Burhanettin DURAN
Yeni kurulan partilerin (GP ve DEVA) baskın bir erken seçim kararı ile seçime katılamaması etrafında polemikler yapılıyor. CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu, "kiralık milletvekili" vererek bunun aşılabileceğinin sözünü verdi bile.
Önümüzde üç yıl varken erken seçim tartışması yapmanın suyu bulandırmaktan öte bir anlamı yok. Bakmayın "tutuklanmayı göze aldık" açıklamalarına yeni partilerin boylarının ölçüsünü gösterecek demokratik siyaset imkanları da yeterli vakitleri de var. Asıl meydan okumaları küçük kalarak CHP'nin vagonu olma ve özgün bir siyasi çizgi oluşturamama ihtimali. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gölgesinde siyaset yapmak ile karşısında siyaset yapmak arasındaki fark ile yüzleşiyorlar. Her iki partinin genel başkanları tanınan isimler olmasına rağmen kamuoyunda bir dalga oluşturduklarını gösteren hiçbir anket yok. Alabilecekleri oy oranı bir yana bence iddia ettikleri özgünlüğe ulaşmada önlerinde çok sayıda zorluk bulunuyor.
AK Parti geçmişleriyle hesaplaşma çelişkileri
AK Parti tabanında bu yeni partileri kuranlara karşı ciddi bir "davaya ve yola ihanet" değerlendirmesi var. Bunu bir kenara bıraksak bile "siz de oradaydınız..." cümlesine verdikleri cevapların karmaşık geçmişle hesaplaşmayı sağlamadığı ortada. Son günlerde sıklaşan anekdotların hem günü gelince verilecek sahici karşılıkları var. Hem de kendini ayrıştırma çabasındakilerin hala Erdoğan'ın gölgesinden kurtulamadıklarını gösteriyor. Birkaç yıl öncesine kadar AK Parti'nin en üst düzey görevlerinde bulunan isimlerin 2002'den 2013'e kadarki başarıları kendilerine yazarken 2013 sonrasındaki gördükleri "yanlışları" Erdoğan'a fatura etmeleri "tek adamlık ve aile yüzünden işler bozuldu" söyleminin konforu olmaktan öteye geçemez. Neredeyse "2001'de AK Parti'yi kuran bizdik, Erdoğan partiyi yolundan çıkardı" havasındalar. "Gerçek AK Parti bizdik" diyecekler...
"2002 Şartları" Hikayesi
AK Parti'nin iktidara geldiği günlere dönme söylemi kısa metrajlı bir "eski güzel günler" güzellemesi. 2002'deki dünyanın yerinde bugün yeller esiyor. Liberal düzenin çöküşe gittiği, normların ve çok taraflılığın zayıfladığı, ABD-Çin rekabetinin soğuk savaşa yöneldiği, milli devletin güçlendiği, ekonominin güvenliğinin ve stratejik sektörlerin yerliliğinin öncelik haline geldiği bir dönemdeyiz. Yani Türkiye de etrafındaki bölgede de dünya da büyük bir dönüşümden geçti. AK Parti birçok badireden geçerek vesayetle mücadeleyi başardı. Hem AB ve ABD ile yakın olma hem de çözüm süreci gibi seçenekleri denedi. Bu tercihlerin olumlu ve olumsuz etkilerini gördü. Türkiye'nin aktörlüğünü önceleyen bir siyasete yönelince iç ve dış saldırılara muhatap oldu. Dünya konjonktüründeki değişime paralel olarak güç rekabetine giren Türkiye'yi eski şartlara döndürmek ne mümkün ne de faydalı. "El şaklattığınızda" gelecek sermaye tipi, sadece yüksek faiz beklentisi içinde olmayacak. Suriye, PKK-YPG, FETÖ, Doğu Akdeniz ve Libya politikaları başta olmak üzere Türkiye'nin önceliklerinde radikal değişimi, küçülmeyi kabulü isteyecek. Bu tercih rekabetin sertleştiği yeni dünyada zannedilen uluslararası itibarı da getirmeyecek.
En zoru 2013-2016 arasını açıklamak
Yeni Partilerin bence en büyük zorluğu 2013'ten sonra ülkenin içine girdiği türbülansın sebebini ve ne yapılması gerektiğini ortaya koyamamaları. Gezi Olaylarına, 17-25 Aralık yargı darbe girişimlerine, 2015 terörün yeniden başlamasına ve 15 Temmuz darbe girişimi krizlerine karşı "Erdoğan'dan farklı olarak ne yapılabilirdi?" sorusunun cevabı yok. Bu dönemde Türkiye'nin istikrarına yönelik "iç ve dış operasyonları" kabul etmek hedeflenen müttefikleri rahatsız eder. Kabul etmemek de Cumhur ittifakının tabanını kuşkuya itiyor. Bu yüzden "düşünce suçlularını çıkarmak" deyince PKK ve FETÖ'ye göz kırpmak anlaşılıyor. "Eski ve yeni CHP" ayrımı yapmak Kılıçdaroğlu'nun peşine takılmak olarak yorumlanıyor. Her eleştirileri "şahsi" ve "CHP'ye yarayacak polemik üretme" şeklinde görülüyor. Yeni partilerin önündeki diğer zorlukları (özeleştiri yapma baskısı, CHP söylemine esaret gibi) başka bir yazıya bırakalım.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020