Berat ÖZİPEK
Görünen o ki, “her şey kötü” diyenler de” iyi” diyenler de sadece durum tespiti yapmıyor.
Malum, “iki söz bir büyü” yerine geçermiş, birileri sürekli felaket tellallığı yapıyor. Bize de, yine aynı sözden ilhamla, iyiyi dile getirmek ve Çözüm Süreci’nin taraflarını teşvik etmek düşüyor.
"İçindeyken göremezsiniz" derler. Belki çoğumuz yeterince farkında değiliz, hatta bu sürecin aktörleri bile kısmen öyle olabilir, ama tarihi günlerden geçiyoruz. Bizden önceki kuşakların başımıza açtığı asırlık sorunu biz yaşayanlar çözmeye çalışıyoruz.
**
Tarihi günlerdeyiz ve belki bu kez başarabiliriz. Ama bu tarihi sürecin aktörlerinin ısrarla yola devam etmeleri şartıyla. Sürecin ruhuna uygun davranmaları şartıyla.
Tam da bu kaygılarla, Türkiye Barış Meclisi, dün siyasi partileri ziyaret ederek çözüm sürecinin önemini hatırlattı ve sürece ilişkin kanaatlerini içeren bir mektup verdi. Benim de içinde yer aldığım heyetin mektubundaki mesajlardan biri şuydu:
“Meclis’teki bütün partiler demokratik bir ülkenin ve kalıcı barışın yolunu açmak için yeni anayasa hazırlığı konusundaki tutumlarını gözden geçirmelidir. Bu yeni tartışma ortamı, yeni ve demokratik bir anayasa yapmanın fırsatına dönüştürülmelidir.”
**
Türkiye Barış Meclisi’nin önerileri önemli. Ama sürecin aktörlerine somut olarak hatalarını da hatırlatmak gerek.
Ak Parti ve BDP'nin "kendi tabanlarını konsolide etmek için" yaptıkları açıklamaların süreci zedeleme, kendi tabanlarını masanın öteki tarafındakiyle ilgili güvensizliğe itme ve dolayısıyla sürecin gerektirdiği atmosfere zarar verme gibi bir olumsuz bir etki yaptığını görmeleri gerek.
Halkın reşit olduğunu, bu süreçte kimin ne yaptığını pekala anladığını ve dolayısıyla yarın sürecin ruhuna aykırı davranacak olan tarafın ileri sürdüğü gerekçeyi peşinen kabul etmeyip faturayı ona kesmekte tereddüt etmeyeceğini de hesaba katmaları gerek.
**
On aydır ülkenin hiçbir tarafına, dağlardan cenazeler gelmiyor ve biz on yıllardır hasret kaldığımız bu “normal” günlere sıkı sıkıya sarılmak zorundayız.
Birileri sürekli bozmaya çalışıyor, bize de yapmaya çalışmak düşüyor. Barış için müzakerenin tarafı olanlara “çözebilirsiniz ve çözün” demek.
O kötü büyüyü bozmak için.
***
Mesele Çözüm Sürecini Yedirmemek
Bir ülke, başka bir ülkenin istihbarat örgütünün başındaki isimle neden bu kadar ilgilenir? Evrensel insani idealler adına mı?
Dış politikaya ilişkin eleştiriyi anlarım. İnsan hakları söz konusu olduğunda “iç işimiz” de olmaz. Ama bir ülkenin başka bir ülkedeki bürokrattan bu kadar dertlenmesi hakikaten tuhaf.
Tezkere sürecinde ABD’nin “Türkiye’de ordunun liderlik görevini yapmadığından” bile şikayet edebildiğini göz önüne aldığımızda, her halde demokratik kaygılar değil mesele. Belli ki MİT daha önce yaptığı bir şeyleri bugün yapmıyor ve o da bizim bundan kendisiyle beraber dertlenmemizi bekliyor.
**
Ben bu dünyada hiçbir devlete ve onun istihbarat örgütüne kefil olamam. Hele bugüne kadar onca darbe ve derin kötülüğün yaşandığı, devlet çarkının böylesine kirli döndüğü bir ülkede hiç olmam.
Bunca yıl bu ülkede tezgahlar kurulurken, Çorum, Maraş, Sivas ve Başbağlar katliamları yaşanırken, barış olmasın diye askerler ölüme gönderilirken, MİT’in bütün bu kötülüklerden haberdar olmadığını düşünmek akıl dışı olurdu. Haberdar değilse ayrı skandal, ama belli ki haberdardı.
Ama bütün o yıllar boyunca ABD basını MİT’ten hiç şikayet etmedi.
Bütün bu süreçlerde tartışılmayan bir kurum şimdi ilk kez hayırlı bir olayla birlikte anılırken tartışılıyorsa, ben bu tartışmaya en azından ihtiyatlı yaklaşırım.
**
Çözüm Süreci’nde ifa ettiği rolden dolayı bu kurumun hedef haline geldiği konusunda yaygın bir görüş var. İçeriğine katılırsınız katılmazsınız, ama Abdullah Öcalan’ın BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş tarafından nakledilen şu cümleleri de belki bu bağlamda hatırlanabilir:
“Ben şunu artık daha fazla fark ediyorum. Kürtler ve Türkler iki yüz yıldır bir şiddet sarmalına ve soykırıma varıncaya kadar bir şiddet ilişkisine bulaştırıldılar. Ve bu şiddeti aslında vekaleten Türkler ve Kürtler adına başkaları yürüttü hep. Yani Türkler ve Kürtler birbirine karşı hiçbir zaman bir şiddet kararı almadılar. … Şimdi biz bundan çıkmaya çalışıyoruz; bu şiddet sarmalını bize dayatanlar, bu defa bizsiz barışamazsınız demeye getiriyorlar. Yani savaşınızı da biz yaparız, barışınızı da biz yaparız diyorlar.”
Öyle midir değil midir bilmem. Ama MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik bir karalama kampanyası yürütüldüğü açık.
Kaygım “devletimizin güzide bir kurumunu” savunmak falan değil. Herhalde yapacağım en son iş bu olurdu. Ama Hakan Fidan üzerinden bu ülkedeki sorunun çözümü hedef alınıyorsa, hatta böyle bir ihtimal dahi varsa, bize de buna karşı durmak düşer. Hiç içimden gelmese de.
ABD gerçekten büyük devlet. İnsana MİT Müsteşarının hakkını bile savundurtan yazı yazdırıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024
31.03.2024
25.11.2023
3.07.2023
18.05.2023