Ergun BABAHAN
Türkiye’nin içinde bulunduğu hukuki, siyasi ve ekonomik koşullarda böylesi bir tek adam rejiminin sandığa gitmesi siyasi teorilerle açıklanamayacak kadar karmaşık. Tıpkı Türkiye toplumunun yapısı gibi.
Türkiye halkı önüne sandık konulduğunda devlet baskısı ne kadar ağır, medya ne kadar tek sesli olursa olsun özgür irade kullanma kabiliyetine sahip olduğunu bir kez daha gösterdi.
Gelelim seçime ve o gece ne olduğuna… Cevabı verilmesi gereken soru şudur; saatlerce duran sistem neden harekete geçti, Erdoğan’dan izinsiz tuvalete gidemeyecek Yüksek Seçim Kurulu Başkanı nasıl oldu da kameraların önüne geçip Ekrem İmamoğlu’nun seçimi önde tamamladığını açıklayabildi. Bu önemli bir sorudur çünkü cevabı bizim düşündüğümüz gibi ise önemli sonuçları olabilir.
Benim de ikna olduğum bir görüşe göre, özellikle İstanbul’da seçimin CHP’nin elinden alınmasının seküler Türk ve Kürt halkları arasında sandıkta başlayan dayanışmanın giderek güçleneceği endişesine kapıldı devlet.
Şu anki haliyle bile seçim sürecini etkileyebilen Kürt hareketinin böyle bir ittifakla yakın gelecekte seçim sonuçlarını belirlemede daha etkin olabileceği riskini gördü devlet ve kendi açısından tehdit olan bu tehlikeyi bertaraf etmek istedi.
İstanbul’un CHP’ye verilmesi partinin tabanına ve ülkenin geleceği açısından büyük önem taşıyan kentli nüfusa, iktidarın yasal yollarla değişmesinin mümkün olduğunu göstermekle kalmayacak sistemin sadece rejim partileri arasında el değiştirmesini de garanti altına almaya yarayacaktır. Zaten başkanlık sistemine geçişin temel amacı da budur.
Bu nedenle, o gece Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nı konuşturan Anadolu Ajansı ekranını açtıran gücün Türkiye’nin demokratik ve hukuki gelenekleri değil, devlet içinden bir merkez olduğu kesin ve bu merkezin Saray olması çok şüpheli.
13 Nisan’a kadar neler yaşanacağı önemli. AKP ve Saray içerisinde seçim sonuçlarını olduğu gibi kabullenmek ile ne olursa olsun İstanbul’u almak isteyen kesimler içinde kavga yaşandığı aşikar. Saray’a ve bu odaklara anlatılması ve gösterilmesi gereken iptal kararının ağır toplumsal sonuçları olacağını göstermektir.
Şu anda bu mesaj alınmış gibi görünmüyor açıkçası. Bir yandan seçimi gasp etme çabaları diğer yandan dosya temizliği var belli ki… Şu anda yapılanın hem Ankara’da hem de İstanbul’da bir geçmiş temizliği olduğu tahmin edilebilir. AKP, 25 yıldır elinde tuttuğu belediyelerdeki suç unsurlarını ortadan kaldırma telaşında. Bu açık bir şekilde hissediliyor.
Bir yandan da başta Saray olmak üzere tüm AKP ekibi İstanbul’u kaptırmamak için hukuk dışılık dahil, her türlü yönteme başvurmaya kararlı görünüyor. İstanbul AKP için sadece itibar değil, başta medyası olmak üzere birçok faaliyetine destek sağlayan önemli bir ildir. Ahaber ve Sabah’ın bu konuda ilk geceden öne çıkmalarının açık nedeni budur.
Burada enteresan olan, bugüne kadar Erdoğan’a istediği her olacağı sağlayan devlet kurum ve karar vericilerinin alacağı tutumdur. Seçim gecesi YSK Başkanı’nın yaptığı açıklama, CHP ve demokrasi adına umut vericiydi.
Ancak Erdoğan tüm gücüyle bastırırsa sonucu değiştirtebilir; sonuç itibariyle son anda mühürsüz oy pusulalarını bile geçerli saymış bir yapı ile karşı karşıyayız.
Böyle bir kararın Türkiye’nin yakın geleceğine, ekonomisine, toplum yapısına vereceği zararı gören aklı başında, ülkesini seven hiç kimse buna teşebbüs etmeyi bırakın, teşebbüsü aklından bile geçiremez. Yaşayıp göreceğiz çünkü bu ülkede bizi artık hiçbir şey şaşırtmıyor.
AKP İstanbul belediyesini gasp edebilir ama hızla erimekte olan tabanını daha da zayıflatmaktan başka sonuç vermez. AKP’yi bu kadar güçlü kılan ülkenin dörtbir yanındaki Kürt oylarıydı, onları tamamen kaybetti. Kürt desteği olmadan da varlığını sürdüremez, en azından etkili bir biçimde.
AKP ve devlet hangi adımları atarsa atsın, hangi toplum mühendisliğine soyunursa soyunsun Kürtlerin kaçınılmaz bir gerçeklik olarak Türkiye siyasetinin demokratik gücü olduğu bir kez daha ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Avrupa Birliği sürecinde askeri vesayet partilerine karşı AKP’yi destekleyen Kürtler, bu kez AKP’nin kaybetmesi için elzem gördükleri adayları desteklemekte tereddüt etmemiştir. Çünkü Erdoğan’ın başında olduğu bir AKP’nin Türkiye’ye demokrasi, hukuk ve refah getirmeyeceğini en önce onlar görmüştür.
Kürtleri devre dışı bırakmak için getirilen başkanlık sisteminin de rejimin açmazına çare olmayacağı ortadadır. Ekonomik sorunların yıpratacağı AKP hızla yüzde 30’lu çizgilere gelecek, içinden çıkabilecek bir muhalefet hareketi bu oranı daha da aşağı çekecektir.
Türkiye, 2000 öncesi olduğu gibi yüzde 20-25 civarında oy alan 3-4 partili bir sisteme dönüş yapacaktır muhtemelen ve Kürtler de yakın geçmişte AKP ile yaptıkları gibi, kendilerine yakın gördüklerini destekleyeceklerdir. Şu akar yatağını bulur...
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021