Ergun BABAHAN

Cumhuriyet’in ve provokasyonların tarihi
5.02.2015
2534

 Trakya olaylarıyla başlayıp Diyarbakır bombası ile tamamlamış Tarih ve Toplum Dergisi listeyi. Lozan ile gönderilemeyen Yahudi ve Rum azınlıkların tamamen temizlenmesi projesiyle başlamış provokasyonlar.

 1934 Trakya olayları ile binlerce Yahudi, 6-7 Eylül olaylarıyla ise İstanbul Rumlarının kökü kazınmış bu topraklarda. Batı’nın dini azınlıkları vesile ederek Türkiye’nin iç işlerine karışma endişesi kadar Sünni-Türk devleti yaratma hedefi de etkili olmuş bu provokasyonlarda.

 Taktik ve uygulamalarda İttihat ve Terakki’nin yaptıkları örnek alınmış elbette. Cumhuriyet, İttihatçılar’dan aldığı kadroları koruyup kollamış ve kullanmış.

Kanlı provokasyonlar bunlarla sınırlı kalmamış elbette, Aleviler ve Kürtler de payını sıkça almış devletin bu kanlı olaylarından ne yazık ki.

 AKP, TARİHİ BİR FIRSAT KAÇIRDI

 Derginin listesi aslında daha da artırılabilir.. 1978’in 16 Mart’ında İstanbul Üniversitesi Hukuk ve İktisat Fakültesi öğrencilerinin bombalanıp kurşunlanması sonucu yedi gencin hayatını kaybetmesi de bu listeye konulabilir mesela.

 Listeye hangi olayları alırsak alalım, tüm eylemlerin bir başka ortak özelliği daha var: Sorumluların hiçbir zaman bulunmaması ve adalet önünde hesap vermemesi. Devlet için kurşun ve bomba atanların özel korumaya muhatap şahıs muamelesi gördüğü topraklardır çünkü buralar.

 Devlet aygıtını elinde tutan kim olursa olsun, bir gün aynı mekanizmaya ihtiyaç duyacağını veya gücünü ve derinliğini tam bilemediği bu mekanizmanın bir gün kendisine de dönebileceğini bilir. O yüzden işbirliğini tercih eder.

Kanlı 1 Mayıs’ın da, Hrant Dink cinayetinin de, Gezi olaylarında öldürülen çocukların da, Roboski’nin kurbanlarının da gerçek sorumlularının ortaya çıkmamasının temel nedeni budur.

 Demokratik reformlar sürecinde bu fırsatı yakalayan AKP, demokrasi yerine yolsuzlukla zenginleşmeyi tercih ettiği için bu tarihi fırsatı kaçırdı. Bu vesileyle darbe davaları gibi, Malatya Katliamı dosyası da kapandı. Danıştay baskını ise unutturuldu gitti.

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde yolsuzlukların hesabını soramayacağı, çalanın yanına kâr kalacağı açıkça görünüyor. Hukuksuzluğun daha bir süre hüküm süreceği belli olan bu ülkede gelecek kuşakların kirli oyunlara alet olmama şansı para uğruna satıldı maalesef.

BEDELİ MASUMLAR ÖDEYECEK

 AKP’nin, ayakta kalabilmek için askerle ittifakı seçmesinin daha ağır bedelleri de olacaktır elbette. Bölgenin karıştığı, Suriye’nin hızla parçalandığı, korumasız korunaksız göçmenlerin ülkemize aktığı bu dönemde, devlet aygıtı içindeki acımasız hesaplaşmanın ağır bedelini büyük bir ihtimalle masum insanlar ödemeye devam edecektir.

Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olmaya çok yaklaşmıştı. Toplumun birbirinden çok farklı kesimleri arasında kolay yakalanmayacak bir uzlaşma yakalanmıştı.

Ancak AKP’nin yolsuzluk yaparken yakalanması ve mezhepçiliğe sapması bu fırsatı heba ettirdi. Yeniden bu ivmenin yakalanması kolay değil. Özellikle de toplumun farklı kesimleri yeniden birbirine düşman edilmişken.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar