Cemil KOÇAK
Torunu Eren Sagay, dedesinin anılarını geçenlerde yayınladı. Kısa, fakat çok degerli bilgiler içeren anılar, Abdülhamit’ten cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanıyor. Pek çok da ayrıntıyı gözler önüne seriyor.
Esat Sagay
subaydır, harbiyede almanca hocası olacaktır; öğrencileri arasında Atatürk de vardır, Saffet Arıkan da, Ali Fuat Cebesoy da. Bu sırada hürriyet cereyanlarına katılacak, gizli örgütlenmeler içinde yer alacaktır; fakat 1908 sonrasında siyasetten elini eteğini çeker. Birinci Dünya Savaşı sonrasında emekli olduğunda siyaset merakı yeniden depreşecektir. Bundan önce Almanya’da da bulunur. Anılarında Almanya kısmı epey dolgundur. Tasarruf eğilimi Alman alışkanlığıyla uyum sağlayacaktır. Sagay için Almanya adeta bir gezegen değişikliği anlamına gelmiş olmalıdır. Sonra harp başlar: Balkan savaşından sonra kendisini Çanakkale cephesinde bulur. Mütarekeden sonra emekliliğini ister; özel bir şirketin müdürlüğünü üzerine alır. Buna rağmen İngilizler tarafından sorgulanmaktan da kurtulamayacaktır. İşgal İstanbul’unda ticaret hayatı sürer. Hatta Ankara hükûmetinin izniyle Antalya’ya kadar uzanır.
Kara Vasıf'la ticaret ortaklığı
Sagay, her şey olup bittikten sonra Ankara’da Atatürk’ü ziyaret eder, onun yardımını rica eder; ricası kabul olunur ve bu şekilde eski İttihatçı Kara Vasıf da şirkete katılır; ne var ki, bu durum Sagay’ı rahatsız ettiğinden, bu kez kendisi işten ayrılmak zorunda kalır. Bu defa da Fethi Okyar’ın aracılığıyla telefon şirketinde işe başlar, sonra 1926 senesinde İstanbul belediyesine Beyoğlu üyesi olarak katılır. Mütarekeden beri Müdafaai Hukuk ve sonra CHP üyesi olarak Beyoğlu’nda partinin idare kurulu üyesidir. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulduğunda, kendi ifadesiyle, “fırka azalarından bir çoğu” muhalif partiye “geçerek şubeleri boşaltırlarken” o mahdut miktarda arkadaş”larla partide kalmayı tercih eder. 1927 yılında Bursa’dan milletvekilidir artık. Meşhur Yavuz havuz davasında şahit olarak dinlenir.
Eğitim Bakanlığı ve acımasız rekabet
Sagay adını herhalde daha çok bakan olarak hatırlarız. Atatürk kendisine onu üç kez imtihan ettiğini ve üç yüz kişi arasından bakan olarak seçtiğini de söylemiş. Fakat Sagay, bir askerin eğitim bakanı olmasının, gönlünden bakanlık geçiren pek çok eğitimcinin ve özellikle de Reşit Galip’in kıskançlığını çektiğini yazıyor. Hele Gazi Paşa’nın ona sürekli olarak “hocam” demesi ve iltifatları, zamanla bu çekememezliği daha da artırmış. Başarısız olduğuna ilişkin söylentilerin ve dedikoduların ortalığı sarması için de çok vakit geçmemiş. Böylece bu devirde seçkinler arasındaki siyasî rekabeti ve bu rekabetin doğurduğu çatışmaları yakından izleme olağına sahip oluyoruz. Neredeyse yirmi yıl önce Türkiye’de Millî Şef Dönemi kitabımda yazdığım gibi, Sagay, yine de Atatürk’ün girişimi üzerine görevden alınacaktır. Kendisi anılarında malî olanaksızlar ve eleman sıkıntısı nedeniyle düşündüklerini asla gerçekleştiremediğini açık kalple anlatıyor; belki de bakanlık içindeki atamaları mevcut tepkileri köpürtmüştür. Nitekim kendisi de epey örnek veriyor bu konuda: “Erkek ve kadın ahlâken zayıf” öğretmenleri görevlerinden alması, Beyoğlu’ndaki okullar civarındaki randevuevini kapattırması, Cumhuriyet gazetesinin açtığı güzellik yarışmasına kız öğrencilerin ve kadın öğretmenlerin katılmasını engellemesi, katılanları meslekten uzaklaştırması, okullarda hüküm süren disiplinsizliğe karşı sert önlemlere başvurması bu cümleden sayılabilir.
CHP esasları Masonluğu da kapsar
SCF kurulduğunda pek çok öğrencinin ve öğretmenin muhalif parti lehine tutum aldığını yine anılardan öğreniyoruz. Sagay, öğretmenlerin liberalizm ve komünizm gibi iki zıt akımın arasında kaldığını ileri sürüyor. Dahası masonluk meselesi de gündeme taşınmıştı. Sagay anlaşılan masondu. Diğer yandan, Atatürk “bugün CHP esasları masonluk düşüncelerini bile ihtiva ettiğini, eğer masonluk memlekette millî menfaatlere zarar verecek bir hal aldığı görülürse, hükûmetçe derhal men edilebileceği fikirlerini beyan buyur”muştu. Hatırlanacağı gibi, gerçekten de mason örgütleri kısa bir süre sonra yasaklanacaktır. Sagay, anılarında açık kalplilikle masonluğun savunusunu da yapmaktadır.
Öğretmenlere maaş verilemiyordu
Sagay, bakanlıktaki güçlükleri ardı ardına sıralıyor: Bazı illerde yeni okullar açılamıyor, öğretmenlere maaş verilemiyordu. Malî güçlükler bunun başlıca nedeniydi ve bütçeden eğitime yeterince para ayrılmıyordu. 1930’lu yıllarda eğitimin içinde bulunduğu durumu gerçekçi bir şekilde öğrenmek isteyenler için Sagay’ın yazdıkları çok önemlidir. Sagay’ın anlattıklarıyla Anadolu’da eğitim devrimi efsaneleri tam bir tezat halindedir! Bakanın Halkevleriyle öğretmenler arasında kurulan işbirliğinden memnuniyetsizliği olsun, “talebe kızların Halkevi gençliğiyle laubaliliği ilerletmesi” olsun, “kızların dekolte ve boyanma süslerine fiilen yardım ile o vaziyetlerinden istifade eylemeleri” olsun, kendisinin diğer Halkevi yöneticileri ve nihayet bazı bakanlarla arasının açılmasına neden olacaktır. Dahası mesele Gazi Paşa’nın da sofrasında konuşulur. Reşit Galip hırçındır; Atatürk bakanını savunur. Ancak 1932 yılının şubat ayında Atatürk Sagay’a “emir”ler dikte ettirir. Reşit Galip’e Sagay tarafından verilecek yanıt da bizzat Atatürk tarafından hazırlanır. Bütün bu sahneler, aslında dönemin atmosferini gerçekten öğrenmek isteyenler için eşi bulunmaz ipuçlarıdır. Okuyuculara özellikle duyurmak isterim, kitapta bütün bu yazışmalar olduğu gibi yer almaktadır. Atatürk belli ki bu sırada hocasının arkasında durmaktadır.
Bakanlıktan ayrılmak zorunda kaldı
Sagay, içinde bulunduğu imkânlarla eğitimde daha ileriye gitmenin mümkün olamadığını gördüğünü ve bu nedenle de aynı yılın eylül ayında görevinden ayrılmak istediğini bizzat Atatürk’e bildirdiğini yazıyor. Atatürk yerine bir isim önermesini isteyince, kendisi Reşit Galip’i önerecektir. Sagay’ın rakibini önermesi, muhtemelen Atatürk ile daha önceden aralarında kararlaştırdıkları bir sahnedir. Nitekim Sagay’ın istifa yazısını da bizzat Atatürk kendisine dikte ettirmiştir! Yazıda şöyle denilmektedir: “Bunu benden daha iyi yapabilir bir idealisti benim makamıma geçirmekte tavassutu büyük emel edindim; [görevim] benim yapabileceğim devletin mühim işini daha muvaffakiyetle yapabileceği kani olduğum arkadaşlara yerimi derhal bırakmaktır.” Sagay, bakanlıktaki çalışmalarını özet halinde belirtirken, aynı zamanda bu dönemde eğitimin içinde bulunduğu temel meseleleri yeniden hatırlamamıza da yardımcı olmaktadır.
Meclis Başkanvekili oldu
Sagay’ın siyaset hayatının burada tamamlandığını düşünmek yanıltıcı olur; aksine ardından Meclis başkan vekili olacak ve 1938 yılındaki ölümüne dek de bu görevde kalacaktır. Kısa sayılabilecek anılarını da 1934/1935 yıllarında kaleme almış olmalıdır. Anılar da zaten bu aşamada sona ermektedir. Eren Sagay’ın dedesinin anılarının üslûbuna ve özgünlüğüne hiç dokunmamış olması da ayrıca takdire değer. Sagay’ın anılarından Millî Mücadele’ye katılmamış eski bir askerin muhtemelen sadece Atatürk’ün hocası olmak sıfatıyla bakanlığa tırmandığına şahit oluyoruz. Sakın ola ki, erken Cumhuriyet döneminin bütün siyasal seçkinlerinin Millî Mücadele’nin önde gelenlerinden olduğu gibi bir sanıya kapılmayın derim ben. Düş kırıklığına uğrayabilirsiniz çünkü.
Felsefe ve telepati merakı
Sagay da askerî okullarda okudu; ancak babasının erken ölümü onun felsefî meselelerle erkenden ilgilenmesine neden olacaktır. Anılardan hayatı boyunca felsefeyle yakından meşgul olduğunu öğreniyoruz; dahası telepatiyle de yakından ilgilenmişti. Bizzat bu türden hadiselerle karşılaşmış olması onda epey tesir bırakmıştı. Buchner’in Kuvvet ve Maddesi”ni ve Spritüalizm ve Materyalizm kitaplarını daha sonra inceleyecektir. Bilim ve felsefe onun en başta gelen merak konusuydu. Anılarında sayfalarca bu konulardan söz etmektedir ki, hayatında gerçekten önem taşıyan bir meseleyi bize yakından anlatabilmektedir.
1894 Senesinden İzlenimler
Sagay’ın 1894 senesinde İzmir, Silifke ve Mersin hakkında yazdıkları gündelik notlarından olabilir. Silifke halkının entari giydiğini, Mersin ahalisinin çoğunluğunun Arap olduğunu onun satırlarından öğreniyoruz. Mersin’in küçük bir arı iriliğindeki sivrisinekleri bilmem hala ortalıkta dolaşıyor mu? Elbette Sagay’ın işaret ettiği sıtma, çok şükür artık çok uzakta kaldı. Trablusşam’a gelince; oranın kadınlarının pek süslü olduğunu yazıyor; fakat Hıristiyan kadınların da çarşafla geziyor olmaları, pek çok kişi açısından şaşılacak bir gözlem olarak kabul edilmelidir. Beyrut, tam olarak Avrupai bir kenttir; muntazam arabalar göze çarpar, ama hiç Türkçe bilene rastlanmaz. Sadece askerler Türkçe konuşular. Fakat Müslümanlar da hafta tatilini pazar gününe almışlardır.
SAGAY SOYADI
SOYADI yasasından sonra Sagay soyadını bizzat Atatürk kendisine vermiş; “sag” akıl anlamına geliyormuş, “ay” da mübalağa. Böylece Sagay, çok akıllı, mütefekkir, dikkatli manasında imiş. Diğer yandan, “Sağ” sağlam, salim ve “ay” da akıl anlamına geldiğinden, aklıselimi de temsil ediyormuş. Bizzat Sagay, kendi soyadını bize böyle açıklıyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016