Berat ÖZİPEK
Yaklaşık yarım asır önceydi.
Amerika’da çok sayıda radikal solcu, ideolojisini terk ederek muhafazakâr kanada geçmeye başlamıştı.
Muhafazakârlar için sevindirici bir durumdu bu. Sonuçta ideolojik savaşı kazanmışlardı.
Ama sevinmek için acele ettiklerini çok sonra anlayacaklardı.
Gelenler, “ideolojik kamp” değiştirmişlerdi. Ama çatışmacı zihniyetlerini, düşünce stillerini ve “biz ve öteki” kavgasına dayalı bütün bir siyaset tarzlarını da geçtikleri kampa taşımışlardı.
Büyük ölçüde onların rengini taşıyan neo muhafazakârlık, kısa zamanda klasik muhafazakârlığı öteledi ve Cumhuriyetçi Parti’de hâkim renk halini aldı.
Baba-oğul Bushlar ve onlarla beraber gelen küresel kâbus, bu uğursuz dönüşümün simgeleriydi.
Klasik muhafazakârlığın kültürel çeşitliliğe ve tarihsel farklılıklara saygılı, dış politikada da itidalli tutumu terk edildi. Artık Neo muhafazakarlık vardı ve Amerika içeride siyahlardan liberallere “Amerikan olmayan” herkes ve her kesim hedef alınırken, dışarıda da dünyaya çeki düzen vermeyi öngören agresif bir politika tercih edildi.
Muhafazakârlar iktidar oldular olmasına ama Burke-Kirk çizgisindeki ılımlı, sağduyulu ve mütevazı muhafazakârlığı çoktan kaybetmişlerdi.
Çünkü neo muhafazakârlık, -bütün sembolik benzeşimlerine rağmen- muhafazakârlığın bir türü değil başka bir ideolojiydi.
Kazanırken kaybetmek herhalde tam da bu olsa gerekti…
BİZİM NEO MUHAFAZAKÂRLAR
Ak Parti’nin iktidar olmasıyla bu ülkede çok şey değişti.
Menderes ve Özal’dan sonra, baskıcı, ezen ve tektipleştirmeye çalışan Kemalist bir sistemden üçüncü anlamlı kopuş gerçekleşti. Geniş bir halk desteği, ekonomik ve siyasi liberalleşme ve kalkınma ile beraber karşısına çıkarılan her bariyeri aşan Ak Parti, zaman içinde farklı kesimlerden de destek aldı.
Farklı dünya görüşlerinden ve hayat tarzlarından insanların katılımı bu partiyi zenginleştirdi. Sağ, sol, sosyalist, liberal veya İslami kesimlerden gelenler, ayrı birer rengi, ayrı birer boyutu temsil ettiler.
Ancak gelenlerin bazıları, kendi ruhlarındaki kavgayı ve zihinlerindeki çatışmayı da beraberlerinde getirdi. Onlar için “iç ve dış düşmanlar tarafından kuşatılmış, komplolarla hedef tahtasına konmuş savaş halindeki ülke” kalıbı hiç değişmedi; farklı fikirleri “ihanet” veya “lidere itaatsizlik, haddini bilmezlik” olarak gören şablon da. Farklı fikir “kötülük belirtisi,” muhalif de “düşman” olmaya devam etti. Sadece Ak Parti ve Erdoğan’ın zihinlerindeki o kalıp ve şablondaki yeri değişti.
Şimdi bu yaklaşım Ak Parti’yi destekleyen medya içinde de etkin hale gelmiş durumda. Hem de, bütün siyasi mülahazaların ötesinde, adalet duygusuna kimsenin söz söyleyemeyeceği, bu ülkenin en değerli kalemlerinden biri olan Gülay Göktürk’ü bile incitecek ve dışlayacak kadar.
Şimdi Ak Parti’ye olumlu bakan veya kategorik karşı olmayan demokratların işi daha zor.
Çünkü bir yandan sınıfsal refleks ve kibirleriyle Ak Parti’ye veya tabanına çemkirenlerle, ruh sağlığını Erdoğan düşmanlığıyla bozup daha yazısının başlığında onunla kavga etmeye başlayan gazetecilerle veya ona zarar vermek için her fırsat anını değerlendirip diğer zamanlarda uzlaşmacı görünen oligarşi medyasının ve şimdi onlarla aynı safta olan Gülen Cemaati medyasının dezenformasyonuyla uğraşmak zorundalar, diğer yandan da “sen galiba farklı bir şey dedin” diye kraldan çok kralcılık yapıp kendini gösteren bu neo muhafazakârlarla.
Ak Parti’nin siyasi olmaktan öte insani, dini veya ahlaki bir iddiası varsa, eğer ABD’deki muhafazakârların başına gelenden sakınmak istiyorsa, muhalifleri düşmanlaştıran, kendisine siyasi destek verenlerden ise mutlak itaat ve lider kültüne bağlılık bekleyen bu ruh hali ve zihniyeti dışlamalı.
Unutmaması gerek ki onun varlık sebebi, zaten tam da bu zihniyet ve ideolojinin egemen olduğu bir sistemi değiştirmekti.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024