Demiray ORAL
Leyla Zana bir Kürt açılımı hazırlasa en başta BDP karşı çıkacak yani, özetin özetiyle vaziyet budur.
Aslında herkes nasıl davranacağı tahmin edilirse öyle davranıyor, durması beklenen yerde duruyor.
CHP’nin Kürt sorununda biraz kıpırdanıp, Meclis Mutabakat Komisyonu kurulması önerisine “çöküş projesi” demek MHP’ye nasıl cuk oturuyorsa...
“Bu işi Erdoğan çözer” diyen Leyla Zana’ya “saf” demek, Kürtçe seçmeli dersi de “asimilasyon” diye damgalamak BDP’ye aynı oranda yakışıyor.
İktidar ve majestelerinin basını da tahminleri boşa çıkartmıyor maşallah.
Onlara göre bu memleketteki 15 - 20 milyonluk bir vatandaş kitlesinin anadilini ortaokuldan itibaren seçmeli ders olarak okutmak bir “devrim”.
Şimdi gel de BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın sözlerinin altına imza atma: “Kürt çocuğu anasından doğarken dilini seçiyor mu ki, sen ona seçmeli ders sunuyorsun? Önce sen Tayyip Erdoğan olarak torununu seçmeli Türkçe derse göndermeyi kabul et, Kürtler de bunu kabul etsin.”
Diyeceksiniz ki madem bu sözlerin altına imzanı atıyorsun, aynı Demirtaş “Kürt çocuğuna Beşinci Sınıftan sonra iki saat Kürtçe ders demek ‘Seni beş sene asimile edeceğim sonra Kürtçeyi yabancı dil gibi seçmeli vereceğim’ demektir” diye devam edince niye arıza yapıyorsun?
Yapıyorum çünkü bir sabah İsveçli kıvamında uyanıp “Hadi bakalım anadilde eğitim serbest”açıklamasıyla karşılaşmayacağımın farkındayım.
Kürtçe seçmeli ders denen “ayıplı hakkın”, anadilde eğitim denen gerçek insan haklarına giden yolu açacağını düşünüyorum.
Buna “asimilasyon” diyen anlayışla bugün Kürtçe televizyonun da, üniversitelerdeki Kürtçe kürsülerinin de ortada olmayacağını biliyorum.
Bu nedenle Kürtçe seçmeli derse “devrim” demekten ne kadar hicap duyuyorsam, “asimilasyon”demeyi de o kadar “faydasız” görüyorum.
Leyla Zana sobe!
Herkesin kendinden bekleneni yaptığı zamanlarda oynanan bu tuhaf saklambaç oyununda, beklenmeyen sözler söylemenin bedeli muntazaman sobelenmektir.
Tıpkı Leyla Zana misali, bir o taraftan bir bu taraftan sobelenmek.
Senelerce hapislikten sonra dışarı çıktığında “barış” yanlısı konuşmalar yapıp üstelik fazlaca ilgiye mazhar olunca, Öcalan huylanıp “Benim yerime geçirmek istiyorlar, susturun şunu” diye sobeler, 2004’te olduğu üzere. Susturulur.
Günü gelir, “Silah Kürtlerin sigortasıdır, bu nedenle silah bırakamazlar” deyiverir ve sobeleme nöbetini derhal öteki taraf devralır. Davalar açılır.
Ve şimdi “Amaç yerel yönetimlerin güçlenmesi, demokratikleşme ise bu gençlerin ölmesini artık hiçbir vicdan kabul edemez. PKK da ona göre bu süreci yeniden değerlendirsin” deyince BDP sobeleyiverir.
Bu memlekette Kürtlerin anadilde eğitim hakkı için Meclis kürsüsünden Kürtçe yemin edip 10 sene hapis yatan Kürtlerin “simge ismi” bir bakarsın “saf” oluverir.
Onun için Leyla Zana Kürt açılımı hazırlasa en başta BDP karşı çıkacak yani, dedim girizgâhta.
İşin en kötü yanı bu söylediğimin hiçbir abartı taşımaması.
Sevmediğim halde biraz ahkâm keseceğim.
Sanırım BDP’nin “bakış açısı”nı gözden geçirmesi gerekiyor.
Kürtçe seçmeli ders, Zana’nın yaptığı çıkışlar gibi kritik süreçlerde ezberlenmiş bir “Kandil refleksi”ile tutum alan bir parti olursa, kendi işlevini kendisi bitirir çünkü.
Üstelik iktidarın “terör örgütünün uzantısı siyasi parti” söylemini de kendince haklı çıkartır.
Son gelişmeler hususunda BDP’nin içinde herkes aynı mı düşünüyor bilmiyorum ama düşünmeyenler varsa konuşmalarının tam da zamanıdır.
Bu dediklerimle derdim “PKK ile arana mesafe koy” saçmalığı değil elbette.
Ama güncel siyasi tavır alışlarda PKK ile aranda manalı bir mesafe de olmalı herhâlde.
Yoksa dağda mücadele etmek yerine Meclis’te siyasi mücadele vermeyi seçmenin ne manası olabilir ki?
Her kritik konuda “Acaba örgüt buna nasıl tepki verir” diye düşünüp, ona göre tavır alır...
Sonra da “görevini” yapmanın huzuruyla bir kenara çekilirsen...
Gerçekten de bir kenarda kalırsın.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013