Beril DEDEOĞLU
Trump, hemen her konuya “ne kadar para yatırdık- karşılığında kaç para kazandık” şeklinde bakan bir başkan. Bunun kendi başına Trump’ı eleştirmek için bir neden olması düşünülemez, zira neredeyse tüm devletlerdeki karar alıcıların bu yönde bir bakışları bulunduğu şüphe götürmez. Ancak Trump’la ilgili sorun, harcanan paranın ne kadar zamanda ve yöntemle geri alınacağı konusundaki tutumunda. Anlaşılan Trump meselelere market alışverişi gibi bakıyor; ver parayı-al malı ya da ver malı-al parayı.
Diplomasi “alma-verme” işlerinde karşı tarafı ikna etme sanatı olarak doğmuş, anlaşılan o ki Trump’ın bunu kullanma niyeti de yeteneği de bulunmuyor. Tabir yerindeyse pazarlıklarını halı taciri gibi yapmayı tercih ediyor. Uluslararası ilişkiler bir satranç oyunu iken, ABD Başkanı satranç tahtasında Monopoly oynamak istiyor.
Bu tutumun ABD’ye kısa vadede sağladığı tek bir avantaj var, o da tüm diğer devletlerin diplomasinin kıvrak olanaklarından yararlanma imkanlarını elinden almak. Dolayısıyla ABD, diğer oyuncuları da kendisi gibi davranmaya davet ediyor ve görüldüğü kadarıyla bu davete ilk icabet edenler de İsrail ve Suudi Arabistan olmuş.
Ver parayı, al sonucu
Ancak uluslararası ilişkiler basit bir aritmetiğin ötesine geçer ve işletme mantığı ile çalışmaz. Öyle olsaydı, siyaset denen şey olmazdı.
ABD Başkanı, en fazla kendisinin para verdiği tüm kuruluşların kendisi lehine karar almasını istiyor. Bu arada belirtmek gerekir ki, BM’ye en fazla borcu olan ülke ABD; yani üstlendiği sorumluluğu mali açıdan pek yerine getirdiği de söylenemez. Beklediği yönde sonuçlar alınamadığında, ABD’nin yapabileceği çok sayıda seçenek bulunuyor; ancak Başkan en müdanasız olanı seçerek tehdit yöntemini kullanıyor.
Trump tehditle Kudüs kararının karşısında çok sayıda devletin itiraz ettiği bir ortamı tersine çevirmek istiyor. Demek ki, aldığı kararın yanlışlığı konusunda uluslararası bir uzlaşı var ve bu da ABD’yi epeyce telaşlandırmış. Büyük bir devlet, aldığı karara karşı bu denli tepki geldiğinde ve geri adım da atmak istemediğinde, ya savaş çıkarır ya da karşı bloğu barışçı yöntemlerle ikna eder.
Bugün şantajla ikna ettiği devletlerin yarın da ABD lehine davranacaklarının katiyen garantisi bulunmuyor; üstelik ABD tehdidine boyun eğmek durumunda kalan bu devletlerin ABD bağımlılığından kurtarılması gerektiğini düşünen devletlerin işini kolaylaştırmış oluyor.
Rakiplere koz verme
“Tüm dünya bize düşman” anlayışına kaymış olması, Trump’ın siyasi geleceğine ne kadar katkı sağlar, orasını ileride göreceğiz. Ancak BM Güvenlik Konseyi’ndeki vetosu ve Genel Kurul’da kararları etkileyecek tehditleri, benzer tavırların rakipleri tarafından da yapılmasına meşruiyet veriyor.
Bugün Kudüs konusunda “veto” kullanıp BM Genel Kurulu'na şantaj yapıyorsa, yarın Rusya ya da Çin’in başka coğrafyalardaki çıkar alanları için aynısını yapacaklarına kuşku yok. Dolayısıyla ABD, zaten işin içinden tek başına çıkma olanağı bulunmayan bir konuda “şantaj hakkını” alenen kullanarak tüketiyor ve avantajı rakiplerine veriyor. Ülkesinin güvenirliliğinin kaybedilmesine yol açıyor ve böylece örneğin Kuzey Kore konusundaki çıkışlarının bile inandırıcılığı azalmış oluyor.
Dış politika, mahalle esnafı mantığıyla da yürüyebilir tabi; ama kazanan hesaplarını diferansiyel denklem kurarak yapanlar olur. Fotoğraflarda Trump’ın tam arkasında duranlar, aritmetiği Trump’a yaptırıyor, denklemi kendileri kuruyor olabilir. Bu nedenle bugünkü çıkışların ileride nasıl kullanılabileceği, günlük verilen tepkilerden çok daha büyük önem taşıyor.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2019
15.02.2019
13.02.2019
25.01.2019
16.01.2019
11.01.2019
9.02.2019
4.02.2019
2.02.2019
28.12.2018