Ergun BABAHAN
İnsan gerçekten hayret ediyor. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2005 yılında Diyarbakır’da tarihi bir konuşma yapmış ve şu mesajı vermişti: “Kürt sorunu vardır ve daha fazla demokrasi ile çözülecektir. İlla bir isim koymak gerekiyorsa Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil hepsinin sorunudur.”
Bu konuşma gerek Diyarbakır’da, gerekse bölgede büyük yankı uyandırmış ve Kürt oylarının uzun yıllar AKP’ye akması sonucu vermişti.
Aynı Erdoğan büyük bir cesaretle PKK ile Oslo’da barış masasına oturmuştu. Ancak Cemaat’le bağlantılı kamu görevlileri, bu süreci baltalamak için elinden geleni yapmış ve önce görüşme tutanaklarını sızdırmış; arkasından bu görüşmelere katılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklamaya kalkmıştı.
Erdoğan-Cemaat ilişkisi o noktada kopmadı. Çok kötüledi ama kopmadı. Kopuş 17-25 Aralık’ta geldi. Ancak bu süreçte darbeyi yiyen yine Kürtler oldu.
Erdoğan’ın 17-25 Aralık’dan itibaren Derin Devlet denilen yapıyla barış yapması sonucu barış masası devrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP hükümetini ve kendi arkadaşlarını açığa düşürme pahasına Dolmabahçe sürecini ret, o görüşmeleri yürüten AKP’lileri hükümetten tasfiye etti.
Ardından tüm Kürt siyasi hareketinin tasfiyesi kararı geldi. Bunda elbette barış sürecinin çökmesi kadar, Suriye’deki gelişmelerin de etkisi büyüktü. Ergenekon unsurları ve fanatik milliyetçi kesimin Irak Kürdistan’ı Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin ziyareti esnasında göndere çekilen Kürt bayrağındaki gösterdiği tepki, şu anki Kürt politikasını perde arkasında kimin yönettiğinin açık bir göstergesiydi.
Bir halkı simgesine akla gelmeyecek hakaretleri yağdıranlar, Barzani’nin Türkiye ile olan yakın ilişkisine rağmen Irak Kürdistan’ındaki durumdan rahatsız olduklarını, memnun olmadıklarını net biçimde ortaya koydu.
Suriye’de benzer bir gelişmeyi engellemek için İŞİD dahil, her türlü radikal grupla işbirliğini göze alan bu kesimin tek hedefi, Irak’takine benzer bir yapılanmanın Suriye’de ortaya çıkmasını engellemekti.
Ancak, öfke ve nefretle attıkları her adım sonunda gelip kendilerini vurdu. En son Afrin’e yerleşen Rus birlikleri, adına ister üs deyin, ister barış derneği, Türkiye’nin bu bölgedeki hareket kabiliyetinin artık sıfırlandığının açık göstergesiydi.
Suriye’nin gidişatı, Kürtlerin kendi bölgelerini yönetme hakkına sahip olacakları bir modele doğru evriliyor. Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Avrupa Birliği’nin belki de tamamının desteklediği bu süreci Türkiye’nin tek başına durdurması mümkün olmamanın ötesinde imkansız. Hele içerideki hak ve özgürlükleri askıya almış, Kürt siyasetçileri, kanaat önderlerini, gazetecileri hapse atmış, susturmuş bir Türkiye’nin.
Türkiye’nin nefes aldığı, büyüdüğü, geleceğe umutla baktı, pasaportunun itibar gördüğü dönem, AKP’nin kurucu felsefesine bağlı kaldığı 2002-2010 dönemiydi. Bu felsefeden kopuş, Türkiye’ye felaket ve itibarsızlıktan başka bir şey getirmedi. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin, sayıları 6 ile 10 arasında değişen müslüman ülke hava alanlarında uygulamaya başladıkları yaptırım listesine İstanbul’u da koymuş olmaları bunun açık göstergesi. (Ki, büyük ihtimalle güvenlik konusunda İsrail ile yarışacak düzeyde bir alan Atatürk Havaalanı.)
Bankalarının, ekonomisinin görünüm notu sürekli gerileyen, enflasyon ve işsizliği tırmanan, parası değer kaybeden, Batı ile kavgalı bir Türkiye duvara dayanmıştır artık. Bundan sonra sadece daha kötüsünü beklemek gerecektir.
Diyarbakır halkı, dün tüm olumsuz uygulamalara rağmen barıştan vazgeçmediğini ortaya koydu. Bu sese kulak vermek ve tam ve eksiksiz demokrasiye dönmek Türkiye’nin tek umudu ve kurtuluşu olacaktır.
Bu insanların tek isteği var: Onurlu bir yaşam, yerinden yönetim, diline-kültürüne saygı.
Demokratik talep sadece başörtülü kadınlara özgü değildir. Böyle bir talebi duymak ve yerine getirmek, demokratik yönetimlerin üzerine düşen en büyük görevdir. Yapmazsanız, size faşist derler ve bu hiç de sizin Almanya ve Hollanda’ya faşist demenize benzemez, sonuçları ağır olur.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021