Bekir AĞIRDIR
Pınar Selek davasını münferit bir olay, yalnızca Pınar Selek’in başına gelmiş bir şanssızlık olarak görmüyorsunuz herhalde. Bu topraklarda tek tip vatandaşlığı reddetmiş ya da “makbul vatandaş” olamamış herkes, her an böyle bir risk ile karşı karşıya. Hangi gerekçeyle, hangi olaya, hangi örgüte, hangi davaya bağlanacağınızın önemi de yok. Gerek düşündüklerinizle, gerek yazdıklarınızla ya da seçtiğiniz çalışma alanlarıyla devletçi zihniyetin sınırlarını zorluyor olmanız yeterli.
Hata, böylesi cezalandırma hamlelerini günün iktidarına bağlı ve günün iktidarıyla sınırlı sanmak olur. Bu durumlarda güncel siyasi aktörlerin kim olduğunun çok da önemi yok. “Bul karayı, al parayı” oyunundaki siyahı izlemeniz ve bulmanız gerektiği gibi devletçi zihniyeti ve zihniyet sahiplerini izleyin yeter.
Çünkü bu topraklarda devletçi zihniyet devlet mekanizmalarıyla sınırlı değil. Yargıçları, savcıları, askerleri, polisleri, öğretmenleri ve aslında hepimizi yetiştiren eğitim sistemi sayesinde yalnızca mekanizmaları ve aktörleri değil, hepimizi, tüm bir toplumsal zihin haritasını izlemek ve onunla mücadele etmek gerekli.
Kot taşlama işçilerinin maruz kaldığı silikozis hastalığını ve nedenini biliyorsunuz. Kot taşlama işçileri üretim süreci boyunca kullanılan malzemelerden silisyum maddesini solumak zorunda kalıyorlar. Çok uzun süre, her gün azar azar solunan silisyum akciğerlerde birikiyor ve belli bir seviyeden sonra akciğerlerde tedavisi olmayan yaygın iltihaplanmaya yol açıyor.
Bizim eğitim sistemimiz eğitimin birinci gününden itibaren beyinlerimize her gün minik minik şoven duygu ve ezberleri zerk etmeye başlıyor. Hepimizde ve tüm toplumda bu şoven duygu ve ezber birikimi zaten kritik seviyeye gelmiş durumda. Şovenliğin giderek lümpenleştiği son yıllarda, siyaset ve medya da her bir saniye her bir beyin hücremizi şoven söylemle ajite etmeye devam ediyor.
Bir yandan, lümpenleşen şoven söylem yarattığı bu zihnî ve duygusal iklimde devletçi zihniyetin cezalandırma hamlelerine toplumsal meşruiyet zemini sağlıyor. Öte yandan da bu zihniyetin muhaliflerini, ötekileştirerek yalnızlaştırıyor, zayıflatıyor ve devletçi zihniyet için kolay birer av hâline dönüştürüyor.
İster Kürt meselesine ister insan hakları mücadelesine bakın, tektipleştirici, kimliksizleştirici devletçi zihniyete karşı her mücadelede insanların başına gelen de budur. Pınar Selek’inki de.
Bu zihniyetle mücadele yalnızca iktidarla veya bir siyasi aktörle sınırlandırılamaz. Çünkü böyle bir sınırlama hem mücadele alanını daraltıyor hem de mücadelenin potansiyel ittifaklarını ve imkânlarını kısıtlıyor.
Bu mücadelede oluşan savunma hattı genişlemedikçe ve zenginleşmedikçe de ötekileştirilmeyi, azınlıkta olmayı kabullenmiş bir ruh hâli ortaya çıkıyor.
Hâlbuki asıl bu ötekileştirmeye itiraz, ötekileştirici zihniyetin toplumsal meşruiyetiyle mücadele etmektir. Tam da Hrant Dink’in başardığı budur. Hrant’ın geliştirdiği dil ve yöntem politik mücadeleden önce yaşam mücadelesinde olan sıradan insanların zihinlerinde gedikler oluşturduğu için Hrant’ı yalnızca yargı eliyle cezalandırmayı değil, tümden yok etmeyi seçtiler.
O nedenle asıl yalnızca ötekileştirilmeye sözle itiraz ederek, kendi mahallelerimize çekilerek, yalnızlaşmaya razı olarak, mahkemeleri protesto ederek değil, başka bir dil üretmeyi başarıp hâkim devletçi ve şoven zihnî iklimle mücadele ederek ve ittifakları çoğaltarak yapılabilir.
***
Okura not: Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Neşe Düzel ve burada anamadığım isimleri bilinen ve bilinmeyen tüm kurucu ve katılımcılarıyla Taraf gazetesi siyasi tarihimizde kayda değer bir sayfa, hâkim gazete yapma tarzında ve toplumsal zihniyette önemli gedikler açan bir kazanım ve mevzi oldu. Gazetenin bugünkü sıkıntıyı aşabilmesi, kazanımın daha da ileriye gidebilmesine mütevazı bir katkı amacıyla bu köşede olacağım.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025