Ergun BABAHAN
Amerika Başkanı Donald Trump’ın başı fena dertte. Yıllardır avukatlığını üstlenen Michael D. Cohen, Özel Yetkili Savcı Robert Mueller’e önemli itiraflarda bulundu. Amerikan medyasına göre; Trump’ın eski avukatı yeni düşmanı savcıya toplam 70 saat ifade verdi.
Bu ifadesini muhtemel belge ve telefon kayıtlarıyla kanıtladığı için, savcı da Kongre’ye yalan söylemek ve seçim kampanyası finansman kurallarını çiğnemek gibi suçları işleyen eylemleri için mahkemeden ceza indirimi talep etti.
Suçlama, Trump ve ekibinin Moskova’da bir Trump Tower inşaası için Rusya Devlet Başkanı Putin nezdindeki girişimlerini Cumhuriyetçi Parti adaylığını garantiledikten aylar sonra da devam ettirdiği. Yani hem Trump, hem Cohen bu konuda yalan söyledi.
Zaten şu anda Amerikan medyasında “Trump” ve “Yalan” sözcükleri bir arada anılıyor. Ekrana çıkan herkes Trump’a yalancı diyor.
Çok detaya girmeden Trump’ın kampanya ekibi üzerinden Wikileaks kurucusu Assange ile temasa geçtiği ve Clinton hakkındaki emaillleri ele geçirdiği suçlamalarını da ekleyeyim. Bu ciddi bir suçlama çünkü özel hayatın gizliliği ve kişisel bilgilerin korunmasını amaçlayan Bilgisayar Yasası’nın ihlali anlamına geliyor.
G-20 zirvesi için Arjantin’e giden Trump, Putin’in oyuncağı olduğu hissiyatını güçlendiren bu gelişmelerin ardından Rusya lideri Putin ile bir araya gelmeyi göze alamadı ve görüşmeyi iptal etti. (Burada bütün yorumcular, herkese efelenen Trump’ın Putin’e karşı kuzu kesilmesine dikkat çekiyorlar.) Sadece onu değil, zorlu geçmesi beklenen Güney Kore ve Türkiye liderleri olan görüşmelerini de iptal etti. İlhan Tanır’ın da vurguladığı gibi, Trump şu anda sıkıntılı konulara odaklanacak durumda değil ve bu liderlerle yapacağı görüşmelerden bir sonuç alma beklentisi de yok.
Beyaz Saray’ı yakından tanıyan gözlemcilere göre, bu hem Trump’ın kendini koruma duygusundan ve zayıflığından kaynaklanıyor. Yorumcular, Monica Lewinsky davası nedeniyle başkanlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan Bill Clinton’ın sorunları ayrıştırabilme yeteneğinden ve kişisel sorunları ile devlet idaresini ayrı tutabilme becerisinden övgü ile söz ediyor. Avukatları ile görüştükten sonra devlet işleriyle hiçbir olmamış gibi ilgilenmeye devam edermiş Clinton...
Trump’ın böyle bir becerisi yok. Kafası Cohen’in ne anlatmış olabileceği ve Mueller’in elinde ne gibi bilgiler olduğu konusuna kilitlenmiş durumda çünkü sadece başkanlığını riske sokan bir gelişme ile değil, vergi kaçakçılığı, Rus mafyasıyla işbirliği gibi suçlamalarla da karşılaşabilir.
G-20 zirvesi, küresel ısınma, Ukrayna gerilimi falan Trump’ın umurunda değil şu an. Yani, dünya lideri Amerika bir süre kaptansız gemi durumda…
Trump yönetimindeki Amerika, bir süredir içine kapanma eğilimleri gösterse de, ABD yönetiminde büyük önem taşıyan başkanın sahneden fiilen çekilmesi dünya için Kore’den Suriye’ye önem taşıyan coğrafyada büyük riskler taşıyor. Bu boşluktan yararlanmak isteyen kimi aktörler, Erdoğan dâhil fırsatı değerlendirmek isteyebilir. Bu da hem Suriye, hem Türkiye için yeni riskleri gündeme getirebilir.
Ankara’yı böyle bir girişimden engelleye tek faktör, bölgedeki Amerikan askeri varlığı. Ancak bölgede Türkiye’nin ilintide olduğu çok sayıda İslamcı grup var ve onların bir şekilde devreye sokulması ihtimal dışı değil. Ankara ve Moskova hedeflerde uzlaşırsa, bu fırsatı değerlendirmek isteyebilir.
Türkiye’yi ilgilendiren sadece Suriye boyutu değil elbette. İşin bir de hukuk ve demokrasi boyutu var. Trump, doğrudan halkoyuyla seçilmiş bir başkan. Dünyanın en güçlü lideri. Ülkeleri yerle bir etme imkânı olan bu başkan, yasama organlarının ikisi birden kendi partisinin elindeyken özel yetkili savcı Mueller’i devre dışı bırakamadı. Mueller, Amerikan halkının ödediği vergilerle müthiş bir strateji hazırladı ve yoluna devam etti.
Trump, Mueller’i görevden alma düşüncesini dillendirdiğinde ilk karşı çıkanlar kendi atadığı Adalet Bakanı ve Cumhuriyetçi senatörler oldu. Sonunda Adalet Bakanı’nın görevden alıp kendine emir eri gibi bağlı birini vekâleten göreve getirdi ama bu gelişme onun da elini kolunu bağladı.
Oysa Türkiye 17-25 Aralık’ı yaşadığında yaşananları hatırlayın. Erdoğan, bu soruşturmayı yöneten polis-savcı ve hakimleri görevden alıp tutukladığında, toplum veya muhalefetten tek bir tepki gelmedi.
Kurumları oturmuş, hukuka saygılı bir toplum ve devletler ile öyle olmayan devlet ve toplumlar arasındaki fark da burada ortaya çıkıyor. Türkiye, Erdoğan liderliğinde tek adam rejimine giderken aynı eğilimlere haiz Trump’ın önünün, oturmuş tutum ve kurallarla nasıl kesildiğini görüyoruz.
Türkiye zamanında hem 17-25 Aralık, hem de o soruşturmayı yürüten polis ve savcıların hukuk dışı işlemleriyle hesaplaşabilseydi bugün olduğu noktada olmazdı. Türkiye’yi bu karanlık günlere getiren asıl gelişme, yolsuzlukların üzerini kapatmakla kalmayıp hukuk devletinin kalan kırıntılarını yerle bir eden 17-25 Aralık’ta başladı.
Amerika’da yaşananlar, kimilerinin küçümsediği “burjuva demokrasisi”nin hala mevcutlar içinde en iyisi olduğunu göstermekle kalmıyor, bağımsız yargı ve medyanın önemini de gözümüze sokuyor. Açıkçası Türkiye devleti de, toplumu da hala o noktadan binlerce ışık yılı uzakta...
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021