Atilla Aytemur
Irkçılık, ayrımcılık, ötekileştirme politika ve uygulamaları salgın falan dinlemiyor.
Bazı rejimlerin içine işlemiş bu insanlık ayıbı. Uygun koşulları yakaladığı her anda, toplumların hayatını felç etmeye, yeni hukuksuzluk ve mağduriyetler yaratmaya hazır bekliyor.
ABD’de sıradan bir asayiş olayında bile, beyaz, protestan, evanjelist ve ırkçı zihniyetin esiri polisler karşılarındaki bir siyah olunca ölüme sürüklemekte tereddüt etmiyor. Bardağı taşıran bu ırkçılık ülkeyi cayır cayır yakıyor. Koskoca ülke yüzlerce yıllık ayıbın altında eziliyor.
Bizim tarihî ve siyasî sicilimiz de doğrusu bu konuda pek parlak değil. Tek tek saymayayım ama bu ayrımcılığın, ırkçılığın, ötekileştirmenin şiddetinden payına düşeni almamış toplum kesimi çok azdır.
Özellikle siyasal tıkanmaların görüldüğü dönemlerde, toplumsal mühendislik projelerinin devreye sokulduğu, şartları olgunlaştırmak adına ülkenin kaosa sürüklendiği durumlara tanık olduk.
Dumanlı havalar
Böylesi dumanlı günlerde, niyeti bozuk olanlar planlarını öncelikle ülkenin gerilimli fay hatları üzerine yapıyor. Ayrımcılık, kutuplaştırma, düşmanlaştırma ve ötekileştirme için bu alanlar uygun bulunuyor.
Yakın ve uzak tarihimize şöyle bir göz atarsak, derin acılara yol açan iç çatışmaların ve kanlı olayların hemen tamamının dindar-laik, Alevi-Sünni, Kürt-Türk farklılıkları üzerine oturtulduğunu görüyoruz. Kutuplaşmadan medet uman bütün siyasi odaklar dikkat ve eylemlerini sürekli bu hatlara yöneltiyor.
“Kurt dumanlı havayı sever” atasözünün işaret ettiği gerçekliği toplumumuz sıkça ve doğrudan yaşayarak öğrendi.
Mağdur toplum kesimlerinin ve bireylerin hafızalarında acıların halen çok canlı olmasının sebebi, bu alanlarda yaşanmış acılarla doğru dürüst bir yüzleşmenin yapılmaması ve perde gerisindeki karar vericilerin yargı önüne çıkarılıp hesap sorulmaması.
Koronalı bu günlerde iktidarla muhalefet arasında gerilime yol açan birçok konu olağanüstü sert tartışmalarla gündemimize girdi: Darbe iddiası, erken veya baskın seçim, Gelecek ve DEVA partilerinin seçimlere girmesini önlemek üzere iktidarın Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik yapma hesapları, barolardaki seçim usullerini değiştirme girişimi, bazı iktidar yandaşlarının muhaliflere ilişkin ölüm listeleri ve paramiliter örgütlenme söylentileri.
Kamuoyu salgını savuşturmak ve bu konuları tartışmakla meşgulken, Türkiye’nin malum fay hatları üzerinden dikkat çekici ve can sıkıcı haberler gelmeye başladı.
Her ne kadar iktidar olayların üzerine gittiği izlenimini verse de, yine ne oluyor dedirten bir durumla karşı karşıyayız.
Bunlar tesadüf olabilir mi?
Bunlar hepimizin hafızasına yerleşmiş bazı vahim olayların ilk sinyallerini anımsatıyor.
Tarih sırasıyla dikkatinize sunmak istiyorum.
8 Mayıs 2020 Cuma günü Bakırköy Dznunt Surp Asdvadzadzni Kilisesi’nin dış kapısı kimliği belirsiz bir kişi tarafından yakılmak istendi. Failin kimliği belirlendi ve İstanbul Valiliği bir süre sonra yakalandığını açıkladı.
9-10 Mayıs 2020 tarihlerinde, yani Bakırköy olayının hemen ertesinde, Rum Ortodoks ve Ermeni kiliseleri ile Yahudi cemaati, kendilerine yönelik tehditler ve muhtemel saldırılar konusunda hükümeti uyardı. (Murat Yetkin 31 Mayıs 2020 tarihli “Endişe verici gelişmeler: İkinci Ergenekon mu?” başlıklı yazısında bu olaya farklı bir yorum getirdi: “Covid-19 nedeniyle dünyada yaşanan belirsizliğin Türkiye’yi nasıl etkileyeceği belli değil ve Batı ile ilişkiler yine bir yol ayrımında. Bunun anlamı, AB ile ilişkilerin yepyeni bir eksene oturtularak gelişme ihtimalinin de bulunması. Böyle bir dönemeçte yine gayrimüslim vatandaşlara saldırılar, tehditler artıyor.”)
20 Mayıs 2020 günü ise, laik ve sosyal demokrat eğilimli yurttaşların yoğun olduğu İzmir’in Konak, Karşıyaka, Çiğli ve Buca ilçelerindeki bazı camilerin yayın frekansına korsan bir şekilde giren kimliği belirsiz kişiler, minare hoparlörlerinden İtalyan partizanlarının da marşı olan Çav Bella’yı yayınladı. Sosyal medyada bunu paylaşan CHP ilçe yöneticisi tutuklandı ve daha sonra serbest bırakıldı. İktidar çevreleri CHP’ye yönelik suçlamalarda bulunurken, diğer kesimler olayı şiddetle kınadı.
21 Mayıs 2020’deyine meçhul kişiler, bu kez İzmir’in Bornova ve Bayraklı ilçelerindeki bazı camilerin minarelerinden Selda Bağcan’ın seslendirdiği, Alevi Aşık Mahsuni Şerif’e ait “Yuh Yuh” türküsünü yayınladı. Sanatçı Selda Bağcan olayı ânında kınadı ve şiddetle tepki gösterdi.
23 Mayıs 2020 Cuma günü saat 19.20’de, Beylerbeyi istikametinden gelen kimliği belirsiz bir kişi İstanbul Kuzguncuk’taki Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’nin kapısına tırmanıp üzerindeki haçı koparıp yere attı ve iskele istikametinde kaçıp kayboldu. Bir süre sonra Valilik failin yakalandığını açıkladı ama daha sonra serbest bırakıldı. Bu kişi daha sonra tekrar gözaltına alındı ve tutuklandı.
27-28 Mayıs 2020 tarihlerinde internet üzerinden Hrant Dink Vakfı’na Rakel Dink’i ve vakıf çalışanlarını tehdit eden bir mektup gönderildi. Yapılan inceleme sonucunda mektubu Konya’dan 25 yaşında H. A. isimli şahsın gönderdiği anlaşıldı ve bu kişi de tutuklandı.
Vakfın avukatı Fethiye Çetin, 31 Mayıs 2020 gecesi aynı nitelikte bir tehdit mektubunun daha geldiğini açıkladı.
Aynı günün gecesinde Ankara’nın Etimesgut ilçesi Alsancak Mahallesi’nde yüksek sesle müzik dinleme tartışması yaşandı ve Ağrı Patnos doğumlu 20 yaşındaki Barış Çakan kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Hadise sosyal medya üzerinden “Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldü” şeklinde yayıldı. Valilik bunu yalanlarken, olayı araştıran HDP milletvekili ve il yönetimi bu görüşte ısrar etti. Barış Çakan’ın babası ise bir açıklama yaparak olayın Kürtçe müzikle ilgisinin olmadığını söyledi. Suçlanan üç kişi tutuklandı.
Fay hatlarına dikkat!
Bu olayların, temel fay hatlarımızı doğrudan hedeflediği açık.
İlk etapta belirlenen faillerin tipolojik özelliklerinin, önceki yıllarda ülkeyi birçok kez kaosa yuvarlayan suikast, cinayet, saldırı, kundaklama gibi olaylarda rol alanların özellikleriyle birçok yönden ortak olduğunu görüyoruz.
Kimse cahil ve meczupların bireysel ve tesadüfi eylemleriyle karşı karşıya olduğumuzu söylemesin. Çünkü kabak tadı verdi.
Elbette böyle olayların arkasındaki karanlık odakların açığa çıkarılmasının pek kolay olmadığını da biliyoruz.
Ama derin devletin, onunla bağlantılı bürokrasinin perdenin aralanmaması için neler yaptığı da artık sır değil.
Örneğin, Hrant Dink’i öldüren silâhı tutan elin daha ilk saatlerden itibaren açığa çıkmasına karşın, planlayıcıların halen karanlıkta kalması ya da bilinse bile devlet koruması nedeniyle yargı önüne çıkarılamaması birçok şeyi anlatıyor.
Ama hiç olmazsa bugün, kaos mekanizmaları tam harekete geçmeden, siyasal ve toplumsal uyanıklık ve duyarlılıkla sürecin önüne geçecek adımların atılması için bir şeyler yapılabilir.
Hükümet ve TBMM seyirci kalmasın
Ancak bunca hazin deneyden sonra, yurttaşların devlete güveninin tam olmaması normaldir.
Bu bakımdan “yine bir şeyler oluyor” ihtimali yabana atılmamalı, üzerine gidilmeli ve önü arkası açığa çıkarılmalıdır.
Bu kez, iktidarı ve muhalefetiyle, amasız fakatsız herkesin üzerine düşeni yapması için harekete geçilmelidir. Bu olanların iç yüzü açığa çıkarılmalıdır. Bizimki belki de bir kuruntudur, kimbilir. Ama bunu görmeliyiz.
Minarelerden şarkı ve türkü yayınlama olayını bir yana bırakırsak, en azından diğerlerinde piyonlar ortaya çıkarıldı ve kimlikleri biliniyor. Bu kişilerin bu tür olayları planlayıp yapacak nitelikte insanlar olmadıkları da belli. İktidarı ve muhalefetiyle bunun üzerine gidilmesi gerekir.
Fakat özellikle iktidar olur olmaz her mevzuda muhalefete saydırmaktan vakit bulup da bu hususu kurcalar mı, hayli şüpheliyim.
“Memleket Masası” gibi samimi bir önerinin dahi reddedilmesinden sonra, olumlu cevap verebilmek kolay değil.
Zaten şu sıralar AK Parti’nin, kendi içinden çıkan iki partinin seçime katılmasını önlemek adına, Seçim Yasası’na ve Siyasi Partiler Yasası’na yönelik bir operasyona yoğunlaşması nedeniyle işi başından aşkın gibi görünüyor.
Biz yine de vatandaş olarak çağrımızı yapalım.
Karanlık hesaplar peşinde olanlar varsa, beklemeyin ve fırsat vermeyin. Oyalanmayın, perdeyi aralayıp, yargı önüne çıkarın. Çünkü tekrar tekrar aynı sahneleri görmek istemiyoruz.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022