHP, Türkiye’de çok şeyi değiştirebilir.
Geçmişinden gelen ideolojik, politik ve kültürel köstekleri nedeniyle dindar ve muhafazakâar kitlelerle bir türlü buluşamamasına, böyle kapsamlı, derin, samimi ve kararlı bir yüzleşme hareketiyle son verebilir. Kadrolarını ve üyelerini böyle yeni bir anlayış ve yaklaşımla donatmış bir CHP inanılmaz derecede etkili olabilir ve her şart altında iktidar kapılarını zorlayabilir.
CHP değişirse Türkiye değişir!
Değişim bir hamlede, bir kurultay kararıyla olacak kadar basit bir mesele değildir. Yetkin bir ekibin ciddî çalışmasını, partinin bu işe zaman ayırmasını, üye, örgüt ve seçmenlerin sabrını ister. Parti üye ve taraftarlarının şimdiye kadar ideolojik ve politik gıdalarını aldıkları kaynaklar üzerinde ciddi bir şekilde durulması ve gözden geçirilmesini gerektirir.
Ayrıca, üye ve taraftarlara doğru yayılma ve genişleme temayülü göstermeyen bir değişim hareketi hem yeterli olmaz, hem de partinin taraftar ve seçmen kitlesinin kurda kuşa yem olmasına yol açabilir. Zaten milliyetçilik, laiklik, bilim, yaşam tarzı gibi hususlarda hayli katı ideolojik yaklaşımlarla uzun yıllar endoktrine edilen bu topluluğun bir yandan kolay değişim göstermeyeceği ve direnç sergileyeceği; diğer yandan lider değiştirmek gibi popülist makyajlarla idare edenlere temayül göstereceği öngörülebilir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişimini kınamak üzere Yenikapı Mitingi’ne gitmesiyle, CHP değişim yönünde önemli bir adım attı. Daha sonra Kartal’da yapılan “İnanç Sempozyumu” ve ardından “Hak, Hukuk ve Adalet Yürüyüş ve Mitingi,” 16 Nisan 2017 Başkanlık Referandumu’na yönelik geniş yelpazeli “Hayır Platformu” oluşturulmasında izlediği başat rol, nihayet 24 Haziran sürecinde İnce’nin aday gösterilmesi, 15 milletvekilinin İyi Parti’ye transferi, Millet İttifakı’nın oluşumu, HDP’ye barajı aşması için oy kaydırılması, bazı SP’lilerin CHP listesinden aday gösterilmesi ve dindar seçmene seslenmeye çalışan uygun bir propaganda dili arayışları, bu partinin tarihi dikkate alındığında küçümsenmeyecek açılımlar olarak görülmeli.
Ancak bu düşünce ve yaklaşımın parti üyelerince anlaşıldığı ve sindirildiğini söylemek çok zor olduğu gibi, özellikle CHP’ye geleneksel olarak mesafeli dindar ve muhafazakâr seçmen üzerinde hemen güven yaratmasını beklemek de çok gerçekçi değil. Bu hattın süreklilik kazanması ve kritik eşiklerde zigzag sergilememesi icap eder.
CHP, Türkiye’nin hamurunda bulunan bir siyasi partimiz. Türkiye’nin değişmesi ne kadar zorsa, onun değişmesi de o kadar zor. Ama onun değişmesi, Türkiye’nin değişmesi anlamına, değişime giden yolun açılması anlamına gelecek.
Elli günlük bir şey!
Topu topu elli gün süren bir kampanya sonunda elde edilen oy düzeyine bakıp “Bu kez de olmadı. Bari genel başkan ve ekibini değiştirelim” demek, meselenin derinliğinin farkına varmamak anlamına gelir. Kılıçdaroğlu’nun bir meydan ve sahne adamı olmadığı âşikâr. Ama yerine, yukarıda işaret etmeye çalıştığım konulara girmeye yatkın olduğuna dair pek işaret vermeyen İnce ile sorunun çözülüvereceğini zannetmek, upuzun elli yıllık iktidarsızlıktan hiç mi hiç ders çıkarılmadığını gösteriyor.
Üstelik, örneklerini yukarıda sıraladığım, henüz emekleme aşamasında bile olmayan yeni ve titrek politikaları daha şimdiden ve bu kadarıyla bile “sağa kayma” olarak niteleyenlerin tahayyüllerindeki “sol”un nasıl bir şey olacağını kestirmek açısından, insanın aklına Tek Partili yıllardan başka bir şey gelmiyor doğrusu.
Muharrem İnce ve destekçileri, Kılıçdaroğlu’nu ve merkez ekibini eleştirirken, CHP’yi bu toplumun çok büyük bir bölümüne yabancılaştıran tarihi müktesebatıyla yüzleşmeye çağıran bir teklif ve değerlendirme ortaya koymadılar. Diyarbakır mitingi ve Demirtaş’ı ziyaret gibi olumlu şeyler de CHP’de değişimin kapısını açmaya yeterli görünmüyor.
Demokratik rızaya gerek duymayan iktidarlar geride kaldı
CHP vakti zamanında fazla demokratik rızaya ihtiyaç duymadan yıllar boyu iktidar olabilmişti. O dönemde de, özellikle etnik, dini ve kültürel alanda izlediği tekçi politikalar nedeniyle toplumun büyük bir kesimiyle karşı karşıyaydı. Ama söz konusu kitlelerin tepkisi bastırılmış ve sathın altına itilmiş bulunuyordu.
Nitekim az çok serbest ve özgür seçimlere geçildiği 1950’den itibaren iktidarını da kaybetmeye başladı. 27 Mayıs 1960 darbesinin sunduğu imkânla iktidar ortağı olduğu durumlar yaşansa da fazla sürmedi ve bugünkü noktaya gelindi.
Ecevit’in 12 Mart 1971 darbesinden çıkış sürecinde CHP’yi tek başına iktidara getiremese de en büyük parti konumuna yükseltmesi, hem Demirel’in ve AP’nin Meclis’te cuntaya tam destek vermiş olmasına tepkiden güç alan bir istisnaydı, hem de az çok bir değişim çabasının ürünü olmuştu.
O halde, şimdi parti içinde başkanlık için kılıç çekenlerin nasıl bir CHP öngördüklerini sormak, yalnızca bu partinin kongre delegelerinin değil, partinin kendisini toplumumuza alternatif olarak sunması nedeniyle ve demokratik prensipler gereği bütün yurttaşların hakkıdır.
İçine girdiğimiz dönemde halkın rızasını almadan iktidar olmanın artık hayal olduğunu, herkes görmüş ve anlamış durumda. Sorun, bu rızanın nasıl sağlanacağı noktasında toplanıyor.
Dolayısıyla CHP’de taraflar birbirini kırıp dökmektense, Kılıçdaroğlu ve İnce dahil, kafa kafaya verip büyük seçmen çoğunluğuna ulaşacak yeni bir ideolojik ve politik yönelim aramalı ve bunun gerektirdiği değişimi cesaretle başlatmalıdır.
Beğenmedikleri ve umutlarını kestikleri en kötü hallerde dahi, sonunda güvensizlik ve çaresizlikten, bütün değerlerini terk etmiş olsa bile kendi partisine yine oy vermek mecburiyetinde kalan dindar ve muhafazakâr seçmene, yeni seçeneklerden biri olarak CHP’yi gösterecek değişimleri başarmak, sadece bu parti için değil, bütün solu ve sosyalistleriyle toplumsal muhalefet için iyi olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları














































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022