Cihan AKTAŞ
Seçim dönemi bütün sorunlar bir yana bir açıdan adeta bir kamusal şenlik havası yansıtıyor. Ölümle sonuçlanan saldırılar, bir ilkokul müsameresinde olmadığımızı hatırlatan düşündürücü hadiseler. Kan siyaseti, tıpkı rutinleşen darbeler gibi bu ülkedeki halkın iradesiyle gelişen siyaseti kuruluş tasarımı ve giderek de küreselci düzenlemeler adına zapturapt altına almanın acımasız yöntemi. AK Parti hükümetleri yıllarının bu topluma sağladığı en önemli gelişmelerden biri, faili meçhul cinayetlerin tarihimizde hiç olmadığı kadar azalması. Kuşkusuz barış sürecine duyduğumuz ihtiyacın, bu sürece verilen desteğin içinde okunabilir faili meçhul cinayetlerdeki düşme. Yakın tarihimiz kadar geleceğimizi de şekillendiren barış süreciyle ilişkimizin seyrettiği grafik zaten.
Her seçmenin bir hükümeti başarılı bulması veya idealindeki hükümete ilişkin beklentileri konusunda farklı sebepleri olabilir. Ekonomik açıdan işlerin yolunda gitmesi, dile getirilsin veya getirilmesin her zaman ilk tercih sebebi. “Önce yiyeceğinizi ve giyeceğinizi ararsanız eğer, cennetin kapıları önünüzde kendiliğinden açılacaktır” diyor ya Hegel.
Bunu takiben gelir dağılımındaki adaletle ilgili sorular ve endişeler geliyor. İktidar paylaşımlarda adil ve eleştiriye açık, muhalefet ise hakkaniyetli ve projelerde üretken olmalı, diye düşünürüm. Taşeron işçi sorunları başta olmak üzere holdinglerin dev çatıları altında kaybolmuş ve ucuza gelebilir mesai tehdidi yüzünden işini kaybetme korkusuyla suskunlaştırılmış işçiler, ekonomi alanında her şeyin yolunda gittiği görüntüsünü sorgulama sebebi oluyorlar, layıkıyla görmeyi başarıyorsak. Seçimlerden sonraki yeni hükümetin işçi sorunlarını hamasetin ötesine geçen köktenci bir yaklaşımla ele alması, görece maddi kalkınmanın ötesinde bunu anlamlı kılan adaletin sağlanması açısından da o kadar önemli ki…
AK Parti çatısı altında siyaset yapan arkadaşlarımız sohbetlerimiz sırasında hükümetin sosyal ve ekonomik alanda gerçekleştirdiği başarıların görmezden gelindiği veya hafife alındığı görüşünü dile getiriyorlar. Oysa sorunu başka bir açıdan da okumak gerekir. Toplum sürekli değişiyor ve siyasetçiler kadar bilim adamları da bu değişimdeki etkenleri ve değişimin içerdiği eğilimleri, soruları ve endişeleri okuma başarısı gösterdiği oranda yeni sorunlar fark edilip tanımlanabilir. Bu da kuşkusuz bir zihinsel ve fiziki çeviklik gerektiriyor. Sözünü ettiğim zihinsel ve fiziki çevikliğin önemli bir örneği, Milli Görüş geleneğinin sahip olduğu ve AK Parti’nin önemli başarılarına da kaynaklık teşkil etmiş olan yoksullarla hemhal olma yeteneğidir. Bu yetenek elbette Milli Görüş için çalışan kesimlerin ağırlıklı olarak yoksul tabakalara mensup olmalarından ileri geliyordu. Bu tabii ve dinamik bağ etrafında korunan duyarlıklar toplumsal sorunların doğru okunmasının yanı sıra çözüm yollarını da incelikli bir şekilde kavramaya götüren bir etkiye sahipti.
Görece varsıllaşmayla gelen site yaşantıları ve yalıtım sebebi olan içe kapanma, böylelikle sahip olunan ayrıcalıkların ve müreffeh hayatın içinden seslenme, sözünü ettiğim okuma imkânını elbette tehdit ediyor. Kapitalizmin taleplerine uyumlu politikalarla gelen hareketlenme bir canlanma sağlarken, yoksulluğun haritası da yeni bir mahiyet kazanıyor. Yoksul, kalkınma coşkusunu yansıtan albenili perdelerin ardında bir görünmezlik içinde, fark edilmeyi bekliyor. Yukarıda değindim; taşeron işçi sorunu bütün can yakıcı boyutlarıyla birlikte kalkınma mucizesinin güllük gülistanlık yaşanmayacağını anlatan sahneleri fark etmeye çağırıyor bizleri. Onları nasıl gördüğümüz ve yorumladığımız, durduğumuz yere bağlı. Daha önemli soru ise Müslüman duyarlığıyla baktığımız yerde işçinin emeğini (bu şimdiki maaş düzeninde mecaz bir anlam ifade ediyor olsa bile) alın teri kurumadanne ölçüde gözettiğimiz. Bu bakış açısının meydanlarda gerçekleşen gösterilere dönük yorum ve tepkileri de kapsadığını belirtmeliyim. AK Parti’yi besleyen mazi ve özgün kılan duyarlık, meydanlardan yükselen protesto seslerini duymaya açıklığıyla gelişmeyi sürdürüyordu. Seçim günleri devletin kıyılarından merkezine gelmeyle birlikte kaybolduğunu düşündüğüm duyarlıklar konusunda bir özeleştiri ve muhasebeye izin verebilir umarım. Sözgelimi işçi sorunları konusunda duyarlı gençlerin kötü niyetli veya kötü niyetli odaklarca kullanılan kişiler olduğunu düşünmek ancak toplumsal olguları toplumdan ve sokaklardan koparak değerlendirmekle olası.
Beri taraftan AK Parti’nin gösterdiği başarıların arka planını “arabulucu dil” açısından da okumak gerekiyor. Sağ-sol ve benzeri toplumsal tezatların ötesinde başka bir imkâna işaret ettiği için de AK Parti, ülkenin bir çıkmazda bulunduğu dönemde görev üstlenmeye layık bulunmuştu. Kutuplaşma siyaseti, bu partinin arka planında bulunan geleneğin “arabuluculuk” misyonunun ötesinde, “devlet olma”yla ilgili başka bir evreyi gösteriyor kuşkusuz.
Olguları ve bizzat kendi durduğun yeri de doğru değerlendirmek paralaks bir bakışla olası. Hep aynı noktadan baktığınızda bir yerden sonra gördüğünüz sadece ezberleriniz olur, o noktada işler nasıl cereyan ediyor olursa olsun. Kimileri, seçim zamanı eleştiri olmaz, diye bir yaklaşım içinde, ancak aynı çevrelerin olağan dönemlerde eleştiriye açık olduğunu da hatırlamıyorum doğrusu. Eleştiri zayıf düşürmez, kuşatır. Yorumlama ve eleştiri alanındaki yavanlığın tabii neticesi söylemsel yoksullaşmadır elbette.
Eleştiriye açıklıkla ilgili bir özgüveni de salt silahlanma ile kazanamıyor bir toplum. Silahlanma alanına hasrettiğimiz bütçenin mesela eğitim alanına tahsis edilen bütçeyle mukayese edilmesini ayrıca önemli buluyorum. Bizler silah tüccarlarının kanlı planları için müsait arazi olmayı bir yazgı, daha kötüsü de “gelişme” ölçüsü olarak gördüğümüz ölçüde sahici gelişmeyle aramızda hep bir mesafe olacak. Bütçede eğitime ayrılan payla silahlanmaya ayrılan pay arasındaki her şeye rağmen ters orantı ciddiye alınıp sorgulandığı ölçüde kendine güvenli bir toplum inşa edebiliriz. İmam Hatip okulları bir ayrıcalığa sahiplermiş gibi sürekli tartışma gündeminde yer tutuyor. Çeşitli edebiyat söyleşileri için sayısız İmam Hatip lisesine gittim son iki yıl içinde. Tartışmalar nasıl seyrederse seyretsin aileler İmam Hatip liselerini tercih ettiğinden bu okullar kapasitelerinin çok üzerinde, kalabalık. Bazen olması gereken öğrencinin iki katı nüfusa sahip sınıflarda eğitimi sürdürmek hem öğretmen hem öğrenci için çile çekmek anlamına geliyor. Hep harf devriminden şikayet ediyoruz ve haklıyız da… Ancak sahici anlamda okuyan bir toplum olmayı öncelememek için de her zaman bahanelerimiz oluyor. Düz liseler için de geçerli bir uygun mekan meselesi nasıl çözümlenebilir, ilkokul öğrencilerine bahçeli eğitim imkanı sağlamak nasıl mümkün olabilir diye düşünmek gerek. Elbette hantal müfredatın sebep olduğu ağırlık ayrıca irdelenmeli.
Bir toplumun medeni seviyesinin hapishaneleri, hastaneleri ve okul sistemiyle ölçülebileceğini düşünürüm. Hapishaneler, bir açıdan gözlerden ırak oldukları için de daha fazla hatırlamamız gereken gölgeli alanlar. Hiçbir zaman aklımızdan çıkmaması gereken bir yara, ölümcül hasta olduğu halde hapishanede tutulan mahkumlar. Mahkum, tutuklu ve göz altına alınmış kişi mahremiyetinin sağlanması ise, Onur Can Yaser ve annesinin acı duyuran hikayelerinin asla unutulmaması gereken dersleriyle üzerimize düşen bir ödev. Bütün bu acı olayların sorumluluğunu toplumsal kutuplaşmanın kamplarına terk etmeyen, maddi ve manevi “faili meçhuller”e izin vermeyecek bir siyasete ihtiyacı var Türkiye’nin.
Bu noktada polis şiddeti konusunda duyarlığımı hatırlamadan edemeyeceğim. Gezi’deki polis şiddetini eleştirdiğimde, kimi çevreler beni “gezicilerin oyununa gelmekle” suçladılar. Oysa ben 1980’lerde polis Beyazıt Meydanı’nda başörtülü öğrencilere şiddet kullandığında da itiraz etmiştim, İran’da 2009 seçimlerinin ardından reformistlerin sürdürdüğü itiraz yürüyüşlerindeki polis şiddetini de –Türkiye’deki kimi İslamcı kesimlerin yazılarıma tepki göstermesine karşılık- eleştirmekten geri durmadım. Beri taraftan beni “Gezi’de polis aşırı şiddet kullandı” diye yazdığım için eleştirenler, aylar sonra Sabah gazetesi benzeri içerikte bir manşet attığında hiç de itiraz etmediler. Böyle bir konuda ilkeli olmak Müslümanın vazifesidir diye düşünürüm. Bu ilkelerle ilgili duyarlığımızı da ancak özeleştiriyi ve sokağın seslerine açıklığı sürdürerek faal kılabiliriz.
“Dindarlar en iyi arabuluculardır”, diye yazar Kierkegaard. Hz. Ali’nin bir valisine yazdığı şu cümleler Kierkegaard’ın sözlerini açıklamakta yardımcı olabilir: “Halk iki kısımdır, bir kısmı dinde kardeşin, öbür kısmı yaratılışta eşindir.” Vatandaşlık hukukunun bireye sağlaması gereken güvenceler kadar, kardeşlik umutları da bizi bir toplum olarak ilgilendirmeli.Kardeşliğiniz istenmiyorsa da sizin kardeşlikte direnmeye hakkınız var, çünkü bu kendi hayat görüşünüzle alakalı bir tutumunuz, tavrınızdır.İşte böyle bir siyasi kavrayışa sahip olmak için seçim günleri bir tefekkür vesilesi olabilse keşke…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016