Bekir AĞIRDIR
Hayat ustam Tarhan Erdem’i anarak sık kullandığı bir cümlesini hatırladım, “Seçmenin mahşeri vicdanı her zaman çalışır” derdi. Yerel seçim sonuçları, seçmenin siyasette aradığı ve partilerin, liderlerin yaptıklarından ötede oluşturduğu yeni dengeyi gösterdi.
Aslında pazar akşamı karşımıza çıkan siyasal manzaranın ve o meşhur renkli haritanın 14 Mayıs genel seçimleri akşamı oluşması beklenirdi. Seçmenin gündelik hayatın dertlerinden, merkezileşmeye, keyfileşmeye, adaletsizliğe, hukuksuzluğa tepkisinin emareleri de bolca vardı. Kılıçdaroğlu ve Akşener ikilisi mucizeyi gerçekleştirip kaybetmeyi başarınca başka bir tablo oluşmuştu. Bu nedenle pazar akşamı karşılaştığımız tablo esas itibarıyla ertelenmiş ve gecikmiş bir tabloydu. Doğal gidişattan sapma bu seçimde değil 14 Mayıs’ta gerçekleşmişti.
Yerel seçimin sayısal, siyasal, toplumsal analizlerini birkaç katmanda yapmamız gerekir diye düşünüyorum; tabelanın gösterdikleri, tabelanın siyasal sonuçları ve sosyolojik tarafı.
Sayısal sonuçlara parti oylarının anlamları ve siyaset dünyası üzerinden bakalım. İlk olarak şunu tespit edelim; sonuç CHP için oldukça büyük bir başarı hikayesi gösteriyor. CHP 1973 genel seçimlerinden beri ilk kez birinci parti konumuna yükseldi. Ülkenin ekonomik kapasitesinin dörtte üçünü barındıran coğrafya CHP’li yerel yönetimlere geçti.
Dinamiklerin ipuçları
İkincisi, merkezileşmeyi daha da güçlendirmeyi hedefleyen ulusal iktidara karşı yerelden bir güç dengelenmesi oluştu.
Üçüncü ve daha önemlisi uzun süredir iktidar bloku lehine olan yüzde 52-48’lik denge 50-50’lik bir yere evrildi.
Dördüncüsü iktidar ve özellikle AK Parti oy kaybetmeye devam ediyor. İttifaklarla iktidarını sürdürme fırsatını kullanmış olsa da artık eskisi kadar güçlü değil ve ortaklarına mecburiyeti güçlenerek sürüyor. Daha da önemlisi AK Parti 2019 yılından beri adım adım kitle partisi özelliğini kaybetmiş durumda.
Seçmen üzerinden analizleri yaptığımızda ise dipte başka eğilimler, üzerinde çokça çalışılması, araştırılması, tartışılması gereken dinamiklerin ipuçları görülüyor.
Bu analizler için tabloya tabeladan değil seçime katılmayan seçmenleri de dikkate alarak toplam seçmen üzerinden bakmak her zaman daha sağlıklı sonuçlar çıkarmamızı sağlıyor.

(Tablo 1) Yukarıdaki tablo 31 Mart’ta tüm seçmenlerin yerel meclis oyları ve yerel belediye başkanlıkları oylarını kıyaslayarak gösteriyor.
Bu tablonun çıkarımlarının elbette birincisi seçime katılmayan seçmenlerin sayısının büyüklüğü. Her 100 seçmenin 25’inin tercihleri seçim tabelasında yok, seçime katılmamışlar.
Başkanlık oyları ile meclis oylarını kıyasladığımızda öne çıkan örüntü seçmenin başkanlık yarışlarında büyüklere doğru meylettiğini gösteriyor. Belediye başkanlığı yarışlarında seçmen ikili rekabete, bir bakıma kazanacak adaylara doğru toplaşma eğilimi göstermiş. Bu da yerel seçimlerle genel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğuna dair efsanenin gerçek olmadığını gösteriyor. Sıkça yazdığım gibi yerel seçimlerin dinamikleri çok büyük ölçüde ulusaldaki siyasi pozisyonlardan besleniyor uzun bir süredir. Daha da önemlisi seçmen belki de ittifaklar gibi zorlama yöntemler yerine kendisi iki kanatta da konsolide oluyor.
Nitekim tabloya ittifaklar üzerinden baktığımızda, blok içi partilerin seçmenlerinin AK Parti ve CHP’li başkan adaylarında toplaştıkları sayısal olarak da görülüyor. AK Parti’li başkan adayları AKParti’nin meclis oylarından 1.5 milyon fazla oy almış ve bu oyların neredeyse tamamı Cumhur İttifakı partilerinin meclis oylarındaki eksilmesinin tam karşılığı kadar. CHP’li başkan adaylarının aldıkları 1.6 milyon partisinin meclis oylarından fazla oy da yalnızca Millet İttifakı partilerinin değil tüm muhalif seçmenin farkları kadar. Seçmen başkanlık oylarında iki tarafta da bir konsolidasyon üretmiş. Daha da önemlisi partilerin yönetimleri, kurumsal akılları arası ittifaklar üzerinden değil seçmen gözünde daha geniş bir ittifak oluşmuş.
Seçmen eğiliminde de tabeladaki parti oyları üzerinden de bakıldığında küçük partiler seçmen gözünde ağırlıklarını kaybetmeye başlamışlar. İstisna olarak Yeniden Refah Partisi’nin yükselişi var. YRP ve genel eğilim seçimlerden öncesinde sıkça yazdığım genel eğilimi teyit ediyor. Seçmen gidişattan rahatsız ama hala bloklar arası değil blok içinde hareket ediyor ya da seçimlere katılmayarak kendisini var olan kutupların dışına çekiyor.
Seçmen duruşu
(Tablo 2) Nitekim aşağıdaki 2024 yerel meclis oyları ile 2023 genel seçim oylarını sayısal olarak gösteren tablo daha önemli ipuçları veriyor.

31 Mart’ta seçim sonuçlarını etkileyen en önemli seçmen duruşunun seçime katılmamak olduğu görülüyor. 2023 genel seçimlerinde 7.5 milyon seçmen oyu hesaplara girmemişken bu kez 15.5 milyon seçmen oyu tabelada yok. Her dört seçmenden birisinin yerel seçimlerdeki siyasi tercihini bilmiyoruz, kendi arzularıyla katılmamışlar.
AK Parti 2023’te her 100 seçmenin 30’unun oyunu alabilmişken bu kez 24’ünün oyunu alabilmiş. Cumhur İttifakı 2023’te toplam seçmen üzerinden yüzde 42.6 oy oranına ulaşmışken bu kez yüzde 35.8’e gerilemiş. İttifak olarak toplamda 4 milyon oy kaybetmiş gibi görünse de AK Parti 3.7 milyon MHP 2.3 milyon oy kaybetmiş, bunların 1.7 milyonu YRP üzerinden ittifak arkasında durmaya devam etmiş görünüyor. Seçime katılmamış 6.5 milyon seçmenin 4 milyonunun Cumhur İttifakı seçmenleri olduğunu tahmin edebiliriz.
CHP oy sayısı 2.4 milyon artmış ama hatırlatalım CHP’nin 2023 oylarında listelerinde yer verdiği Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat partileri oyları da vardı. Millet İttifakı partileri arasında en büyük oy kaybı 3.1 milyon seçmenle İYİ Parti’de. Aslında bu denli büyük siyasi sonuçlar üreten yerel seçimde Millet İttifakı partilerinin toplamda yeni kazandığı seçmen toplamı 300 bin. Bir bakıma varsayımsal olarak Millet İttifakı partileri seçmenleri seçime katılmışlar.
Muhalefet blokundaki diğer partilerin tümü 14 Mayıs’tan bu yana net seçmen kaybı yaşamışlar.
Seçmen sayıları üzerinden bakıldığında iktidar bloku seçmenlerindeki eksilme kayda değer biçimde görünürken muhalif blokta Millet İttifakı dışında kalmış partilerde de eksilme gözleniyor. Bu eğilimin önemli başkaca siyasi sonuçlarını yakın gelecekte göreceğimizi sanıyorum.
Önderlik eden figür oldu
(Tablo 3) Nitekim aşağıdaki tablo 14 Mayıs genel seçimlerindeki parti oyları ile yerel meclislerdeki seçmen tercihleri üzerinden iktidar ve muhalefet blokları sayıları kıyası daha anlamlı bir şey söylüyor. İktidar ve muhalif blok seçmenleri sayısal ve oransal olarak eşitlenmiş. Bunu üreten seçimlere katılmayan seçmenler olmuş aslında. Ve katılmama iki blokta da gözleniyorsa da daha büyük eksilme iktidar blokunda. İktidar bloku seçmeni bu kez eleştirilerini oy vermeyerek göstermiş.

Bu sayısal analizlerden siyasal bir sonuç çıkaracaksak şunu söylemek mümkün. Seçmen hem gidişattan hem de siyasi partilerden rahatsız olsa da önündeki seçenekler içinden de bu kez özellikle belediye başkanlıklarında CHP’li adaylara çok önemli bir fırsat alanı açmış.
CHP’nin başarısında elbette birinci aktör Ekrem İmamoğlu oldu. Hem genel seçimlerin hemen ardından partisini kurultaya zorlayan duruşu, kurultay süreci ve yerel seçim sürecindeki kararlı ve iddialı kampanyası ve söylemiyle bugün tabloda görülen CHP başarısının ilk mimarı o. Hatta İmamoğlu yerel seçim sürecinde toplumsal muhalefeti de umutsuzluk duygusundan olası başarıya inandıran, önderlik eden figür oldu. Öte yandan Özgür Özel bu tabloyla beraber artık gerçek bir genel başkan olma fırsatı yakaladı. Elbette bir de 30 puanlık fark üretmiş Mansur Yavaş etkisi var. Bu üçlünün her birinin farklı karakterleri, siyasi referansları ve hatta farklı vizyonları olduğunu biliyoruz ama tümü CHP’nin şu andaki yerel seçim başarısına katkı üretmiş.
Algı ve imaj meselesi
Bir başka unsur seçmendeki genel algı olarak CHP algısı ve imajı meselesi. CHP’nin siyasi vizyon ve değerlerini nasıl yenileyeceği, içindeki farklılıkları nasıl sentezleyeceği, toplumla nasıl bir yeni ilişki kuracağı, kazandığı yerlerde yeni başarı hikayeleri üretip üretemeyeceği, örgütsel kapasitesini ve maharetini yenileyip yenileyemediği gibi bir dizi meselesi var önünde. Tüm bu süreçlerde bu üç siyasetçinin nelere, nasıl önderlik edecekleri belirleyici olacak.
İktidar kanadının başta Erdoğan her bir aktörünün seçim sonuçlarını nasıl anlamlandıracağını henüz bilmiyoruz. 2022 başından bu yana daha sert ahlakçı ve güvenlikçi politikalar dizisi üzerindeki zihni koalisyon nereye kadar bu sertliğe devam eder, yumuşar mı, uzlaşmacı olur mu sorularının cevaplarını henüz bilmiyoruz. Şimdiye kadar ki siyaset tarzlarına bakınca, iyimser beklentiler çok gerçekçi görünmüyor.
Yerel seçimin asıl sonucu ise seçmende ve muhalif seçmende yeniden umutlanma ihtiyacına verdiği cevap oldu bence. Ülkenin yumuşak gücünü oluşturan karar verici pozisyondaki, entelektüel camiadaki, bilim ve sanat dünyasındaki umutsuzluğun kırıldığı bir seçim oldu. Bunun yansımalarını, gündelik hayattaki etkilerinin siyasi aktörlerin politikalarından daha büyük olduğunu gündelik hayatta deneyimleyeceğimizi sanıyorum.
Hayatın ve toplumun dinamikleri üzerinden bakılında siyasi tercihlerin doğal seyrinde 14 Mayıs 2023’te yaşanması gereken kırılma 31 Mart akşamı yaşandı. O sapmanın mimarlarını da seçmen şimdi sahneden indirdi.
Yan sayfalarda farklı siyasal ve sosyolojik kümelerin yerel seçimlerdeki tutum ve davranışlarına dair analizler okuyacak okur. Sanırım bu sonuçların daha uzunca bir süre tartışacağız.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025