Aydın Selcen
Irak Kürdistan Bölgesi’nde (IKB) bağımsızlık referandumuna üç gün kaldı. Sonuç belli. Ancak sonucun kayda geçirilmesi, bağımsızlık ilanı demek değil. Günün birinde bağımsızlık ilan edildiğinde de, bu tanınma demek olmayacak.
IKB Başkanı Mesut Barzani’nin son günlerde Akre, Dohuk, Zaho, Süleymaniye, Erbil gibi merkezlerde düzenlediği mitinglere yüzbinler katıldı. Buralarda ülkemize tehditkar, hakaretamiz ifadeler dile getirildi mi? Düşmanca sloganlar atıldı mı? Ben görmedim.
Ötesi, Ankara’nın baş düşman gördüğü PKK hatta PYD’nin simgeleri, bayrakları bu mitinglerde görüldü mü? Ben görmedim. IKB ile Rojava arasındaki sınır geçişinde PYD’ye yönelik müsamahakar bir tutum değişikliği mi oldu? Hayır.
Geldik Cuma günkü üç saatlik Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından çıkan bildiriye. Herhalde en eklektik bildirilerden biri bu. Belli ki herkes çorbada tuzu bulunsun istemiş. Bazı bildik terimler yenileriyle yer değiştirmiş, bir de otopilot arızası var: “IKBY Yönetimi”.
Ülkemizde adlarının geçmesine alışık olmayan Ezidiler (hem de “Yezidi” değil”), Keldaniler ve Süryaniler burada kendilerine ‘gruplar” olarak değil adlarıyla yer bulmuş. Bu inanışlara sahip yurttaşlarıma hayırlı olsun der, kendi şaşkınlığımı “çoğulcu yapı” ibaresine saklarım.
Hani şu duvarları “tek bayrak, tek millet…” posterleriyle süslü, Sayın Cumhurbaşkanı’nın “onlar illet, siz millet” gibi veciz ifadeleri söylev sanatı kabilinden kullanmaktan çekinmediği ülkede çatık kaşlı, asık suratlı büyüklerimizin emir-komutasında yazılıyor bu bildiri.
Uzun yıllar sonra özlenen geri dönüşünü yapan “Irak Kuzeyi” ile maateessüf yeniden vedalaşmışız. “IKBY” var tekrar. Açılımı yok. Aç derseniz asker “Irak Kuzeyi” der, Dışişleri “Irak Kürt”, benim gibi mükerrer Şark görevlerine rağmen göze giremeyip artık milletin illet bölümüne tekabül ettiğini vehmeden fakirler de “Irak Kürdistanı”. Böyle incecidir benim şanlı hariciyem, karıncaya çalım atar, belini incitmez işte.
Ulusal güvenlik, “milli” olmuş. Referandum hem o milli güvenliği “doğrudan”, hiç öyle dolaylı filan değil yani, tehdit ediyormuş. Aynı zamanda o referandum komşu ülkede düzenlense de bunun “gayrımeşru” olduğunu ilan da MGK’muza düşmüş. Tabii, “kabul edilemez” de bulunmuş.
Bir başka ilginç değişiklik 2003’ten bu yana değişmeyen mantra “ulusal birlik, toprak bütünlüğü” bu defa “siyasi birlik” olmuş. Belki ilk taslağı hazırlayan arkadaş (E.) Büyükelçiler Osman Korutürk-Selim Karaosmanoğlu’nun OdaTV makalesinin etkisinde kalmış. Zira orada da var “siyasi” birlik.
“IKBY” yanında, bildik “Kuzey Irak” da var. Bu asker yaklaşımıdır. O da olsun, o da, böylece yeni yapılanmayı, Irak’ın federalliğini tanımadığımız iyi anlaşılsın. Ve haliyle “vakit varken” yapılan davet. Yani üç gün kala.
Son olarak, tüm bildirinin “dişi” olan tek bölümü (hariciyenin ciddi devlet geleneğini yansıttığı düşüncesiyle yazdığı belli olan) “ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarımız mahfuzdur” yani saklıdır. Ne oldukları, hatta bugün halen olup olmadıkları yoruma bağlı, ne zaman kullanılacağı belli olmayan, öngörülemez tehdit cümlesi.
Madem o anlaşmaların arasında hem Lozan hem Ankara (1926) var, o zaman hariciyeye bir öneri de ben yapayım haddim olmayarak: Cemiyet-i Akvam’a Musul Vilayeti’nin neden yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne katılması gerektiğini olağanüstü yetkinlikte bir Fransızca ile izah ettiğimiz savunmada hangi savlara dayandığımıza bir baksınlar lütfen.
Belki Perinçekçi İslami-Kemalizmin ilk MGK bildirisidir bu kim bilir? O arada MGK ardından başlayan Bakanlar Kurulu toplantısı da bitti. Sözcü Bekir Bozdağ “Türkiye, referandumun ertelenmesine karşıdır. Türkiye’nin referanduma rızası yoktur.” açıklaması yaptı. Çin’de atılan ilk oyla referandumun başladığı da neredeyse eşanlı olarak medyaya düştü.
“Son 25 yıldır kritik olmayan bir MGK’ya denk gelemedik (…) hep bir diken üstü hep bir tedirginlik hali” diye bir paylaşımda bulundu “@spleendistanbul” adlı kullanıcı sosyal medyada. Güldürü amaçlı yazıyor tabii. Ama farkında olmadan ülkemizin temel meselesine ve AKP iktidarının erken döneminde aştığımızı sandığımız biteviye seferberlik ve paranoya haline dikkat çekiyor farkında olmadan.
Katalunya’da 1 Ekim’de yapılması planlanan bir diğer bağımsızlık referandumu öncesinde alanın her iki tarafın aşırılıkçılarına kaldığından yakınılıyor orada. Yolsuzluk, ekonomik çöküş ve hepsinden önemlisi bu olağanüstü sınamayı sağduyu ve uzgörüyle ele alacak birikime sahip gerçek devlet adamlarının bu dönemde İspanya’da olmayışından da.
Ya biz? Kürt yurttaşlarımızın mutlu olmadığı bir ülkede hiç birimizin huzurlu yaşayamayacağını günün birinde idrak edebilecek miyiz? Meselelerimizi oturup TBMM’de karşılıklı konuşabilecek miyiz? Bizimki gibi çağdışı bir MGK yapısının sürekli “kritik” halde tuttuğu bir ülkeye belki hükmedilebileceğinin ama orada demokratik anlamında hükümet edilemeyeceğinin ayırdına varabilecek miyiz?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024