Cem SANCAR
Türkiye ayaklarının üstünde dikilir, geçmişiyle barışır, bir dünya devleti olmaya karar verdiğini politik ve askeri atılımlarıyla belli ederken...
Ülkenin düşünce yapısı, kültürel motivasyonları önem arz ediyor.
Bu noktada tarihe bakmalıyız.
Anadolu coğrafyasının dini, kültürel, sosyal ve hatta siyasi tarihi ilham almak için birebir.
13. yüzyılda Anadolu Selçuklu Devleti dev bir saldırı altındaydı. Çok güçlü bir askeri güç, bütün gücüyle vurup duruyor, düzen bozuluyordu...
Haçlıların akını engellenmişti ama Moğol istilasının, kıtlık isyanlarının tahribatıyla dağılma sürecindeki milleti toplayan ve İslam irfanını yayarak birlik şuurunu yenileyen Anadolu bilgeleri olmasaydı durum fecaatti.
O yaralı vakitlerin iki bilgesi Mevlânâ (1207-1273) ve Yunus Emre (1240-1320) Anadolu insanını birbirine 'İrfanla' yapıştırdı!
Yaşadıkları sancılı dönem itibarı ile özellikle bu iki mutasavvıfın fikirleri Türk İslam tarihi ve medeniyeti açısından ciddi görevler icra etti.
Hâlbuki vahşi Moğol saldırısından önce Selçukluların her alanda uyguladığı politikalar sonucunda ülke, sadece Müslümanlar için değil gayrimüslimler için de mutlu ve ferah bir vaha haline gelmişti. Bundan başka Selçukluların üstlendikleri misyon neticesi İslam dünyasının öncüsü ve birleştiricisi oldukları aşikârdı.
Selçuklu yöneticileri, ülkeye gelen pir Ahmet Yesevi muhiplerine, ilim, irfan ehli, kalp gözü açık dini önderlere saygı göstermiş, onları rehber kabul etmişlerdi.
Sultanlar, insan-ı kâmillere, düşünürlere hürmet etmiş, sarayların kapılarını onlara açmıştı.
Siyasiler, bilgelere göstermiş oldukları hürmetin, sevginin yanında fethettikleri yerlerde zengin vakıflar tahsis etmişlerdi.
İşte bu üstün medeniyetin kollarında büyüyen bilgelik okulları, istila sırasında acıdan yılmış kişilere kalp ilimlerini öğretiyor, şahsiyet, fazilet ve direniş ruhu kazandırmaya çalışıyordu.
Böylece toplumsal yapıyı etkileyebilecek savrulmuş bireyler, sosyal hayata yüksek bir ahlakla dâhil oldular.
Yağmaların, şiddetin, açlığın ve siyasi kargaşanın bunalıma sürüklediği Anadolu halkının, adı anılan kılavuz kişiler sayesinde sosyal bir nevroza düşmesi engellendi. İlahi bir yardım gibi Anadolu sathına yayılan Mevlânâ, Yunus Emre, Ahi Evran, Hacı Bektaş sayesinde insanların gönül dünyaları aydınlanmış, sıkıntıya sürüklenmiş olanlara Allah'la şereflenme şuuru verilmişti.
Eserlerinde ayrılıklardan, çatışmalardan, benliklerden, hırslardan uzak, hoşgörülü bir yaşam tarzının özendirildiği görülür.
Bu yüzden Yunus'un şiirlerindeki asıl hedefin fert ve toplum bazında gerçek barış, huzur ve kıvanç olduğu bellidir. Bahse konu düşünce, kaynağını Kuran ve sünnetten aldığı için de bu topraklarda yüzyıllardır baş tacı edilmiştir.
Sonuç olarak, o zor günlerin çok yönlü ve ağır problemleriyle karşı karşıya kalan insanlarına; İslam inancı mucibince, kişinin maruz kaldığı her durumda 'muhasebe yapması' gerektiği serdedildi.
Kişiler ve toplumlar kendilerini değiştirmedikçe, Allah'ın da onların halini değiştirmeyeceği gerçeği, bir 'özeleştiri yapmanın' kaçınılmaz olduğu anlatıldı.
Anadolu toprağının en dinamik şahsiyetlerinden olan Mevlânâ ve Yunus Emre'nin, o karanlık yıllar açısından bakıldığında dönemin insanları için manevi birer 'kandil' vazifesi yaptığını söyleyebiliriz.
13. yüzyıldan bugüne etkilerini azaltmadan, aksine çoğaltarak sürdüren Mevlânâ ve Yunus, farklı algılanıp anlatılsa da aslında İslam'ın tam merkezinde ve birbirini tamamlayan bir muhtevaya sahiptir.
Eserlerini baştan sona okuyan her basiret sahibi, bu hakikati idrak edecektir.
An itibariyle.
Bin türlü badireden geçip, yaralarımızı sarıp, kollarımızı çelik gibi birleştirdiğimiz günlerdeyiz.
Çağın 'yeni Moğolları' üstümüze gelir, direncimiz karşısında sendeler ama İslam'ın bu son öncüsüne tuzak kurmayı asla bırakmazken...
Kadim bilgeliğimizin kudretine her zamankinden fazla ihtiyacımız var.
Şah damarımızdan konuşan ve anamızın ak sütü kadar helal bir miras bizi bekliyor.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019