Ergun BABAHAN

Batı için ılımlı İslam modelinin sonu mu!
11.01.2015
1625

Paris’te Cezayir asıllı 3 gencin estirdiği Terör dalgasını Avrupa’nın 11 Eylül’ü diye yorumlayan kesimler var. Amerika’nın 11 Eylül’ü başta Afganistan ve Irak olmak üzere Ortadoğu’da köklü değişikliklere yol açmıştı. 11 Eylül’ün Türkiye’ye en net etkisi ise radikal İslam’ın önünün ancak ılımlı İslam ile kesileceği düşüncesiyle AKP’nin önünün açılması olmuştu.

28 Şubat döneminden itibaren Amerikan dış politikasının Türkiye ile ilgilenen isimleri Turgut Özal tarzı, inançlarına bağlı ama Batı değerlerine barışık bir siyasi lider arayışına girmişti.

Çünkü Türkiye’de yükselmekte olan muhafazakar bir toplumsal kesim olduğu, bu kesimin Mısır gibi askeri darbelerle uzun yıllar baskı altında tutulamayacağı, ekonomiyi çökerteceği gerçeği Washington tarafından görülmüştü. Ayrıca böyle bir modelin tüm İslam coğrafyasına örnek olması ve radikal unsurların desteğinin zayıflatılması amacı da vardı.

Erdoğan önemli ve gerçek bir toplumsal desteğe sahipti ama o günkü gücü, devletle ilişkisi açısından Washington’dan yeşil ışık alması şarttı. En az Erdoğan kadar dindar olan Başkan Bush, bu ışığı seve seve yaktı. Avrupa’daki hıristiyan-demokrat partiler gibi müslümandemokrat bir partinin doğumuna destek oluyordu.

YEŞİL IŞIĞI BUSH YAKTI

AKP’nin kurucu kadrolarının Washington’da küçücük bir masa etrafında Başkan Bush’la aile fotoğrafına girebilme çabalarını hatırlarsanız, Amerika’nın AKP’ye desteğinin ne denli önemli görüldüğünü de rahatlıkla anlarsınız.

Erdoğan ve kurmayları bu algıyı güçlendirmek için bugün Başbakan Yardımcısı koltuğunda oturan Yalçın Akdoğan’a, AKP’nin siyasi çizgisini anlatmak için bir kitap bile yazdırdı. Batılıları rahatsız etmemek için kitabın adı Müslüman-demokrat değil, Muhafazakardemokrat konuldu. Doğruyu söylemek gerekirse, AKP’nin parti içi dengelerinin eşite yakın oranda korunduğu, vesayet sisteminin tamamen devre dışı bırakılamadığı ilk iki dönem buna uygun bir çizgi izlendi.

ÖRGÜTLERE DESTEK VERDİ

Ancak Erdoğan’ın parti yönetimini tamamen ele geçirip Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi kurucu babaları devre dışı bırakması, Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde askeri vesayetin yıkılması AKP’nin müslüman karakterini daha da öne çıkarırken demokrat karakterini iyiden iyiye tırpanladı. Asıl kopma Arap Baharı ile geldi. Erdoğan birden Mısır’dan Tunus’a, Suriye’den Filistin’e uzanan Müslüman Kardeşler Birliği’nin lideri olarak görmeye başladı kendisini ve Mısır Darbesi’nin ardından dengesini tamamen kaybetti.

Amacına ulaşmasındaki en büyük engel gördüğü Esad’ı devirmek uğruna Amerika Başkan Yardımcısı’nın bizzat açıkladığı üzere, bölgedeki radikal İslamcı örgütlere destek verdi. Bugün gelinen noktada Batılı değerlere bağlılığı ciddi şekilde tartışılan bir lider olabildi.

Eğer Paris, gerçekten Avrupa’nın 11 Eylül’ü ise, bunun başta ılımlı İslam modeline destek olmak üzere çok önemli sonuçları olacaktır. Batılı liderlerin bugün Paris’teki toplantısı bu açıdan çok önemli.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar