Aydın Selcen
ABD’nin politikaları ama onların arasından da doğal olarak özellikle bizi ilgilendiren yönüyle dış politikası, başkanlık rejiminin doğası ve ülkenin tarihsel gelişimi, kendine özgülüğü gereği ABD yurttaşı, seçmeni tarafından başkanın adıyla anılıyor. “Biden’in Afganistan’dan çekilme kararı” örneğinde olduğu gibi. Bizler, yani dışarıdan bakanlar açısındansa, bir devlet olarak ABD’nin dış politikası, ABD’nin dış politikasının yönelimi, sürekliliği yahut o dış politikadaki kesintiler, dönüşler sözkonusu.
Bu bağlamda Biden, Afganistan’da Trump döneminin ve o dönemin dışişleri bakanı Pompeo ile özel temsilci Halilzad’ın Taliban’la Doha’da vardığı uzlaşıyı uyguladı. Tamam, kararı alan o değildi ama reddetmedi, vazgeçmedi, uygulamayı yeğledi. Toptan çekilme politik kararı, Afganistan’da savaşmış “gaziler” tarafından dahi desteklendi. Daha önce belirttiğim üzere, belki bu politik adım Biden’a 2022 senato seçimlerinde başarı güvencesi de sağladı. Doğrusu, ABD’de bundan çok değil iki-üç hafta sonra Afganistan’ın haber olma özelliğini hepten yitirmiş olduğuna tanıklık etmemiz bence şaşırtıcı olmaz.
Burada sorun, Biden’in kendi açısından ABD’nin kamu yararına olan “doğru” politikayı, yanlış uygulayarak, çekilme sürecinde –diplomatik eşgüdüm eksikliği de dahil- çuvallaması oldu. Öyle ki, ABD çekilirken tahliye operasyonu için, Kabil havalimanına –orayı işletmeye ve güvenliğini sağlamaya aday TSK’nın 600 kişilik varlığının on katı büyüklüğünde- 6.000 kişilik birlik konuşlandırmak durumunda kaldı. Şimdi de, ABD’nin 31 Ağustos mühletini esnetmek çabasında olduğu ve AB’nin de aynı yönde diplomatik baskı yaptığı ancak Taliban’ın buna razı gelmediği öğreniliyor.
Bana göre bizim konuşmamız gereken temel konu, ABD’nin Vietnam sonrası yaşadığı varoluşsal bunalımın bir benzerine girip girmediği veya ABD içi kutuplaşmanın başkana akılcı bir dış politika uygulamasına olanak tanıyıp tanımadığı gibi ABD içine dönük ayrıntılar değil. Bence temel konu, Biden bir yandan Aralık sonunda bir “Demokrasiler Zirvesi” toplamayı öngörürken, aynı anda başat hasmın Çin olduğu yeni bir küresel Soğuk Savaş yürütmenin birbirleriyle çelişen yaklaşımlar olması.
Bir başka boyut da, Biden’in “Amerika (sahalara?) geri döndü” iddiasını ortaya atarken, sağına soluna maskelerinin ardında utangaç yüz ifadeleri belli belirsiz okunan Harris, Blinken, Austin ve Sullivan’ı alarak, Afganistan’dan apar topar çekilme fiyaskosunu gerekçelendirmeye çalışması. Bir yerden çekilme kararı, tarih de vererek, açıklandıktan sonra aynı tarafın bir pazarlık yürütebilmesini beklemek akıl dışı. Aslında Taliban pazarlığın kendi tarafına zaten uydu ve çekilen ABD kuvvetlerine tek bir kurşun dahi atmadı. Çekilirken liderlik iddiasını korumak da güç.
Alandaki yalın gerçek yaklaşık 350.000 mevcutlu Afgan ordusunun topu topu 70.000 dolayında mevcudu olan derme-çatma milis gücü Taliban karşısında sıvışmış oluşu. Bununla birlikte ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, Taliban’ın “yenilgiye uğrattığı” tarafın doğrudan ABD olduğu biçiminde algılandı. Dolayısıyla NATO müttefiki olmamıza rağmen bizde de yansımasını gördüğümüz üzere “ABD’yi kim yenilgiye uğratırsa baş-göz üzerine” diyecek en islâmcısından, en (“anti-emperyalist”) ulusolcusuna pek çok kesim sevincini bastırmakta zorlanıyor.
Devletler düzeyinde de benzer algı var. AB yeniden “hem elimizi cebimize hiç atmayalım, hem NATO’dan özerk savunma yapılanmamız olsun” açmazını düşünmeye başladı. İran-Pakistan-Çin sanki yeni bir “şer ekseni” gibi belirdi. Siber saldırılarına da, denizaşırı cinayetlerine de ABD’den ciddi bir yanıt almamış, Kuzey Akım-2 projesini de Almanya’yla yürütmekte anlaşmış Rusya henüz kenarda duruyor. “Taliban karşısında çekilme” ve “devin başının kalabalık oluşu” algıları, Rusya ve Türkiye gibi oyunculara kısa erimde Suriye gibi, Çin gibi oyunculara Tayvan’a yönelik ilhak iştahı gibi alanlarda doping etkisi de yapıyor.
Biden, Afganistan çuvallamasını G-7’ye getireceğini duyurdu. Böylece NATO tarihinin en derin yenilgisi hatta kimilerine göre NATO’nun mezartaşı olan tahliye kararı ve halen süregiden operasyonunun siyasal sonuçlarının esasen “burada değil, orada” görüşüleceği anlaşıldı. Yukarıda değindiğim açmazın bir başka dışavurumu bence bu durum. ABD, bir yandan “hür dünyanın lideri” olarak “demokrasiler zirvesi” toplayacak ve bu girişimi Çin ve Rusya’ya karşı kaldıraç yapacak, diğer yandan “pis iş” olan yeni Soğuk Savaş’ı, “burnunu tutarak” perakende işbirliği ortaklarıyla yürütecek. Onlar arasında Pakistan gibi kimileri, belki güncel Türkiye-AB ilişkilerini andırır biçimde, “müşteri-şantajcı” konumuna evrilirken, Mısır, SA, BAE gibi kimilerinin de karıştırdığı haltlar hoşgörülecek.
Her topu banttan görmeyi ve ıstakayı tutan elin sürekli gölgede kalması gerektiğini savlayan klasik istihbaratçı gözüyle bakmayı denersek, Nathan Muir** gibilerin Penşir’de Ahmet Mesut*** (oğul) ve cumhurbaşkanı yardımcısı Emrullah Salih liderliğinde nüvelenen Kuzey Direnişi’ne yaklaşımını izleyeceğiz. Bence bu tür bir direnişin lojistik hatları, güncel küresel, bölgesel ve Afganistan içi siyasal dengeler bağlamında tutunma şansı pek yok. İstihbarat âleminde her şeyin alınır-satılır olduğunu ve ideoloji gözetilmeksizin her bilginin alıcısının bulunduğunu savunan bu defa kıta Avrupa’sından bir karakter MAG**** gibi akıl yürütmeye çalışırsak, verili durumda Taliban’la iletişim kanallarının açık tutulacağı sonucuna varabiliriz.
Batı’daki ve o arada ABD’deki istihbarat ve ulusal güvenlik oyuncularının gönüllerinde yatan aslan muhtemelen Afganistan içinde bir IŞİD-Taliban kapışması patlak vermesi olsa gerek. Ayrıca Taliban, yerel savaş ağalarıyla değişken geometrili uzlaşılar kurabilir. Devlet-altı denilebilecek gevşek bir yönetim yapısını ülke genelinde yerleşik kılabilir. Uluslararası terörizm ihracatı ve düzensiz göç konularında Batı’nın suyuna gidebilir. Böyle bir Taliban 2.0, o Batı için Tanrı’nın unuttuğu Afganistan’da yeterli bir “istikrar” seçeneği de kabul edilebilir. MAG’ın ellerini iki yana açıp “daha ne olsun?” diye sorduğunu gözümüzde canlandırabiliriz.
Ancak aynı “istikrar unsuru” Taliban, küresel yasadışı eroin ticaretinin yüzde 90 hammaddesinin üretiminin de üzerinde oturacak. Nükleer güç Pakistan’ın eli sürekli üzerinde olacak. Küresel hasım Çin, başta elektrik aküleri için gerekli lityum, değerli madenleri işletmenin ve kuşak yolunu uzatmanın peşinde koşacak. Belki yeni sürüm Talibanistan dünyadaki her tür islâmcı teröristin melce bulacağı bir kara deliğe de dönüşebilecek. O durumda, “kurallara dayalı küresel düzene” dönüşü önceleyen Biden yönetimi, böylesine bir kuralsızlık adacığına nasıl yaklaşacak?
Afganistan ekonomisi yüzde 42 oranında dış yardımla ayakta duruyor. Taliban için de şimdi aynı geçerli. Yine dönüp ABD açısından kapanan “küresel terörle mücadele” ve onun yerini almakta olan yeni Soğuk Savaş ikilemiyle karşılaşıyoruz. Taliban’ın olası başıbozukluğu, Putin’in Idlip’te yaptığı gibi, Afganistan’ın bir cihatçı terörist avlağına dönüşmesi sonucunu da verebilir. Devlet-altı bir yapılanmaya göz yumulması, IKB ve SDG gibi bölgemizdeki ABD paydaşlarına bir heves de verebilir, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve çekiliş biçimi bu tür paydaşlara ve Baltıklar gibi cephe hattındaki NATO müttefikleri ile Tayvan’a varkalma sorunlarının güçlendiğini de düşündürtebilir.
Açıklanması güç gizem ise Türkiye’nin Kabil’de kalma ısrarı. Ankara’daki ABD Büyükelçiliği yalanlamalardan yalanlamalar beğenedursun, Brüksel’deki Erdoğan-Biden görüşmesinin (14 Haziran) yalnızca çevirmen olarak Fatima Kavakçı Abushanab’ın hazır bulunduğu 45 dakikalık baş başa bölümünde ne konuda uzlaşıldığı bilinmiyor. MSB Akar’ın “Savunma ve güvenlik konularında bazı şeylerin konuşulmadan anlaşılması lazım. Çünkü bu konularda her şeyi açıklamıyoruz. Bazı şeylerin olduğunu kabul etmek lazım, arkasındaki bir takım gelişmeleri tahayyül etmek lazım.” ifadeleri de herhalde o kuşkulara tüy diker nitelikte. Sözkonusu “karartma açıklamasının” demokrasiyle bağdaşır yanını da bakana ayrıca sormak gerek.
Sonuç olarak, araç trafiğinin kuralları bellidir. Örnekse, ne yöne döneceksiniz o yöne sinyal verirsiniz. Bizdeki uygulamadaysa, bu kurala uymak demek hangi yöne döneceğinizi önceden açık ederek zayıflık belirtmeniz ve trafikte o kurallara uyacağı varsayılan diğer oyuncuların kendi öncelikleri öyle gerektiriyorsa sizin önünüze direksiyonu kırmaları demektir. Uluslararası denilen devletler arası ilişkiler biraz böyle. Trafiğin akması isteniyor ama yazılı kuralı da yok. Kaza olasılığı geçerli hatta şimdiki gibi dönem dönem yükseliyor. Kurallar hepten yok olursa trafiğin kilitleneceği ise açık.
*Kamala Harris başkan yardımcısı, Antony Blinken dışişleri bakanı, Lloyd Austin savunma bakanı, Jake Sullivan ulusal güvenlik danışmanı – bir nevi “çekirdek kabine” denebilir dış politika, savunma ve ulusal güvenlik politikaları açısından.
**Dileyen okurlar Duvar English’teki “What would Nathan Muir do?” yazıma da göz atabilirler. 2001 tarihli “Spy Game” filminde emekliliği gelmiş, kural tanımaz CIA –“Clandestine Service” yetkilisi Muir’u Robert Redford canlandırıyordu.
***Osama bin Ladin’in öldürttüğü “Penşir Aslanı” lakaplı Tacik direniş lideri Ahmet Şah Mesut’un oğlu Ahmet Mesut İngiltere’deki Sandhurst Askeri Akademisi’nde eğitim görmüş. Geleneksel milis gücünün yanı sıra 6.000 civarında Afgan Özel Kuvvetler mensubunun Mesut ve Salih’in komutasında Penşir’de olduğu varsayılıyor. Henüz doğrulanmayan haberlere göre Taliban’la teslim koşullarını müzakere ediyor.
****Gösterimi 2015-18 yıllarında yapılan Fransız yapımı “Bureau des Légendes” dizisinde “MAG” (“moule à gaufres”) kod adlı dış istihbarat müdürü Albay Marc Lauré’yi Gilles Cohen canlandırıyordu. Anlatıya göre tüm kod adları Tenten’deki Kaptan Haddock’un belâ okumalarından esinlenmeydi.
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024