Cihan AKTAŞ
Kelimelerle ilişkimiz, hayata bakışımız ve hayat tarzımızı tamamıyla belirliyor. Bir kelime ile bir ay nasıl yaşanır, bunu mutluluğu servet yığmakta arayan kişiye anlatamazsınız... Platon’un yazıya döküldüğünde zehirli saydığı şey, kimisi için her şekilde baldan da şifalı... Bee Gees’in harika şarkısıWords’de dile gelen, bambaşka bir servet:
...benim kastetmediğim şeyi zannettin
söylediğim tek bir kelimeyi
o sadece kelimeler
ve kelimeler benim sahibim olduğum herşeydir...
Talihsiz filozof Aynü’l-Kudat’ın kelimelerin kifayetsizliğine dair çözümlemesi bu açıdan çarpıcı. (Izutsu, İslam Düşüncesi Üzerine Makaleler, Ağaç; 120) Bir bakıma kelimenin kifayetini sağlamak da insan aklının imtihanı: Anlam her zaman kelimenin üstünde, ilerisinde bir esnekliğe sahip. Bir de dinleme yoksunluğu hâkimse ortama, kim ötekinin kelimesinden ne anlayacak? Bunca iletişim aracı, öncelikle çokbilmişlikle anlayışsızlık üretiyor sanki.
Hayâtü’s Sahabe’de yer alan bir rivayeti aktarıyorum: Peygamberimiz (sav) Hazreti Ali’ye “Ya Ali, sana beş bin tane koyun mu vereyim, yoksa hem dünyan hem ahiretin için yararlı olan beş kelimeyi mi öğreteyim” diye sorduğunda Ali, kendisine sunulan iki seçenek arasından “beş kelime”yi seçiyor. Bunun üzerine peygamberimiz, “Allah’ım günahlarımı bağışla. Bana geniş bir ahlâk ve helâl bir kazanç nasip eyle. Beni, bana verdiğin rızka kanaatkâr kıl ve kalbimi bana yasak ettiğin şeylere meylettirme, de”, diye buyuruyor. Kendisine sunulan seçenekler arasında “kelimeler”i seçmesi, Hazreti Ali’nin siyasi hayatının bir açıklaması da sayılabilir. Kelimeleri seçen Ali, hayattan yükselen eleştiriyi dikkate alarak onları her dem yeniden okuma sorumluluğunu sonuna kadar taşıyor.
Bu arada belirtmeliyim: İranlılar, Hazreti Ali’nin doğum günü olarak kaydedilen geçen pazartesi gününü “Babalar günü” olarak kutladı. Hz. Ali’nin faziletlerinin bir kez daha hatırlanmasına vesile olan kutlama, Ayetullah Humeyni’nin vefatı dolayısıyla gerçekleşen yâd ve yas günlerine eklendi.
Kılıçdaroğlu’nun “bir İslam düşünürü” diye tanımladığı Hz. Ali elbet, cümlelerini zaman zaman derin kuyulara aktarmaya mecbur kalmış bilge halife, ancak düşünürlüğünün kattığı bütün özellikleriyle, “bir İslam düşünürü” olarak anılmaktan öte geçen bir misyonu temsil ettiği de gerçek.
Türk toplumu olarak Sünni ya da Alevi fark etmeden Ali’yi seviyoruz, fakat Ali sevgisi çok temel konularda biraraya gelmemizi sağlayacak bir farkındalığın kaynağı da olmuyor, maalesef. Sevgimizin oluşturduğu kutsal örtünün altındaki kişi aslında nasıl biri? Galiba herkes kendi oluşturduğu, bir bakıma kendi duruşu için bir onay kaynağına dönüştürdüğü Ali’yi seviyor. Buna İran’ın muhafazakârları da dahil. Aksi takdirde Ali’nin dileyeceği şekilde daha geniş kesimlerin katılımına açık bir siyasal çizginin, reformist hareketin halkın geniş katılımının getireceği iyilikler gözardı edilerek bastırılması başka nasıl izah edilebilir?
Ali’yi kendi gerçekliği içinde anlamaya dönük bir çaba, “Allah’ın ipine sıkı sıkı sarılmak” suretiyle kardeşliğe açılan bir kavrayışı mümkün kılabilirdi. Fakat her kesim ekseriyetle kelimelerin çok aşina anlamları üzerinden Ali’yi konuşma gibi bir zihnî konformizmi yeğlemeyi sürdürüyor.
“Babil güncelleniyor”, ama nasıl...
Erzurum yolculuğu sırasında Atatürk Üniversitesi kampusunda Mustafa Küçüköner’in “Babil Güncelleniyor” başlığı altında açılan sergisini inceleme şansım oldu. Etkilendiğimi söylemeliyim. Bir aksiyon, baş döndürücü devinim, izleyeni de içine çeken sarmallar...
Küçüköner’in sergilenen çalışmaları, 2006 yılından bu yana yürüttüğü Güncellenen İmgeler Sanat Projesi’nin ilk serisi olan “Babil Güncelleniyor” başlığını taşıyan sanat projesi çerçevesinde gerçekleştirdiği çalışmaları içeriyor.
Sergide, sanatçının tuval üzerine yağlıboya, tuval üzerine ahşap baskı, tuval üzerine karışık teknik, aquatinta, asitli oyma, aquatintalı mezotinta ve derin oyma teknikleri ile yaptığı tek renkli, iki renkli ve üç renkli 50 adet eseri yer alıyordu.
Fütursuzca kullanılan siyah ve kırmızı; ortalık her an yangın yerine çevrilebilir. Bir hareket, kaos, savrulma, baş dönmesine yol açan spiraller ve döngüselliğin sonsuzluk imasıyla umuda kapılan fani... Bazen Wols izlenimi, bazen Alfred Manessier... Küçüköner’in konuşmamız sırasında atıfta bulunduğu isim ise dikkat çekici ölçüde (yıkım da getiren) bir hareketlilik sunan resimleriyle, 16. yüzyılda yaşamış Flaman ressam Bruegel oldu.
Küçüköner’le resimlerinde anlatmaya çalıştığı kaygı ya da temayı konuştuk. Mademki sözkonusu olan güncellenen simgeler, kulelerin yaşattığı savrulma, kayıplara karışma hissi bugün şehircilik alanında gökdelenlerin oluşturduğu gökyüzünde süren bir tür kuşatmaya atıfta bulunuyor olabilir mi? Haklı olarak bir açıklama yapmaktan kaçındı Küçüköner; Eco’nun Açık Yapıt’ından söz etti: Ressam imgeyi tuvale yerleştirir, izleyici gelip yorumlar. Babil farklı yıkımlarla güncelleniyor. İnsanın tabiat ve ölüm karşısındaki çaresizliğinin sevk ettiği bir güç gösterisi olarak inşa olunan kule, kibrin, şatafatın, hırsın bir sembolü olduğu kadar, sonsuzluğu adımlama arzusunun da ifadesi.
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016