Cafer Solgun
Tesadüf işte, “cezam” bitip de Kaman Hapishanesinin küçük bahçesinde toprağa saygı duruşunda bulunduğumda, kimliğimde yazılı tarihe göre, tam 40 yaşına girmiştim. “Tam” derken, iki gün filan fark ediyordu; nüfusa göre 14 Kasım’da doğmuşum, tahliye olduğum gün ise 16 Kasım idi. Seyit Rıza ve arkadaşlarının asılarak öldürüldüğü gün de, malum, 15 Kasım... Tarihlere, sayılara olmadık anlamlar atfetmek gibi bir merakım yok. Ama işte görüyorsunuz, kasım ayı mühim bir ay benim için...
Kasım, sonbaharın son ayıdır ama kış mevsiminin ilk ayı kabul edilir fiilen. Zira havalar iyiden iyiye soğumaya başlar, kışlıklar çıkarılır, sobalar yakılır. Sobalar yakılır dediğim, dil alışkanlığı, kombiler yakılır yani, artık doğalgaz diye bir şey var. Ama çıktığım gün, 16 Kasım, günlük güneşlik bir gündü, “bahar gibi” dedirten cinsten.
Araya kamu spotu da sıkıştıralım, geçen bir arkadaş paylaşmıştı da ondan gördüm: “Yakarsa kombiyi zenginler yakar.” Marks’ın bir fotoğrafının üzerine yazılmıştı bu söz. Müslüm Baba’nın bilinen şarkısından esinlenmişler; “yakarsa dünyayı garipler yakar.”
Ufuk eskiden de böyle hızlı mı araba kullanırdı? Yok, bu kadar değil. Haluk, evet, ama Ufuk daha dikkatli bir sürücüydü diye kalmış aklımda. Görmeyeli coşmuş, yollar da açık, arabayı uçuruyor adeta ve ben yanındaki koltukta kaskatı haldeyim, farkında bile değil...
“Biraz yavaş sürsene ya?”
“Niye ki? Yollar açık. Sen görmeyeli yeni yollar yapıldı, Ankara-İstanbul arası mesafe bayağı kısaldı.”
İyi, peki. Öyle olsun. Dışarıya alışmak biraz zaman gerektirecekti. Sohbet olsun diye bunu dile getirdiğimde, Ufuk, “Ne zamanı ya? Sen zaten yeterince zaman kaybettin. Hemen adapte olacaksın. Bunun için şok tedavisi uygulayacağız sana!” dedi.
Şok tedavisi dediği de neydi? İstanbul’a varınca görürmüşüm. Gördüm. Sabah mahpustan çıktım ve akşam olduğunda Nevizade’de bir meyhanede, dost sofrasındaydım...
Daha önceki (1987) tahliye deneyimimden biliyorum; alkolün kokusu bile sarhoş etmeye yetiyordu beni. O zaman birkaç kez sarhoş olup ortalığı dağıtmışlığım, uzun süre zırıl zırıl ağlamışlığım, sonradan bunları bana anlattıkları zaman utançtan kıpkırmızı olmuşluğum aklımda, canlı. İçeriden çıkan insan duygusal olur ister istemez, içerse hemen sarhoş olur, duygusallaşır, ağlar filan. İçmek işin bahanesi aslında, içmese de duygusaldır, göz pınarları nemlidir çoğu zaman; alkol olmaz da bir türkü olur, bir ezgi olur, yıllar sonra karşılaştığı bir arkadaş olur, sisli hafızasında birden canlanan bir anı olur... İçeriden çıkana “bahane” çok; duygularının çağlayan misali ayaklanması, coşması için...
Yok, çıktığım günün akşamı sarhoş filan olmadım. Nasıl dikkatli içmiş ve “aman ha!” diye şartlandırmışsam kendimi, kayda değer bir “olay” çıkarmadım. Ama bir ay olmamıştı daha; bir arkadaşımın mekanında sarhoş oldum. Sarhoşluk yarı yarıya psikolojiktir denir ya, doğru. Oturduğumuz masada isimleri lazım değil bazı koca koca örgütlerin (“koca koca” lafın gelişi) ileri gelen şahsiyetleri vardı. Son derece ciddiyetsiz, laçka bir üslupla sol hareketin acınası halleriyle ilgili görüşlerini beyan ediyorlardı. İçimde dayanılmaz bir isyan, ağlamak ve masayı devirip her birine ağzıma geleni saydırmak duygusu uyandı. Nasıl olduysa, dayandım ama. Dayandım dediysem, tuvalete diye kalktım masadan dışarı çıktım. Oradan uzaklaştım, kaçtım yani. Taksim meydanının ortasında bağıra çağıra ağladım...
Nereden girdiysem bu sarhoşluk mevzuuna; niyetim “dışarıdaki” ilk zamanlarımı anlatmaktı oysa. Bilmeyen de o ilk zamanları sarhoşluk hikâyelerimden ibaret sanır; değil halbuki. Alakası yok.
Şöyle söyleyeyim, her şey, ama gerçekten her şey, yeni ya da çok yeni idi benim için. Diyebilirim ki her şeyi ama gerçekten her şeyi yeniden anlamam, tanımam, keşfetmem, yeniden anlamlandırmam, tanımlamam gerekiyordu. Çocuk gibi. Sorun şu ki, yetişkin bir insansın çocuk değil. Dolayısıyla, mesela herhalde otobüse nasıl binilir, inilir, taksinin kapısı nereden nasıl açılır, biliyorsun sanıyor insanlar. Bilmiyorsun oysa ve her nasılsa bunu birisi akıl edip de, “şöyle yapacaksın” filan diye önceden uyarıyor, akıl veriyorsa, ona müthiş minnet duyuyorsun... Zaten bu tür uyarıları yapmayı akıl edenler de senden önce mahpustan çıkmış arkadaşların oluyor... Mesela ben uzun süre yalnız başıma metroya binemedim. Elimdeki kartı nereye dokunduracağım, ne olacak, bilmiyordum. “Metroya bin, iki durak sonra in, oradan alırım seni” diye sözüm ona sana yol tarif eden arkadaşların bilmiyor, düşünmüyorlardı bunu...
Neyse ki yürümeyi severdim ve severim. Çok yürüdüm İstanbul sokaklarında, yollarında, çok kayboldum... Aklınızda olsun: İçeriden çıkan birine yol tarif edecekseniz, banka, market, büyük bina gibi belirgin işaretler üzerinden yapın bunu... Yön ve adres bulma konusunda hâlâ “özürlü” denecek kadar yeteneksizim, aradan onca zaman geçmiş olmasına karşın. “İçeride” ufkun, voltada döndüğün duvarla arandaki mesafe kadar. Bazı özelliklerin, yeteneklerin köreliyor ister istemez...
Uzağa bakmak, göz alabildiğine uzağa bakmak, uçsuz bucaksız gibi görünen bir denize mesela, gökyüzüne, bulutlara, yıldızlarla bezeli bir geceye, maviye, yeşile... Çok kıymetli bir şeydir. “Dışarıdaki” yaşamın olağan hayhuyu içerisinde anlamı, kıymeti insanların aklına bile gelmeyen şeylerden biridir bu da. Anlamak ve bilmek için illa “yatmış” olmak gerekmez aslında. Ama işte maişet derdine koşullanmış bir koşturmacadan ibaret olunca insanların hayatı, uzağa bakmak, kimin aklına neden gelsin ki...
Görmeyeli çok şey değişmişti. Her şey değişmişti. Şehir, insanlar, yollar, sokaklar, dükkanlar... AVM’ler vardı artık mesela ve ilk zamanlar bir vesile ile girdiğim her AVM’de yolumu kaybettim, şaşkınlıkla çıkış yolunu bulana değin dolanıp durdum. Kimselere çok mecbur kalmadıkça misal “çıkış neresi?” diye soramıyordum da veya adres. İnsanların tuhafına gider diye düşünüyor insan; “Bu da soru mu yani? Dalga mı geçiyorsun yoksa içeriden yeni mi çıktın?”
Bir de bu var, evet. Otururken, kalkarken, yürürken, konuşurken, herkes sana bakıyor sanıyorsun. Her halinden içeriden yeni çıkmış biri olduğun belli diye düşünüyorsun. Sana bakıyorlar ve belki gülüyorlar, belki “yazık” diye söyleniyorlar, acıyorlar, belki gıcık kapıyorlar, belki, kim bilir, öyle işte...
Cep telefonu diye bir şey vardı artık mesela. Akıllı telefonlar çıkmamıştı henüz. Takoz gibi telefonların yerini daha minik Siemens, Nokia marka telefonlar yeni yeni almaya başlamıştı. İlk telefonumu Aykut vermişti bana; “Hocam bak bu telefon!” Panasonik marka takoz gibi olan telefonlardan. Ah Aykut, doktor. Üzerinden nice zaman geçse de eksikliğin, boşluğun, kesilmiş kol gibi omuz başımda, yokluğunun acısı yüreğimde...
Sonra daha minik bir telefonum oldu, Siemens idi markası. Avukat arkadaşım vermişti onu da, bin kontör yüklü olarak. Bin kontör, herhalde en az bir yıl kullanırdım. Bir ay filan sonra bitti oysa. Telefon elimde uyuyordum, sabah olsa da bayramlıklarımı giysem heyecanı içinde yeni elbisesiyle uyuyan çocuklar gibi... Ne olur ne olmaz, biri arayabilir, bir mesaj gelebilir...
İlk bir yıl içinde iki telefon çaldırdım, bir cüzdan ve bir de içinde anahtar, flashbellek gibi kişisel eşyalarımın bulunduğu sırt çantam. Telefonlarımdan birini, ben konuşurken elimden “uçurdu” arkadan uzanan bir el. Çok zoruma gitti. Tazı gibi koşan genç bir delikanlıydı. Peşinden koşturdum Tarlabaşı sokaklarında. Yakalayamadım. Ama telefon bir yana içinde bir sürü kayıtlı numara vardı, eş dost, arkadaş, tanıdık...
Kim bu kapkaççılar? Çoğu Diyarbakırlı çocuklarmış, öyle deniyordu. Yahu bula bula beni mi buldunuz? Taktım kafaya ve peşine düştüm bu işin...
Kumkapı dolaylarında birahane işleten bir arkadaşım vardı, Bingöllü. Oraya uğradığımda Şeyhmus
Yazarlar
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025