Berat ÖZİPEK
“Türkiye’yi bir fidana benzetmişler” demişti, beni Diyarbakır’dan Batman’a götüren yaşlı şoför, “tam kuruyacağı zaman biraz su veriyorlar, tam meyve vereceği zaman da buduyorlar.”
Seçim sonuçlarını ve partilerin ilk açıklamalarını izlerken aklıma onun bu sözleri geldi.
Ama elbette tarih her zaman böyle akmak zorunda değil.
Ortaya çıkan tablo, bir yandan kendine çeki düzen verme ve yenilenme imkanını, diğer yandan ise doksanlardaki gibi bir alacakaranlık kuşağına sürüklenme ihtimalini ima ediyor.
Ak Parti, bu sonucun sağlıklı bir muhasebesini yapıp gerekli dersleri çıkarabilirse, bundan büyük bir hayır çıkar. Ama sadece Ak Parti’yi iktidardan uzak tutmak isteyen odakların siyasi dizayn çabası başarılı olursa, bu ülke için her anlamda kötü olur.
Şimdi muhasebe zamanı
Ak Parti’nin öyle veya böyle bir muhasebe yapması gerekiyordu.
Bir miktar oy kaybıyla tek başına iktidara gelmesi, belki böyle bir muhasebeyi sakin ve geniş bir zamanda yapabilmesini kolaylaştırabilirdi. Belki diyorum, çünkü bu durumda yine sahici muhasebeyi erteleyeceğini, ancak şiddetli bir tokadın bunu sağlayacağını ve bugün yaşananın tam da bu olduğunu düşünenler de var.
Öyle veya böyle, artık bunu “boş zamanlarında” yapma lüksü yok. Ama telaşla ve ayaküstü de değil, bu muhasebeyi paniğe kapılmadan ve kırıp dökmeden yapabilmesi hayati önem taşıyor.
Ak Parti’nin oy kaybetmesi durumunda bir iç hesaplaşmanın ve çözülmenin başlayacağına ilişkin bazı çevrelerdeki heyecanlı beklentileri boşa çıkarmanın yolu da bu.
Bazı tespitler
* Öncelikle mutlak bir başarısızlık söz konusu değildir. Ak Parti hükümet kuracak oyu elde edememiştir ama bu seçimlerden birinci çıkmıştır. Nispi bir başarısızlık söz konusudur ve o nispet de Ak Parti’nin kendi oyu ve potansiyeliyle yapılmaktadır. Toplum ona bir ceza vermiştir ama toparlanabileceği şekilde. Günün sonunda açık ara farkla birinci parti odur.
*Ak Parti ülkenin hem Doğusundan hem Batısından aynı anda oy alabilen tek kapsayıcı partidir. Renkli seçim haritasına bakanlar, bir yanda CHP ve MHP, diğer yanda HDP olmak üzere üç adet bölge partisi ile ana gövdeyi oluşturan ve bu üç partinin oy aldığı bölgelerde de ikinci büyük güç halinde onları bir arada tutan harç siyasi aktör olarak Ak Parti’yi görür. Bu da onun aldığı oyu niteliksel bakımdan benzersiz kılmakta ve sorumluluğunu artırmaktadır.
* Bütün hatalarına rağmen Ak Parti, bu ülkede ciddi yapısal değişim ve dönüşümlere imza atan, TBMM’de somutlaştırdığı önerisiyle sivil anayasa idealine en yakın duran ve Kürt Barışını başlatan en büyük kitle partisidir.
* Uluslararası alanda da, tıpkı ülkedeki statükoya itiraz ettiği gibi global statükoya itiraz eden, ABD ve AB’nin darbelere ve kıyımlara gözünü kapattığı bir dönemde insani bir dış politikayı ısrarla savunan ve adeta “ruhsuz bir dünyanın ruhu” gibi davranan bir politikanın mimarıdır.
* Bu yüzden de, özellikle İslam coğrafyasında onun kaderini kendisiyle doğrudan ilgili gören ve onun için kaygılanan sayısız insan vardır. Bu da onun sorumluluğunu artırmaktadır.
* Bazı Ak Partililer alınan sonucu, seçime her taraftan ciddi bir kuşatma ve yoğun bir propaganda yağmuru altında girmelerine, en benzemez güçlerin onlara karşı kirli ittifaklar yapmasına bağlama eğilimdedirler. Ak Parti’yi alaşağı etmek isteyen güçlerin, örneğin oligarşi medyasının en ırkçı, ayrımcı siyasi alternatiflerle, onu en özgürlükçü söylemlerle eleştirenleri aynı anda desteklediği doğrudur. Ama bu durum bu seçime özgü değildir.
* Burada asıl sorulması gereken soru, böyle dahi olsa, “neden önceki tüm seçimlerde başarılamayan bu kez başarılmıştır?” olmalıdır. Bu sorunun cevabı, bizi sorunu dışta değil içte, iç dinamiklerde aramaya götürür. İşte muhasebenin başlaması gereken nokta burasıdır.
* Ak Parti’nin yüzleşmesi ve çözmesi gereken sorunlar bu seçim döneminde başlamamıştır. Bunlar ayrıca ele alınmalı. Ama özellikle seçim sürecinde, daha önce yüzde ellileri işaret eden oyların azalmasında, bu genel sorunların yanında, özel olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyleminin önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Seçim tablosunda CHP ve MHP’nin anlamlı bir oy değişiminden söz edilemezken, Ak Parti’den önemli miktarda Kürt oyunun HDP’ye kaymasında, Kobani’de başlayan duygusal kırılma ile onun muhtemelen Türk oylarını konsolide etmek için verdiği mesajların böyle bir sonucundan söz edilebilir.
* Erdoğan, bu ülkenin iyiliği için gerçekten de başını taşın altına koymayı göze alarak Kürt Barışına götürecek Çözüm Sürecini başlatan ve en zor zamanlarda müesses nizamın saldırılarına karşı sağlam durarak onu koruyan lider olarak tarihteki rolünü hali hazırda almıştır. Eğer onun cesareti ve liderliği olmasaydı, çok muhtemeldir ki süreç de olmayacaktı. Öyle bazılarının sandığı gibi muhayyel bir “zamanın ruhu” da bize yardım edemeyecekti.
* Ama son dönemde, belki tam da süreci ve onu devam ettirecek siyasi iradeyi desteklemek için yaptıklarıyla, en ciddi hasarı da o vermiştir. Siyasete açıkça müdahil olması anlamına gelen tutumu hem ilkesel olarak hatalıydı, hem de stratejik olarak. Cumhurbaşkanı olarak bu tutumu, onu seven ve destekleyen pek çok insanın bile adalet duygularını incitti. “Kürt Sorunu yoktur”, “Dolmabahçe fotoğrafı hataydı”, “ortada masa yok” gibi sözleri, “Zerdüşt” suçlaması, en mütedeyyin Kürtleri bile küstürdü ve HDP’ye itti. Ak Parti’nin Kürt illerindeki adayları genel itibarıyla iyi seçilmemişti, bu doğru, ama bu hep böyleydi. Bu kez asıl sorun, adayları aşan bir şekilde tutum ve söylemdeydi.
* Dolayısıyla bu muhasebede en çıkarılmayacak sonuçlardan biri, bu yüzde kırkın da Erdoğan’ın sahaya inmesi sayesinde alındığıdır. “Onun sahaya inmesine rağmen” alınmış bir sonuç değildir bu.
* Hiç çıkarılmayacak ikinci sonuç ise, bu seçim sonucunu Çözüm Sürecine mal etmektir. Bugüne kadar toplum, çözüm ve özgürlük lehine güçlü mesajlar verenleri ödüllendirmiştir. Ak Parti’yi bugünlere getiren de budur ve aniden çözüme tepki gösterdiklerini düşünmek anlamsızdır. Kaldı ki söz konusu oylar çözüme açıkça karşı olan partilere gitmemiştir.
* Ak Parti seçim sonuçlarını büyük bir olgunlukla karşılamıştır ama bazı Ak Partili yetkililerle onu destekleyen medyanın dili ciddi anlamda sorunludur. Yalçın Akdoğan’ın “çözümün filmini yapmak” veya “dağdaki bağdaki” türünden sözleri asap bozucu ve yanlıştır.
* Sosyal medyadaki, Kürtlerin kadir kıymet bilmeyen siyasi tutumlarına veya genel olarak halkın meseleyi anlamadığına dair paylaşımlar da ahlaki bakımdan yanlış olduğu gibi, sorunla yüzleşmeyi geciktiricidir. Türk veya Kürt, insanlar akıl ve vicdan sahibi varlıklardır ve herkes eksiklik aramaya kendisinden başlamalıdır.
Ne yapmalı?
Eski günlerde Ak Parti için, onu çok geri bir noktadan eleştiren bir muhalefetle baş etmek kolaydı. “Atatürk, rejim, laiklik” gibi resmi ideolojinin eskimiş kalıpları onu yıpratmaya yetmiyordu.
Ama zaman içinde CHP bile en azından dilini değiştirmesi gerektiğini anladı. HDP, medya ve sivil toplum, onu demokrasi özgürlük ve insan hakları üzerinden eleştirmeye başladı. Ak Parti için alışılmış bir durum değildi bu ve ilk kez bu zeminden eleştirilince afalladı.
Aslında oluşumunda bir siyasi aktör olarak en fazla kendisinin katkıda bulunduğu bir tabloydu bu. Ancak, “çıraklık” döneminde olsa kendisinin de katılacağı bu eleştiriler karşısında, epeyce geride bıraktığı ama belli ki büsbütün içinden atamadığı sağ devletçi refleksleri devreye girdi.
Ak Parti’yi “destekleyen” medya, HDP’nin ambleminden PKK çıkarmak gibi, Demirtaş’ın ateistliği gibi, 28 Şubat’ın Hürriyet’ini andıran yayınlara veya HDP’yi eşcinsel adayı üzerinden eleştirme ayıbı gibi yollara tevessül etti. Bunun hem ahlaki bakımdan yanlış olduğunu, hem de toplumun bu türden suçlamalarla ikna olmayacak kadar reşit olduğunu göremedi.
Oysa elinde demokratik ve sivil anayasa bayrağı, 90 senedir bu ülkenin başına gelmiş en hayırlı olayın, Kürt Barışının mimarı ve büyük ortağı olmanın ağırlığıyla davransaydı, çok daha ikna edici olur, Kürtleri de küstürmez, oyunu da düşürmezdi.
Bugün de yapması gereken odur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi arkadaşlarının oluşturduğu hükümetine güvenmeli, onların kendi siyasetlerini üretmelerine ve uygulamalarına izin vermeli, başkanlık sistemi veya izleme kurulu tartışmasında olduğu gibi, onları ya tekzip etmek ya da ele güne karşı sorun çıkmasın diye öyle düşünüyormuş gibi yapmak zorunda bırakmamalıdır. Türkiye demokrasisinin olgunlaşması ve partisinin kurumsallaşması bakımından da olması gereken budur.
Başbakan Davutoğlu da, üzerinde iğreti duran hitabet tarzını terk etmeli, mega teorilerle konuşmayı bir yana bırakmalı, Kaçkar Dağlarından Mogadişu’ya selam göndermekten vazgeçmeli, yeniden kendisine yaraşan sakin ve ağırbaşlı haliyle konuşmalıdır. Seçim sürecinde Diyanet’ten zorunlu din dersine veya Bahçeli’yi milliyetçilik üzerinden sıkıştırmaya çalışmaya kadar bir dizi yanlışı o da yapmıştır.
Ama bütün hatalarına rağmen günün sonunda Ak Parti, hala bu ülkeyi demokratikleştirecek ve özgürleştirecek potansiyele sahip en büyük kitle partisidir. Kendisine biçtiği bu tarihi misyonun bilincinde olarak ciddi bir özeleştiriyle tutumunu düzeltmelidir.
Şimdi seçim sürecinden başlayarak gerilere doğru kendi adımlarını izleyerek, nerelerde yanlış yaptıklarını cesur ve samimi biçimde mercek altına almalarının zamanı.
Bir kez daha budama yaşamamak için…
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024