Cafer Solgun
İsrail’in, Hamas’ın saldırısı üzerine başlattığı ölçü, kural tanımaz düpedüz soykırım düzeyine varmış saldırılar birinci yılını doldurdu ve devam ediyor. Dünyanın gözleri önünde. ABD başta olmak üzere Batı aleminin desteğinden, hamiliğinden aldığı cüretle. Bu “cüretin” diğer boyutu da, “İslami” denilen, her biri diğeriyle kavgalı “alemi” oluşturan ülkelerin sessizliği oluyor elbette. “Çok sert” görünümlü açıklamaları “ses” saymıyorsak eğer…
Ortadoğu’da “şiddet” hep vardı. Çıkar hesapları üzerinden kurgulanmış senaryolar ve bu senaryoları sahneye koyanlar, oyuncular, figüranlar, taşeronlar hep vardı. Ortadoğu kökenli olayların, ittifak ve karşı ittifakların, girift ilişkilerin bölge ülkeleri ve öteden beri bölgede egemenliklerini, nüfuz alanlarını pekiştirme, genişletme çabasındaki küresel güçler üzerinde dolaylı ve doğrudan, kısa, orta ve uzun erimli etkileri hep vardı.
Fakat bu kez birinci ve ikinci dünya savaşlarının ardından Ortadoğu’da güçler dengesinin yeniden “dizayn” edilmesi niteliğinde bir döneme girdiğimizi düşündürecek gelişmeler var. Olup bitenleri “rutin” Ortadoğu gelişmeleri diye görenler farkında olmayabilir ama benim kanaat ve öngörüm öyle değil; daha ciddi bir gidişat ve yeni bir durum söz konusu.
“Kartlar yeniden karılıyor.” Bu, sanırım, Ortadoğu deyince işitmeye alıştığımız klişelerin en revaçta olanıdır. Her sarsıcı “olay” veya gelişmenin ardından, bölge ülkeleri ve küresel güçlerin gelişmelere müdahil olma pozisyonları, yorumcuların dilinde genellikle bu şekilde ifadesini bulur. Bu kez gerçekten de kartların yeniden karılacağı kanlı bir sürece girildiği aşikâr.
İsrail’in, Gazze’de soykırım saldırılarını sürdürürken bir yandan da Suriye ve İran’da hedefe kilitli füze saldırıları düzenlemesi, besbelli ki Hamas’ı yok etmeyi hedefleyen İsrail saldırılarına beklenmedik ölçüde “soğukkanlı” bir tutum sergileyen İran’ı “sahaya” çekmek amacı taşıyordu.
Tahran’da Hamas lideri İsmail Haniye vurulduğunda, gelişmeleri İhvan gözlüğüyle değerlendiren ve “Ortadoğu’da Sünni Hilal” rüyalarından hâlâ uyanamamış bazı yorumcular “analiz” niyetine İsrail’den ziyade İran’ı suçlayan görüşler savunmuşlardı. Aynı çevrelerin Lübnan Hizbullahı lideri Hasan Nasrallah ve Hizbullah’ın neredeyse bütün askeri-siyasi üst düzey yöneticilerinin İsrail tarafından öldürülmesi karşısında sevinçlerini gizleme gereği duymadıklarını da gördük. Bu durum, İslam aleminin ne tür bir “alem” olduğu gerçeğini ortaya koyması bakımından ilginç ve düşündürücü olsa gerek. (Hemen belirteyim de sağa sola çekiştirilmesin: Ne İran, ne Hizbullah-Nasrallah ve ne de Esad’a herhangi bir şekilde sempatim var. Ölçüm, evrensel adalet ve insanlık değerleridir; bu ölçüye vurulduğunda alenen “suçlu” olanlarla herhangi bir biçimde “yakın” durmam söz konusu olamaz.)
Askeri strateji mantığıyla bakıldığında, İsrail’in Gazze’de Hamas’ı yok etmeyi amaçlayan bir soykırım saldırısı yürütürken, mezhepsel ve ideolojik açıdan Hamas’la hayli mesafeli olduğu bilinen İran ve Hizbullah’ı savaşa çekmesi biraz “tuhaf” görünüyordu. Bunu bir çevrimiçi toplantıda sunum yapan Ortadoğu ve dinler tarihi uzmanı sevgili Bülent Şahin Erdeğer’e sorduğumda, İsrail’in bir “savaş devleti” olduğunu hatırlatmıştı. Hele ki başında Netenyahu gibi bir halk düşmanı var ise…
Doğru tabii; İsrail bir “savaş devleti.” Yani savaşla, operasyon, çatışma, gerilim siyasetiyle kendini var eden, sürekli “savaş halinde” olarak kendini savunan bir devlet. Dünyamızda var öyle devletler. Onların başında geliyor. İsrail toplumundaki demokratik, barışçıl potansiyele rağmen hem de.
Fakat bu açıklamayı biraz daha netleştirmek gerekiyor; bunu yapmamıza olanak tanıyan gelişmeler de var. İsrail, Gazze’deki saldırılarını sürdürürken Lübnan’da da Hizbullah’ı hedefleyen (esasen Lübnan’ı parçalamayı hedefleyen) yeni bir “cephe” açtı. Çağrı cihazlarını, telsizleri patlatarak kanlı ve ürkütücü bir “şov” yaptı. Durmadı, Hizbullah liderlerini öldürdü. Hizbullah’ı vurmanın İran’ı vurmak demek olduğunu bilerek elbette. Öncesinde Şam’da Devrim Muhafızları komutanlarını vurduğunu da hatırlatmak gerek. Halen de iç savaş yorgunu Şam’a yönelik füze saldırılarını sürdürüyor. Buna karşılık İran da ilk defa İsrail’in ünlü hava koruma zırhını delen füze saldırılarıyla misilleme yaptı.
Olup bitenleri doğru adlandırmak, değerlendirmek için gelişmeleri özetledim. Bu tablonun anlamı şu: İsrail, bugün attığı adımlara, başlattığı saldırılara ciddi şekilde önceden hazırlanmış. Öyle ki, Hamas saldırısı olmasa bir başka gerekçeyle, bahaneyle düğmeye basacağı anlaşılıyor. İsrail’in hedefi Gazze’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı yok etmek; İran’la açıkça savaşa girme pahasına hem de. Bunlar “misilleme”, “intikam” olarak izah edilmeyecek çapta gelişmeler ve Amerika’ya rağmen olması mümkün değil.
Gözümüzün önünde: ABD kayıtsız şartsız İsrail’i destekliyor. İran’ın füze saldırılarına karşı Türkiye’deki üslerini de kullanarak “kalkan” rolü üstlenmiş durumda. Savaş gemileri de aynı misyonla İsrail’in hizmetinde. Bu durumun Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin ardından değişeceğini düşünenler, yanılıyor. ABD’nin Ortadoğu’daki ileri karakolunun kayıtsız şartsız hamisi olmak kim seçilirse seçilsin değişmeyecek Amerika siyasetlerinden biridir.
***
İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın ülkesinde yenilikler, reformlar planlayan bir vizyona sahip olduğu düşünülüyordu. Bu ortam ve gidişat, açık ki İran’ın yeni veya farklı bir sürece yönelmesini görünür gelecekte imkânsız hale getirdi. Çünkü İsrail saldırganlığının devlet olarak İran’ın varlığını tehdit eden bir nitelik taşıdığını düşünüyorlar. Öte yandan, Mesut Pezeşkiyan’ın özellikle mevcut savaş hali sürdüğü müddetçe Hamaney’e “rağmen” farklı bir siyaset geliştirmesi imkân ve ihtimali de kalmadı.
İran’ın doğrudan çıkarlarını temsil eden Suriye, Yemen, Lübnan (Hizbullah), kısmen Bağdat ve Güney Kürdistan federal yönetiminin Süleymaniye merkezli bölümü (YNK) ile ilişkileri, İran için yaşamsal bir önem ifade ediyor. Bu nedenle öyle görünüyor ki zamana yayılmış yeni bir “savaş hali” söz konusudur ve bölge maalesef daha da karışacaktır.
Bölge dengeleri yeniden oluşturulur, kartlar “yeniden” karılırken, İran’ın kolunu kanadını kırıp etkisiz kılmaya çalışan güçlerin İran’da toplumsal karışıklıklar çıkarmasını muhtemel görenler de var. Bu aslında Amerika’nın deyim yerindeyse 40 yıllık hayali. Bu hesabın “açmazı”, Amerika ve İsrail saldırganlığının beklentilerin aksine “içeride” molla rejimini güçlendiriyor olması.
Rusya-Çin mihverinden şu ana değin İsrail’e karşı cılız kınamaların ötesinde etkili, ağırlıklı bir tavrın gündeme gelmemiş olması var bir de. Bunun sebepleri üzerine çeşitli spekülasyonlar yapılıyor ama kanaatimce, Çin ve Rusya’yı “Biz de bunları bir şey sanmıştık” dercesine küçümseyenler, yanılıyor. Göreceğiz…
Türkiye bu sürecin neresinde peki ve dengelerin yeniden oluşturulmasından nasıl etkilenir? Bu soru üzerine kafa yorarken, dileyelim, savaşın acı, kan, gözyaşı ve yıkımdan başka bir şey demek olmadığını hep aklımızda tutarız.
“Gelirsek oraya…” türü komik efelenmeler, savaşı bilgisayar oyunu veya satranç zanneden kişilerin elde değnek harita önünde savaş kazanmaları, kaybetmelerine (!) acı acı gülümsemenin ötesinde bir değer ve ciddiyet atfeden yoktur, değil mi?
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025