Aydın ENGİN
Bir gazete yazısında Marksizm'i ve kökeni ona dayanan partilerin dününü, bugününü irdelemek elbette yanlış olur. Dahası mümkün de değildir. Ancak bazı saptamalar yapılabilir, sorular üretilebilir ve o soruların verimli bir tartışmaya ebelik etmesi umulabilir.
Bu yazının amacı da bundan ibaret.
Eni sonu bir gazete yazısı bu. Her alanı kapsayan bir tartışmaya ebelik edemez. O yüzden bir örnek ya da konulardan biri üstünde daralarak yürüyelim.
Kanımca mülkiyet kavramı buna pek uygun.
* * *
Marksistler için kapitalizmin aşılması, ondan daha mutlu, daha güvenli, daha adil bir düzene geçilmesi öncelikle üretim araçlarının özel mülkiyetine son verilmesiyle mümkün. Çünkü kapitalist sömürünün kaynağı üretim araçlarının özel mülkiyetidir, kapitalizmin yarattığı kitlesel yoksulluğun, adaletsizliklerin kaynağı da...
Sosyalist ya da komünist partiler kendilerini esas olarak bu hedefle ortaya koydular; üyelerine, sempatizanlarına, seçmenlerine, yandaşlarına bu hedefin getireceği sonuçlarla umut ve coşku aşıladılar. Üretim araçlarının özel mülkiyetine karşı üretim araçlarının kolektif mülkiyeti diye özetlenebilecek olan bu hedef bazen parti programında anlatımını buldu oldu, bazen kongre kararları oldu, bazen tezler oldu ve hepsinden öte bundan 175 yıl önce Marks ve Engels'in yayınladıkları "Komünist Manifesto" oldu.
1917 Ekim'inde Rusya'da Leninci parti önderliğinde işçi, köylü ve asker Sovyetleri’nin iktidarı ele geçirmesiyle sosyalizm kuruculuğu başladı.
Daha sonra Sovyetler Birliği'ne evrilen ülkede üretim araçlarının özel mülkiyetine son verilmesi adım adım yürüyen bir süreçti ve esas olarak toprak mülkiyetinde kolhoz(köylülerin ortak mülkiyetinde kooperatif türü tarım işletmesi) ve devlet mülkiyetinde sovhoz türü tarım işletmesi olarak ortaya çıktı. Sanayi işletmeleri ise devlet mülkiyetindeydi.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından doğu Avrupa ve balkan ülkelerinde de iktidar komünist partilere geçti ve oralarda da üretim araçlarının özel mülkiyetine son vermek üzere hızlı adımlar atıldı. Bazı Balkan ülkeleri Sovyetler Birliği modelini hemen hemen olduğu gibi benimsediler.
Yugoslavya farklı bir yol seçti ve "özyönetim" adı verilen bir mülkiyet modeli denedi. Fabrikalar orada çalışan işçilerin, tarım alanları ise üstünde yaşayan köylülerin mülkü oldu; bunların yönetimi de tümüyle onlara bırakıldı.
Arnavutluk ise tarım ve sanayi işletmelerinin mülkiyeti halka aitti yönetimi ise "halk adına partinin" eline verildi.
DDR kısaltmasıyla andığımız Demokratik Alman Cumhuriyeti de mülkiyeti halk adına devlete verdi. VEB (Halka ait işletme) olarak anılan bu mülkiyet modelinde yönetim bizdeki il ve ilçelere benzeyen yerel yönetimlere aitti ama son söz "sosyalist devletin" idi.
1948'de Kuzey Kore, 1949'da Çin, 1959'da Küba, 70'lı yıllarda da Vietnam ve Kamboçya'da Komünist Partiler iktidarı aldılar ve benzer modellerle üretim araçlarının özel mülkiyetine son vermeye giriştiler.
* * *
Bazı küçük farklarla birbirinden ayrılan bu modellerin tümünde, o ülkelerde artık sermayedar sınıf yani kapitalistler kalmadı ancak üretim araçlarının kolektif mülkiyetinede ulaşılamadı. Kapitalist mülkiyetin yerini devlet ya da parti mülkiyeti aldı.
Ve sonra...
Ve sonra Sovyetler Birliği'nde 75, Doğu Avrupa ülkelerinde 40 yıldan çok, geri kalanlarında daha az da olsa yine de onlarca yılla ölçülen mülkiyette ve ekonominin ve ülkenin yönetiminde sosyalizm kuruculuğu başarısız kaldı. Parti bürokratlarının "halk adına" yaveleriyle karar verme yetkisini ellerinde tutmaları, emperyalist-kapitalist ülkelerle girişilen ve ülkelerin kaynaklarını aşırı ölçülerde tüketen silahlanma yarışı, din ve milliyetçilik gibi toplumların kılcal damarlarına sinmiş değerlerin aşılamaması, etkisizleştirilememesi bu başarısızlığı (haydi sözcüklerden korkmayalım ve yenilgidiyelim) yaratan belli başlı etkenler oldu.
* * *
Henüz Sovyetler Birliği dağılmadan, sosyalist sistem çökmeden, Çin'de komünist partisi eliyle vahşi kapitalizm dönemine rahmet okutan bir kapitalist sistem inşa edilmesine geçilmeden sosyalist literatürde sık sık "Tarihin tekerleği geri döndürülemez" sloganı kullanılarak yenilmezlik edebiyatı yapılırdı.
(Kendi adıma bu sloganı o kadar çok kullanmıştım ki yaşlı bir komünist ağabeyim beni tatlı sert fırçalamıştı. "Oğlum, ha bire diyalektikten dem vuruyorsunuz ama tarihin düz bir çizgide değil zikzaklarla ilerlediğini de unutuyorsunuz. Gün olur zikzak'ın geri dönüş aşamaları yaşanır" demişti. O gün bu öğüde burun kıvırmıştım.
Halt etmiştim, halt etmişim...)
* * *
2019 sonbaharında varlıklarını sürdüren irili ufaklı sosyalist ya da komünist partilerin bugününe gelirsek...
Evet niyet bu, ama kolay değil.
Yazıyı mülkiyet sorunsalı üstünde daraltarak yürüttüm. Böylece bir gazete yazısının sınırları içinde kalmaya çalıştım. Ve fark ettiğiniz gibi yine de sığmadı. Yani pehlivan tefrikasına dönen bu yazının noktası ancak yarın konabilecek.
Umarım anlar ve hoşgörürsünüz...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021