Demiray ORAL
Başbakan Erdoğan’ın fotoğraftaki bir damla gözyaşının üzerine parmağını koyup yanındaki kadına gösterdi adam.
Kadın, işaret diliyle sorulan soruya konuşarak cevap verdi: “Annesi tabii... üzülmez mi hiç!”
Adam yine konuşmadan, başıyla onay verdi bu cevaba.
İki Erdoğan “düşmanı” vatandaş, “Erdoğan’ın bile” böyle bir günde gerçekten üzülüp, ağlayabileceğine karar verdi böylece ve o günlüğüne onu eleştiriden muaf tutmakta zımnen anlaştı.
Aynı gün, Erdoğan’dan ölesiye nefret eden ve hakkındaki cümlelerine genelde “pis” sıfatıyla başlayan Bağdat Caddesi muhitinden bazı “çağdaş” hanımların da göndere çektikleri nefret bayrağını yarıya indirdiklerini şahit oldum.
CHP lideri Kılıçdaroğlu da Abant kampındaki konuşmasında annesinin vefat ettiği bir günde Erdoğan’ı eleştirmeyi uygun görmemişti.
Neticede gazetelerin bildirdiklerinden anladım ki, tüm memlekette bir tek Emin Çölaşan bir günlüğüne bile olsa ateşkes ilan etmeyip, aynen saydırmaya devam etmişti Başbakan’a. Normaldir...
Anlatmak istediğim mevzu ise farklı.
Girizgâhta anlattığım adamla kadından epey miktarda var. Onların Başbakan’ın bile gerçekten ağlayabileceğine kanaat getirmeleri için ancak birinci dereceden bir acının yaşanması gerekiyor sanırım.
Bunun tek nedeni keskin muhalif olmak da değil. Siyasetçilerin günlük yaşamdaki olaylar karşısında gösterdiği tepkilerin yapay olduğu öyle kanıksanmış ki, aksi durum haber değeri taşıyor.
Zaten gazetelerin çoğu da farkında olmadan toplumun bu ruh halini, yansıtan bir başlık attılar:“Başbakanlar da ağlar”.
İlk başta üstünde durmadan geçtik bu başlığın. Ama aslında hem gayet saçma, hem de manidar bir başlıktı.
Normalde “Başbakanlar da ağlar” diye bir başlık atmak için toplumda başbakanların ağlamadığına dair bir yargı olması gerekir.
Oysa geçtim önceki başbakanları, Erdoğan’ın ağladığına Meclis kürsüsünde, şehit cenazelerinde şahit olduk daha evvel.
Aslında o başlıklar, kötü niyetli olmasalar bile, tıpkı kadının adama “annesi tabii... üzülmez mi hiç!”demesinde olduğu gibi ikinci bir anlam taşıyor kendi içlerinde.
Ve o başlıkları atanlar da, biz okuyucular da, ikinci anlamını biliyoruz: “Başbakanlar da gerçektenağlar”.
Daha önceki gözyaşları illa ki sahte olduğu için değil ama bu kez yaşanan acının gerçekliği diğerleriyle kıyaslanamaz olduğu için.
Bu nedenle Başbakan’ı seveni, sevmeyeniyle o acıya saygı gösteriyoruz.
Ya da en azından bir günlüğüne de olsa susuyoruz.
Bunu bile beceremeyip hâlâ sallamaya devam eden istisnalar ise merak etmeyin kaideyi bozmaz.
Onlar sallasın, siz onları sallamayın, çünkü onlar aslında hiçbir şeyi bozamaz.
***
İstanbul’da kes tıraşı!
İstanbul’un adamda kelebek etkisi yaratan özelliğine hastayım.
İstediğin kadar ondan uzaklaştığını san, aslında sadece bir adım uzaktasın.
İstediğin kadar aylarca bir tatil yerinde yaşayıp zamanın akışını yumuşatmayı becerdiğini san, döndükten en çok üç gün sonra ruhun işgal edilmiştir.
Uzun ayrılıktan sonra bambaşka biri olarak geri dönersin fakat İstanbul her an bünyene zerk ettiği küçük küçük değişikliklerle seni kendi kaosunun bir parçası haline getiriverir.
Aynen böyle oldu bana, beni işgal etti, ruhuma kaosunu ufak ufak zerk etti şehir.
Aylar sonra şehre ilk adım attığım gün trafikte bütün araba kullananlar inanılmaz acınası gelmişti.
Sanki hepsi delirmişti.
Tahammülsüzlük diz boyu, herkes her an kapışmaya hazır, kürekleri aheste çektiğim için araba içlerinden edilen küfürleri dört bir yanımda çınlayan korna sesleri kulaklarıma tebliğ ediyordu.
Bir ara gayet ıssız bir yolda bir arabayla karşı karşıya geldik.
Birimizin geçeceği kadar yer olduğu için bana yol vermek zorunda kaldı karşıdaki araba.
Ben de yanından geçerken teşekkür babında “eyvallah” demek amacıyla ağır ağır ilerledim.
Ancak bu ağırlık onu çileden çıkardı ve uzun bir korna ve el kol hareketlerine muhatap oldum.
Camı açtım, 50’li yaşlarındaki elemana, “yapmayın bunu kendinize, böyle yaşamaya sinir dayanmaz”misali bir şeyler söyledim gülümseyerek.
Adam önce bir şaşırdı. Şöyle bir duraksadı. Yaptığının saçmalığını anladı diye düşündüm.
Sonra birden camdan “Kes tıraşı lan!” diye bağırıp gazladı.
O gün buna bayağı gülmüş herkese anlatmıştım.
Şimdi aradan bir hafta geçti ve dün otlayan mandalar dışında kimselerin olmadığı Zekeriyaköy yolunda bir arabayla kavşakta yol vermeme yüzünden kapıştım.
Böylece anladım ki İstanbul görevini tamamladı, beni kaosunun içine almayı başardı.
Anlamadığım ise şu. Nasıl oluyor da bu şehir bir yandan tüm bu fenalıkları yaparken, diğer yandan kendisinde yaşayacak o “heves”i bir panzehir olarak çaktırmadan damarlarımıza zerk ediyor?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013