AKP’li sözde muhafazakarların askeri vesayet derdi Genelkurmay Başkanı ile anlaşıp anlaşamadıkları kadarmış meğerse.

Vesayet ilişkileri kurumsal, anayasal, yasal ilişkilerdir.

Askeri vesayet Genelkurmay başkanlarının, eskiden olduğu gibi, zırt pırt çıkıp üzerilerine vazife olmayan konularda demeç vermeleri demek değildir.

Bugün bu demeçlerin olmayışı da vesayet ilişkisinin bittiği anlamına hiç gelmez.

Askeri vesayet çok kapsamlı bir konu ülkemizde ama yukarıda belirttiğim gibi özü kurumsal, anayasal, yasal düzenlemeler.

Askeri vesayetin tavan yaptığı da iki anayasa maddesi var: 117 ve 118.

Başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığı adına aslan AKP’li reformcular bu maddeleri artık tamamen unuttular.

Geçtiğimiz hafta MGK (Anayasa 118) Erdoğan başkanlığında toplandı ve hukuken çok anlamsız bir tavsiye kararını hükümete bildirdi.

Konu malum, silahsız terör örgütü meselesi; tam bir kelime birlikteliği (oksimoron mu diyorlar?) saçmalığı.

AKP kurucuları, rahmetli Erbakan’ın talebeleri, 28 Şubat MGK günlerinde bu kurumsal askeri vesayet ilişkisine, MGK’ya nasıl karşı çıktıklarını çok çabuk unuttular.

Ve bugün, yaklaşık aynı kadro, utanmadan, sıkılmadan, bir haysiyet sıkıntısı çekmeden, kendi çıkarları için aynı vesayet kurumunu başka hukuksuzluklar için kullanıyorlar.

Pazar (29 Mayıs) günkü Cumhuriyet gazetesinde Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk’un MGK tavsiye kararı ile ilgili şahane bir değerlendirmesi var, tüm sözde muhafazakar AKP’lilerin mutlaka okuması lazım.

Bazı şeylerin paçalardan akma durumu sadece siyasi kadrolar için de değil, bu kadroları destekleyen sözde yazar-çizer takımı için de geçerli.

Aralarından biri bile çıkıp, takımın namusunu, haysiyetini kurtarmak için, “Arkadaşlar, tamam, paralelle mücadeleye evet, çünkü Reis öyle emrediyor ama bu mücadelede MGK’yı, eskiden en karşı çıktığımız askeri vesayet kurumunu kullanmak çok ayıp olmuyor mu?” diyemedi.

Bir kısmını eskiden şöyle böyle tanımış olduğum bu insanlar adına ben sıkılıyorum.

AKP’li arkadaşlar cehaletleri paçalarından akarak, muhtemelen şöyle diyorlar: “MGK artık eski MGK değil; şimdi milli irade ile, siyasi çoğunluk ile uyumlu çalışıyor, itirazımızın maddi temeli ortadan kalktı”.

Allah, hayat bu arkadaşlara vesayet ilişkilerinin öyle konjonktürel ilişkiler değil, kurumsal ilişkiler olduğunu inşallah yaşayarak, görerek öğretmez.

Biraz kitap okuyarak öğrenmek varken, bu yeni öğrenme biçimi biraz maliyetli olabilir onlar için ama maalesef herkes için de.

İçinde beş devlet memurunun asli olarak bulunduğu bir kurul tavsiye kararını TBMM’den güvenoyu almış hükümete “bildiriyor”.

Bu “bildirir” ifadesine inanmayan varsa Anayasa 118’i okusun; işyerinizde, varsa üstünüze, patronunuza, amirinize “bildiririm” diye bir dilekçe yazın, bakın sonra ne oluyor.

TBMM’nin içinden çıkmış hükümet mi, MGK mı hiyerarşinin yukarısında?

AKP’liler bu bariz hiyerarşik ilişkiyi bile, açık büfe uğruna görmek istemiyorlar, bu tavır onların bileceği bir ahlak sorunu doğrusu son tahlilde.

MGK geçtiğimiz hafta ne bildirdi hükümete?

ABD’de bir soruşturmada rüşvet aldıkları için suçlanan kişileri ortaya çıkaran kadroyu “terörist ilan etmesini “ bildirdi.

Pazartesi günü de Hükümet kendine MGK’nın bildirdiği bu tavsiyeyi kabul etti.

Hayatın olağan mantığına aykırı işler bir gün mutlaka Bağdat’tan döner.

Büyük hesap gününü dahi beklemeden.

[email protected]