Cihan AKTAŞ
İlk bakışta iyi niyetli bir proje, “Hanım Enerji” ve bir evde enerji tasarrufunu kadınların bilinci ve disiplinine bağlamak da bir bakıma anlaşılır. Yine de “Enerji Hanım” ister istemez ilettiği kimi mesajlar açısından kurcalanmaya değer geliyor bana.
Aklım1990’larda kimi dergilerde gerçekleşen tartışmalara gidiyor:
Enerji (aslında o anlamda söylem) sıkıntısını o dönemlerde kimi düşünür yazarlarımız Müslüman kadınların gereksiz bir şekilde nevzuhur da sayılamayacak teknolojik araçlara alışmasına yoruyorlardı. Bu yorumlar da kadın için “arta kalan zaman”ın çok da gerekli olmadığına kani olmuş erkeğin, eşine işte şu cümleyle yönelmesi sonucunu veriyordu: “Annem çamaşırı makinede mi yıkıyordu ki sen de öyle yapasın!” Aşağı yukarı dile getirilmek istenen görüş şöyle: “Ev işleri makinelere paylaştırılacaksa, evdeki kadın ne yapacak?” Bu düşüncenin arka planında ev işi yapmadığı takdirde kadının boşalan vaktini zararlı uğraşılara (fitne fesat sebebi konulara) ayırmaya meyyal olduğuna dair bir kanaat var tabii. Kitap dergisinde süren tartışmaya bir yazı ile katılmış ve sözkonusu olan teknoloji karşısında bir sorgulama ise, bunun büyük ölçüde kadınların kullandığı eşyalara indirgenmesindeki tuhaflığı irdelemiştim.
Adeta, kaşık düşmanı der gibi, kadını öncelikle ve ister istemez tüketici bir konuma sabitlemek için elinden geleni yaptıktan sonra, ardından günah keçisine dönüştürmek de ciddi problem. Erkekler kamusal bağlantı ve sorumlulukları nedeniyle değişirken, kadınlar yine de değişmekte olan cemaat yapısı içinde sonsuzca aynı kalabilir mi...
Üstelik, insanlık değerini ve saygınlığını tüketim seviyesinde bulmaya teşvik eden söylemler her yolla topluma nüfuz ederken, enerji konusunda tutumlu tavrını bir kampanyaya gerek duymadan da koruyan sağlam karakterler giderek daha şiddetli bir şekilde modası geçmiş varlıklara dönüştürülmüyor mu...
Kimi kadınlar ve kimi erkekler hayatı tüketici düzeyinde yaşamayı yeğliyor da olabilirler, ancak hayat da henüz büyük ölçüde erkekler tarafından örgütleniyor. Acıması, bağışlaması olmayan bir yarışın vitrinlerine de süt bebekleri, sağaltım nesneleri gerekiyor tabii. İyiliği, yüceliği, değerli olanı daha fazla ve “yeni üretilmiş” olanın sahipliğinde değil, daha az ama önemli şeye sahip olma bilinciyle aramaya yönlendirecek bir kültürel politikamız var da ben mi bilmiyorum...
Erkeğin durup oturduğu aklı başında düzene aittir sanki makineler de kadın o sisteme dâhil olmaya çalıştığında (Lacan’ın kurcaladığı şekilde) bölünmeye, isterik ifadelere, yabancılaşmaya, neyi isteyeceğini bilememe şaşkınlığına düşmeye mahkûmdur.
Enerji sorunu, bir başına “hanım”ın ya da erkeğin üstesinden gelebileceği bir başlık değil kısacası. Misal, kadınların elinde olsa Uludere misali can pazarına dönüşen sınır boylarında kaçağa giden, bir şekilde sevdikleri, bağlı oldukları erkeklerin ölümle kumar oynamalarına izin verirler miydi...
Ayrıca bir kadın eşittir öteki kadın demek de enerji sarfiyatı veya tutumu açısından ne derece mümkün... Biri o metro senin bu metrobüs benim koşturuyor, yıpratıcı iş mesaisi için, diğeri fazla kalorilerini atmak için koşu bantlarından medet umuyor.
Bir internet grubu iletisinde sözü edilen altı çocuk annesi bir kadın var bir de, istisna diyemeyeceğimiz bir gariplik hâli içinde, dağın başı sayılacak bir yerde yaşıyor; üç yıldır elektrikleri kesik. Buzdolapları çalışmıyor. Evin reisi olabildiğince dar gelirli, bir süre kaçak elektrik kullanmış ve ceza yemişler. Faizi ile birlikte beş altı bin lirayı buluyordu borç, birkaç yıl önceden söz ediyorum. Kış geliyor, ısınamıyorlar. Yemek yapamıyorlar. Bu kadın gece gündüz çırpınsa da nasıl bir “Enerji Hanım”olabilir...
Her türlü enerji, geliştirilip dönüştürüldüğü, özellikle ihtiyaç sahipleriyle paylaşıldığı oranda yapıcı bir güç, bir imkân. Bencilce arzuları kışkırtan bir tüketim düzeneği, sahiplenmecilik, açgözlülük, sömürü, savaş ve çevrenin tahribi gibi yönelimlerin sebebi değil midir? Kim Suriye’de yaşananları her türlü önemli açıklamayla birlikte, Batılı tarzda tüketimi temsil eden bir oligarşik düzenin sonsuz sahiplik ihtiraslarından bağımsız okuyabilir ki...
Kişisel tutku ve alışkanlıkları disiplin altına almanın değeri yadsınamaz. Ancak gerek toplumsal gerekse de derin ekolojiler, enerjiye bağlı sorunları tutarlı bir hayat tarzı telakkisiyle birlikte çözümlemeyi başarabilir. Tabiata ve topluma tahripkâr bir şekilde “kalkınmacı” arzu ve tekniklerle yaklaşmaktan vazgeçmediğimiz sürece herhangi bir enerji tutumuna dönük projeler mucize doğuramayacak, en başından retoriksel bir girişim olmakla sınırlı kalacaktır, kanaatimce...
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016