Ayşe Böhürler
Cinsel istismar konusu insanlığın bir sorunu olarak her toplumda yaşanıyor. Ancak bu sorunu cesaretle konuşabilen, üzerine gidebilen toplumlar çözüm noktasında yol kat edebiliyor.
Tacizcinin gizlenmesine toplum destek veriyor. Çoğu zaman tacizci onlarca çocuğu istismar ettikten, hayatlarını kararttıktan sonra bir vakada; o da bazen yakalanabiliyor. Çoğu tacizci tanınmadan aramızda yaşıyor. Çünkü kurbanın ya da ailesinin veya çevresinin bu konuyu bir utanç meselesi haline getirip örtbas edeceğinden o kadar emin ki! Toplumun kanıksadığı, teşvik ettiği tutum da bu! Tacizciyi cesaretlendiren, tekrar tekrar bunu devam ettirmesine sebep olan da bu tutum. Taciz vakası ortaya çıkınca tepki gösteriyoruz ancak ya ortaya çıkmayan vakalar! Kaç kişi çocuklarında böyle bir vaka yaşansa bunu açık eder? Bu konuyla mücadele edilecekse öncelikle toplumun “ört” baskısı ile mücadele edilmeli! Tacize uğrayan çocuk için bunu bir aşağılama, yetişkinliğinde önüne gelecek bir ayıp halinden çıkarmak gerekiyor. Bütünsel bir çözüm için; birey, toplum, aile, okul, arkadaş çevresi, devlet yani konunun tüm tarafları bir bütün halinde meseleyi açıklıkla konuşabilmeli. Ve bu bir kerelik değil, uzun takiple giden bir iş olmalı.
Bu konuların en büyük şahidi psikologlar. Onlarla yaptığım konuşmalarda karşımızda beklediğimden çok daha yaygın ve vahim bir tablo olduğunu gördüm. Durumu onların gözüyle şöyle özetlemek isterim:
Taciz vakalarını ikiye ayırarak mücadele etmekte fayda var. Tacizcinin tanıdık ya da yabancı olması yöntemleri farklılaştırır.
Tacizi gizleme durumu ensest vakalarda daha çok görülüyor. Aile; aile yapısı bozulmasın diyerek çocuğun mağduriyetini önemsemeyip, tacizi yok sayıp kapatmayı tercih ediyor. Maalesef bu konu aile içinde bazen pazarlık konusu bile oluyor. Çocuk aile içinde daha büyük sorunlara sebep olacak diye ailesine söylemiyor.
Yine psikologlarla konuştuğumda gördüm ki; cinsel istismar vakalarında ensest istismarları hem daha az şikayet ediliyor hem daha çok gizleniyor. İlave olarak da istismar küçük yaşta başlayıp tehditlerle çok uzun süreli devam edebiliyor. Bu vakalardan sağlıklı bireylerin çıkması ise çok zor!
Çocukların ensest vakalarına maruz kalmalarının sebebiyse çok basit. Çocuklar bu konuda bilgi sahibi olarak yetiştirilmiyor! Güven duydukları kişiler de olsa ‘bedenlerine dokunmaya izin vermemeye” ilişkin bir eğitim verilmiyor. Çocuklar tacizin ve istismarın ne olduğunu bilmiyorlar. Kendisini seviyor zannediyor. Zaman içinde bu daha ileriye gidiyor. O zaman da kendini suçlu hissetmeye başlıyor. Tacizci de bu suçluluğu pekiştiriyor. Ensest vakaları önlemek için psikologların önerisi de “Çocuğa mutlaka kendi bedenini anlatın, bunun çok özel olduğunu ve kimsenin dokunamayacağının eğitimini verin” cümlesinde özetleniyor.
İstismarcı yabancıysa eğer aile daha kolay şikayet ediyor. Böyle vakalarda aile eğitimliyse çocuğun arkasında duruyor, onu koruyor. Eğer aile eğitimli değilse konuyu kapatıyor.
Psikologlarla konuşurken dikkatimi çeken bir başka nokta da onların anne sağlığına yaptıkları vurgu oldu. Böyle vakaların yaşandığı durumlarda eğer anne sağlıklı ise bunu taşımayıp bir çözüm yolu bulabilmek için mutlaka çaba sarf ediyor.
Toplumda bu vakaları körükleyen bir başka unsur da resmi şikayet mekanizmasının işleyiş şeklindeki sorunlar. Karakol süreci, bilirkişi, pedagog derken mağdur en az üç saat süresinde vakayı tekrar tekrar anlatmak zorunda kalıyor. Ayrıca kamera kaydı yapılıyor. Bu durum birçok mağduru resmi şikayetten vazgeçiriyormuş. Kendinizi kurbanın yerine koyun, hiç tanımadığınız birisinin önünde defalarca anlatıyorsunuz ve de anlattıklarınız kamera kaydına alınıyor. Birçok kurban bundan rahatsız olduğunu dile getiriyor.
Taciz meselelerinin ortaya çıkmasında rehber öğretmenler ciddi bir rol oynuyor. Kuşkulandıkları çocukları dikkatle takip ederek tacizi ortaya çıkaran rehber öğretmenlerin sayısı bir hayli fazla. Diğer taraftan ailesine söyleyemeyen çocuklar rehber öğretmenlere daha rahatlıkla açılabiliyorlar. Çünkü içinde kapanmayan bir yara var. Bu bir travma ve mağduru tüm ömrü boyunca etkiliyor. Buna ilişkin mutlaka bir terapi görmesi gerekiyor. Eğer kimseye söyleyemezse bir dönem sonra kendini suçlamaya başlıyor. Bu suçlama ciddi sorunlara sebep oluyor.
Çözüme gelince;
Birinci şart çocuğu eğitmek. Tacize karşı bilinçlendirmek, bedenini tanıtarak bunun özel olduğunun sınırlarını çizmek! Hayır demeyi öğretmek! Annelerin, ailenin ve çevrenin ört bas ederek tacizciyle suç ortaklığı yapmasına engel olmak! Rehber öğretmenlik müessesini güçlendirmek, okulda öğretmenleri bu konuya duyarlı hale getirmek! Hadım konusuna ise konuştuğum psikologların hiçbiri sıcak bakmıyor. Söyledikleri şey şu: Burada sorun olan tacizcinin duygusu. Hadım etmek bu duyguyu yok etmez, illa ki bir yolunu bulur.
Onların önerisi ise tacizciyi ilan etmek, toplum nezdinde itibarını düşürmek!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2020
29.06.2019
13.04.2019
30.03.2019
9.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
12.01.2019
5.02.2019
29.12.2018