Aydın ENGİN
MHP'nin kurucu başbuğu Alpaslan Türkeş 1997 ilkbaharında kalp krizinden ölmüş, yerine geçecek yeni "başbuğ" için parti içinde çok sert bir yarış başlamıştı. Tam altı "başbuğ" adayı Mayıs ayında toplanan olağanüstü kurultayda kıyasıya yarışmış, kurultay, adayların taraftarları arasında patlak veren "kıyasıya" kavga yüzünden yarıda kalmıştı. Final Temmuz'da toplanan olağanüstü kurultayda oynandı.
"Sana Ankara yolu göründü. MHP Kurultayı'nı izleyeceksin. Haberle uğraşma, onu Ankara Bürosu halleder. Sen izlenim filan yaz" dediler.
CHP, DSP, SHP kurultaylarının hemen hepsini, AP kongrelerinin pek çoğunu izlemiştim ama MHP bir ilk olacak.
Kurultay bir spor salonunda toplandı. Kavgalı kurultaydan sonra besbelli ki Devlet Bahçeli ince ince çalışmış. Tek rakip baba Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş, Ama daha kurultay açılmadan belli oldu ki MHP'nin yeni "başbuğ"u Devlet Bahçeli.
Spor salonunun tribünleri bir bölümü silme sıvama Bahçeli yandaşları ile dolu. Aşağıdaki bölüm de delegelere, konuklara ve gazetecilere ayrılmış. Ankaralı haberciler delegelerden ayrıntı, kulis bilgisi filan koparmak için dört dönüyorlar. Ben ise salonda hayta dolanıyor, izlenimler için notlar alıyorum.
"Ceddin deden…" diye başlayan mehter marşı, ülkücülerin marşına dönüşmüş "Çırpınırdı Karadeniz" türküsü sık sık "Devletin başına Devlet geçecek" sloganı ile kesiliyor, tribünlerin çeşitli kesimlerinden "kurt ulumaları" yükseliyordu.
Yani benim gibi yolu kurultaylardan kurultaylara Ankara'ya düşen gazetecilerin hiç alışık olmadığı, şenlikli, gümbürtülü, gürültülü ama gözden kaçırılmayacak kadar belirgin bir askeri disiplinle yürüyen bir kurultay yaşıyoruz.
Derken yoklama mı yapılıyordu, bir önerge mi okunuyordu hatırlamıyorum ama salona kısa süren bir sessizlik egemen oldu ve o anda…
Evet, o anda tribünlerden bir ses patladı:
- Aydın abiiii!.. Abim benim be!.. Dur, bekle geliyorum…
Salt benim değil, bütün gazeteci tayfasının gözleri o sese döndü… Tribünlerin en tepesinden biri, önündekileri ite kaka, yara yara aşağıya doğru akıyor. Aktı, aktı, son engeli de aşıp salona atladı. Asık suratlı, üç hilal pazubentli güvenlik görevlileri bile "Dur bre nereye" diyemeden geldi bana sımsıkı sarıldı; şapur şupur iki yanağımdan öptü, iki adım çekildi beni süzdü, "Hiç değişmedin abim benim. Aslan gibisin valla. Bıyık da yerinde, kel de yerinde"... Sonra bir daha sarıldı, bir daha şapır şupur…
Aaaa, tanıdım. Nafiz bu… 1978 ya da 79'da Selimiye Kışlası'nın at ahırlarından bozma hapishanesinde iki kişilik hücrelerden birinde birlikte iki hafta geçirdiğim ülkücü militan Nafiz.
1997 MHP Kurultayı
O günlerde taş kafalı sıkıyönetim generalleri, askeri mahkemelerde tutuklanıp hapishaneye konanlardan seçtikleri bazılarını iki haftalık hücrede tuttuktan sonra koğuşa aktarıyorlardı. Ama hücrelere mutlaka iki tutuklu sıkıştırıyorlar ve birini solcu, ötekini sağcı; birini sosyalist, ötekini ülkücü tutuklulardan seçiyorlardı.
Bu uygulamaya bir de ad takmışlardı: Karıştır, barıştır…
Ama pratikte bu "Karıştır, kapıştır" sonucunu veriyordu. Nitekim bizim bitişik hücrede önce bir bağırış çağırış, küfür kafir kopmuş sonra da yumruk ve tekmeler konuşmaya başlamıştı. Hapishane komutanı olan yüzbaşı koşa koşa gelmiş ve böğürmüştü:
- Ulan sizi buraya barışın kardeş olun diye böyle koyuyoruz, siz tutmuş sille tokat, tekme, yumruk birbirinize…
Ama generallerin "dahice"(!) buluşu bizim hücrede işledi. Nafiz, kendi deyimiyle "atadan dededen ülkücü" idi ama iyi kalpliydi.
Övünürdü:
- Hamdolsun elime kan bulaşmadı benim abi. Tamam solcu yurtlarını bastık, adam dövdük ama silah… I-hh. Dede vasiyetidir. 'Merminin ettiğini geri alamazsın, silahtan uzak dur' derdi rahmetli…
Onunla beni bir askeri hapishane hücresinde "karıştırdılar". Barışmasak bile kapışmadık da… Ekmeği, karavanayı bölüştük, bulaşığı nöbetleşe yıkadık. Ayrılıp koğuşlarımıza yolcu edileceğimiz gün -bence kesinlikle içten- vedalaştı:
- Var ya abi, yani her komünist senin gibi olsa...
* * *
Aradan neredeyse yirmi yıl geçmiş. Nafiz‘in saçlarına epey kır düşmüş, hafiften göbek salmış. Şimdi "üç hilalli t-shirt"ü, kurultay için üretilmiş Bozkurt amblemli kepi, sarkık bıyıkları ile karşımda dikiliyor.
- Özlettin kendini Aydın abi.
- Sağol. Sen nasılsın, n‘apıyorsun Nafiz?
- Elazığ'dayım abi. Pederin işini devraldım, tüpçülük yapıyorum. Allah bin şükür namerde muhtaç değilim yani…
Çevremiz ufaktan ufaktan Ankara'nın fırlama habercileri ile dolmaya başlamıştı. Sert bakışlı, sarkık bıyıklı üç hilal pazubentli bir güvenlik görevlisi imdadıma yetişti. Nafiz'i kolundan tutup, "Delegeler yukarı kardaş" buyurdu. Nafiz uzaklaş(tırıl)ırken "Tüpçü kartını" uzatıyor, bir yandan da "Görüşelim abi, ne zaman istersen ara. Özletme kendini" diyordu.
Çevremi saran haberci tayfası çoktan sataşmaya başlamıştı:
- Oooo abi arkadaşlarına kavuştun galiba…
- Abi senin için marksist ülkücü olmuş diyorlar aslı var mı?
- Abi arkadaş eski solcu, bugünün ülkücüsü mü? Anlaşılan sıkı bilinç vermişin zamanında…
Bu kopuk tayfasına kurultay salonunda hapishane hatırası anlatıp "Nafiz vakası"nı açıklayacak halim yok. "İşimize bakalım beyler, mavrayı sonra yaparız" deyip yanımdan sepetledim.
* * *
Zaten kurultay salonu hareketlenmişti. Bir yandan çarşaf liste dağıtılıyor, bir yandan da delegelerin o listeden kimleri işaretleyeceğini gösteren anahtar liste.
Gazeteci tayfası da listelerin peşinde düştü. Elde etmek zor değildi. Ama haberde kullanılmak üzere değerlendirmek zordu. MHP yepyeni bir kadro ile çıkıyordu. PM listesi, oradan çıkacak MYK listesi Ankara gazetecileri için de bilinmeyenlerle doluydu.
Az önce bana sataşan habercilerden iki üçü yanıma sokuldu:
- Aydın abi, şu senin delege arkadaşa şu işaretlediğimiz isimleri bir sorsan. Hani hangi vilayetten, oradaki ağırlığı ve merkezde teşkilatta ağırlığı nasıl filan?
İntikamım acı oldu.
Nafiz‘in elime tutuşturduğu telefon numarası yazılı "tüpçü kartı"nı salladım:
- Olmaz. Şimdi telefon edip onunla konuşacağım. Bütün bilgileri bana ait. Merak ettiğiniz ne varsa yarın Cumhuriyet'te okursunuz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları

















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021