Ergun BABAHAN

Hakim dediğin katip değildir!
10.06.2016
1603

 Batı demokrasilerinin, özellikle Anglosakson ülkelerin liberal demokrasi yolunda evrilmesinde yargının büyük rolü vardır. Bu ülkelerde yargı toplumun kırılma noktalarında verdiği kararlarla özgürlükler alanını genişletmiş, kurumsallaştırmış ve güçlendirmiştir.

Yargı; güçlü, saygın, etkin ve bağımsızdır.

 

O yüzden Almanya veya Fransa'da bir siyasetçinin çıkıp "Anayasal düzen fiilen askıya alınmıştır" demesi düşünülemez. Anayasal düzeni tehdit eden bir siyasetçi, hele iktidar erkini elinde tutuyorsa, gerekli cevabı yargıdan alır.

 

Amerika veya İngiltere'de başbakanın veya başkanın diploması tartışma konusu olduğunda, konu bir sis perdesinin arkasına gizlenemez. Bu konuda yetkili olması gereken makamlar topu taca atamaz. Özel hayatın gizliliği mavralarını kimse dinlemez.

 

Burada oluyor, peki nasıl?

 

Bugün ‘‘Yetmez ama Evet'' diyenlere küfürler yağdıran kökten-laikçi ve ulusalcıların savundukları yargı düzeni sayesinde. Gerçi haksızlık etmemek lazım. Bu, Mustafa Kemal'in getirip kurduğu bir sistem değildi. Bizans'tan bu yana var olan bir düzenin yeni bir isimle devamıydı sadece.

 

Bizans'ı kuran I. Constantinus beraberinde kilisesini de getirmişti. Batı toplumları açısından önemli bir kırılma noktası görür bu kararda siyaset bilimciler ve tarihçiler. Çünkü, Batı'da kilise devletten bağımsız, onu sınırlayan bir güç olarak yoluna devam etme imkanı bulurken, Bizans'ta devletin emrine girmiştir. Sadece din olarak değil, o zamanki, yetki alanında olan eğitim ve yargı da elbette.

 

Bununla birlikte bugünkü durumumuzu belirleyen bir başka gelişme, mülkün feodal beylerde değil, hep sultanda olmasıydı. Feodal beyler, kralla bir sözleşme ilişkisi içinde bulunur ve kral keyfince mallarına el koyamazdı. Burada ise dar zamanların en kolay kaynak yaratma yöntemiydi el koyma.

 

İttihat ve Terakki, Batılı anlamda girişimci bir Türk sınıf olmadığını, ticaret ve sanayinin azınlıkların elinde olduğunu fark edince, devlet eliyle bey yaratma modelini, devlet eliyle burjuvazi yaratmaya çevirdi. CHP de bunu aynen devam ettirdi.

 

Ama nasıl gerçek Prada ile çakması aynı olmuyorsa, kendi büyüyüp gelişen burjuvaziyle, devlet eliyle zenginleştirilen varsıl sınıflar da aynı olmadı.

 

Demokrasi, burjuvazinin gelişimine uygun bir modeldi. Mülk güvencesi, serflerin topraktan kurtulması, bağımsız bir hukuk sistemi ile vs.

 

Bunlar Türkiye'de devlet emziğiyle büyütülen kesimlerin hiçbir zaman derdi olamadı. Çünkü devlete bağımlı olarak ortaya çıkmış ve gelişmişti. Bugün yaşananlarda gördüğümüz gibi başta mülkiyet olmak üzere hiçbir alanda güvencesi yoktu.

 

Yargısı, burjuvazisi, medyası, üniversitesi bu kadar devlete köle olmuş bir toplumda demokrasi ve hak kavramlarının gelişmesi, Batılı bir toplum modelinin kurulmasını beklemek fazla iyimserlik.

 

Bu topraklar henüz o kavramları hak etmiyor açıkçası ve dünyanın bu hızlı gelişim modelinde kolay kolay da etmeyecek görünüyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar