Eser KARAKAŞ
Sertleşme, yumuşama, kucaklaşma hepsi politik kelimeler, bırakalım bunları, iktidarın, muhalefetin sertleşmesi, yumuşaması, kucaklaşmaları ortalama vatandaşın hiç umurunda değildir, ortalama vatandaşın umurunda olan tek şey hukukun, evrensel hukukun* uygulandığı ülkenin, devletin vatandaşı olmaktır.
Cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı Erdoğan ile anamuhalefet partisi CHP’nin genel başkanı Özgür Özel geçtiğimiz hafta çok konuşulan, özellikle muhalif kanallarda hep konuşulan bir toplantı gerçekleştirdiler, hiçbir itirazım yok, kucaklaştılar mı bilemem ama en azından sertleşmediler, yumuşadılar ama en temel hukuk ihlalleri hala masada duruyor.
Ben yazmaktan sıkıldım ama buna rağmen tekrarlayacağım, bu sertleşme, yumuşama, kucaklaşma gibi ifadeler siyasi ilişkiler için geçerlidirler, hukuk devletinin düzeyi için sertleşme, yumuşama, kucaklaşma olmaz, evrensel hukuk ilkeleri siyasi tartışmanın asgari zeminidir, hatta çağdaş bir devlette evrensel hukuk siyasi tartışmalara konu bile olmamalıdır; siyaseti biraz futbola benzetirim, futbolu bir siyasi yarışa benzetin, evrensel hukuk ise FIFA kurallarıdır, takımlardan biri futbol oynarken FIFA kurallarını atlayıp “üç korner bir penaltı” kuralı uygulayacağım derse ortada futbol (siyaset) filan kalmaz, Türkiye’de de yaşanan hukuksuz bir siyaset yani siyasi kaostur, aynı zamanda büyük bir soygundur, aynı zamanda da düzeysizler iktidarıdır.
Gazete yazılarında kendimden bahsetmeyi hiç sevmem ama benim yaşadığım KHK skandalı Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklar için galiba çok iyi bir örnek, sadece bu nedenden bugün bunu paylaşacağım; aklıma takılmıyor değil, zirve (???) görüşmesinde yumuşamanın yanı sıra acaba benzer hukuk skandallarından kaçı gündeme geldi?
Malum, 675 sayılı KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldığım zaman gerekçe ile ilgili bir bilgimiz olamadı, ne zaman ki avukatım önce Komisyona, Komisyonun reddinden sonra da idari yargıya başvurdu, biz de bana tesis edilen işleme ilişkin ridikül gerekçeleri öğrenmeye başladık, yukarıda sunduğum belge kopyala-yapıştır yöntemiyle benim iltisak (!!!) belgemden.
Tesis edilen işlem “kamu görevinden çıkarılma” gerekçe ise “iltisaklı (!!!)” olmam; bildiğim kadarıyla Anayasa Mahkemesi de bu “iltisak” kavramının hukukta bir yerinin olmadığını karara bağladı.
Lütfetmişler, hukuki belgede “Tesis edilen işlemle ilgili bilgi, belge, bulgu ve olgular(!!!)” da verilmiş bize.
Birileri, galiba başlarında emekli bir amiral, adını da fetömetre koymuşlar, bu bilgi, belge, bulgu ve olgu konularını dokuz başlık altında toplamışlar, bunlardan bir belge, bilgi, bulgu elde ediyorlarsa hukuksuz bir biçimde hemen kamu hizmetinden uzaklaştırma sürecini işletmeye başlamışlar.
Hukuksuz diyorum çünkü mesela bylock konusunda AİHM’in çok net bir kararı var, bakalım uygulanacak mı necip ülkemizde?
Bendeniz Eser Karakaş için bilgi, belge ve bulguları şemada görebilirsiniz, sıkı araştırmışlar, telefonumda bylock yok, bir cemaate yakın bir sendikaya üyeliğim de yok, kendimin ve çocuğumun bir cemaat okulunda okumuşluğu da yok, yine kendimin ve çocuğumun cemaate yakın bir kurumda çalışmışlığı ya da üyeliği de yok, kendimin ya da çocuğumun Bank Asya’da hesabı da yok.
Peki ne var, birilerinin “kuvvetli kanaati” varmış (!!!).
Kafayı koymuşlar beni üniversitedeki görevimden uzaklaştırmayı ama ellerinde herhangi bir hukuken kullanabilecekleri bilgi ya da bulgu da yok, ne yapacaklarını şaşırmışlar zavallılar.
Aslında, bir hukuk devletinde yukarıdaki kriterlerin hepsi dahi bir kişide bulunsa, bunların hiçbirinin bir suç delili olamayacağı çok net hukuken ama burası bir hukuk devleti olmadığı için bu hukuksuzlukların hepsi normal karşılanıyor.
Peki bu üstatlar, karar vericiler beni üniversiteden uzaklaştırmayı kafalarına koyduklarına göre, ellerinde bir bilgi, belge, bulgu olmasa bile kendilerini bir şey uydurmakla görevli addetmişler ve yukarıdaki şemada göreceğiniz gibi “kuvvetli kanaat” tuhaflığına, saçmalığına başvurmuşlar, bu hukuk dışı komik gerekçeyi bir hukuki belgeye yazmaktan bile çekinmemişler, utanmamışlar.
İşin özeti 34 sene (1982-2016) çalıştığım üniversite kurumundan “kime ait olduğu, neye istinad ettiği dahi belirsiz bir “kuvvetli kanaate” istinaden uzaklaştırılmışım.
Durum çok vahim ama yine de insan kendini gülmekten alamıyor.
Sevsinler ya da başka şey yapsınlar sizin “kuvvetli kanaatinizi”.
Büyük siyasi zirvelerde yumuşayarak, sertleşmeyerek, kucaklaşarak bu vahim hukuki sorunlara çözüm bulabilecekler mi acaba?
Çok severim İsmet Paşa’nın “hadi canım sen de” sözünü.
Meselenin hukuktan, Anayasadan tamamen bağımsız olduğu aşikar ama yine de tarihe not düşmek adına mevcut Anayasanın (1982) 130. Maddesinin bir paragrafını aynen aktarıyorum:
“Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları; Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar.”
Birileri, bir zavallılar grubu, çok açıkça Anayasayı ihlalden de çekinmemişler.
Anayasanın ilgili maddesinden “her ne suretle olursa olsun” ifadesini çekip hukuksuzluğu baş tacı yapmış kişilere saygılarımla (!!!) arz ediyorum.
Peki bu arada biz ne yapacağız?
Türkçenin büyük yazarı Refik Halid Karay “Bir Ömür Boyunca” isimli şahane kitabının (İnkılap Kitabevi yayınları, 2019) 257. sahifesinde genç muharrir Çetin Altan ile bir söyleşisinden bölümler aktarıyor (Refik Halid Karay Çetin Altan’ın Galatasaray Sultanisinden yaklaşık kırk yaş büyük “abisi”) ve şöyle diyor:
“Hayatta en büyük intikam yaşamaktır. Ben yaşadım ve benimle uğraşmış olanlardan zamanın nasıl intikam aldığını gördüm”.
Genç muharrir de (Çetin Altan) şunu ekliyor:
“Yirmi yıl sonra kendilerini bugün dev zannedenler kimbilir hangi boyutlara inecekler. Bunu kendileri de bir bilseler.”
Nedense ben (E.K.) çok sevdim bu Refik Halid-Çetin Altan sohbetini.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025