Bekir AĞIRDIR
Seçimler yaklaşırken türlü hesaplar yapılıyor. Varsayımlardan birisi, İstanbul’da Ak Parti kaybederse eğer genel seçimlerde de geriletilmesinin önünün açılacağı. Peki, bu mümkün mü? Ya da nasıl mümkün olur?
Önce İstanbul’un son iki seçimdeki oy dağılımına bakalım. Aşağıdaki tabloda görüyorsunuz, 2009 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı (BBB) ile İl Genel Meclisi (İGM) oy oranları farklı. Yani yüzde 4 seçmen İGM için diğer partilere oy vermişken, BBB için Ak Parti’ye, yüzde 3,6 seçmen de CHP’ye vermiş. Seçmenin dörtte üçü BBB için iki partiye toplanmış.
2011 Genel Seçimlerinde ise Ak Parti yarıya yakın seçmenin oyunu alırken diğer tüm partiler diğer yarıyı paylaşmış.
2009 Büy. Bel. Bşk. |
2009 İl Genel Mec. |
2011 Genel Seçim |
|
AKP |
44,2 |
40,2 |
49,4 |
CHP |
37,2 |
33,6 |
31,2 |
MHP |
5,1 |
7,2 |
9,4 |
DTP / BDP |
4,6 |
4,7 |
5,3 |
SP |
4,9 |
7,2 |
1,6 |
DİĞER |
4,0 |
7,1 |
3,1 |
Toplam |
100,0 |
0,0 |
0,0 |
Bu tablo veri olduğuna göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için nasıl yapacaksınız da en az yüzde 45 oy alacak ve Ak Parti’den İstanbul’u alacaksınız?
Bu sayılara bakarken verili duruma dair iki tespiti daha yapalım. Birincisi “Ak Parti yandaşlığı ve karşıtlığı” eksenindeki kutuplaşma giderek yayılıyor ve derinleşiyor. Ülke seçmeninin yüzde 35’i Ak Parti yandaşlığı, yüzde 25’i karşıtlığı kutuplarına yerleşmiş durumda. Bu seçmenler ne herhangi bir ülke meselesine dair kanaati için ne de siyasi tercih için serinkanlı bir muhakeme ile değil durduğu kutbun zihni ve duygusal ambargosuyla pozisyon alıyor.
İkinci tespit ise şu: Tüm araştırmalar gösteriyor ki olası oy oranlarını belirleyen şey partiler arası siyasi rekabet değil seçmen ile Ak Parti arasındaki oynaşma. Uzun süredir seçmenin tercihlerini etkileyen şey muhalefet partilerinin yaptıkları, söyledikleri, politikaları değil. Seçmenin büyük bölümü Ak Parti’nin yaptıklarından, söylediklerinden hoşnutsuzsa “kararsızım”, “oy vermeyeceğim” diyor ya da memnunsa Ak Parti diyor. Yani salınım Ak Parti ile “kararsız / oy kullanmayacak” seçmenler arasında seyrediyor.
Bu tabloyu bozabilmek için yeniden muhalefet partilerinin siyasi rekabete dahil olmaları gerek. Bunun yolu ise lider, aday isimleriyle değil seçmenin bugünkü ihtiyaç ve talepleriyle meşgul olabilirseniz açılır.
Seçmenin önüne bir ütopya, bir iddia koyacaksınız önce, sonra bu iddiayı taşıyacak yetenek ve güvenilirlik de kadrolar, adaylar oluşturacaksınız.
Yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına döner ve yukarıdaki noktadan bakınca muhalefet kanadında tartışılan, düşünülmüş, çalışılmış bir İstanbul iddiası var mı? Ancak böyle bir noktadan çıkış yapılırsa kutuplaşmanın etkisi en aza indirilebilir. Ancak İstanbul seçmeninin dikkati partilere değil iddialara kayar, oy tercihleri serinkanlı zemine çekilir.
Görüyoruz ki böyle bir iddia yok ortada. O zaman kazanma umudunuz sizin de kutuplaşmayı körüklemenize ve kendi kutbunuzdaki kütleyi büyütebilmenize bağlı. Kaçınılmaz durum Ak Parti karşıtı bir söylemde ortaklık aramak.
Peki o zaman başka bir soru soralım: Nasıl bir adayınız olacak ki ya kutuplaşmanın dezavantajları yok edilsin ya da kutuplaşma lehinize çalışsın? Yani nasıl bir isim Ak Parti dışındaki tüm seçmenin oyuna talip olabilsin? Ak Parti karşıtı söylemde seçmenin yarıya yakını nasıl bir araya getirilecek?
Ülkücülerin, milliyetçilerin, geleneksel merkez ve sağ parti seçmenlerinin, ulusalcıların, sosyal demokratların, sosyalistlerin, liberallerin ve Kürtlerin yani tüm bu farklı ihtiyaç ve talepleri olan kesimlerin beraberce onaylayıp, oy vereceği bir aday mümkün mü?
Üstelik böyle bir stratejiyle yürüdüğünüz de bu kesimlerin bir kısmı da size değil en azından Büyükşehir Belediye Başkanlığı oyu için Ak Parti’ye yönelecek.
Kısaca İstanbul seçimleri medyanın da gazladığı gibi aday isimlerinden ibaret değil. Medyatik olmak, hatta medyanın desteğini de almış olmak yetmeyecektir. Çünkü bilinir, tanınır olmak başka oy almak başka bir şey. Bir şeylerden hoşnutsuzluk duygusundan oy istemek başka, yeni bir iddia üzerinden destek aramak başka şeyler.
O nedenle muhalefet İstanbul’u kazanmak istiyorsa, önce yeniden siyasi rekabete dahil olabilmenin gereklerini yerine getirmeli.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025