Yaşı benimkine yakın olanlar ‘Hacı Yatmaz’ı hatırlar; tepesine vurduğunuzda yere çöker, sonra yeniden ayağa kalkar bir oyuncaktı o. Tepesine vura vura oynardık.

Onu şimdi aklıma getiren Tony Blair oldu.

Yıkılan, kana boğulan Gazze’yi yeniden ayağa kaldırma projesini yürütecek kişi arandığında ilk onun adı akla gelmiş…

Şarm el-Şeyh’te gerçekleşen, Donald Trump’ın 3,5 saat gecikerek şereflendirdiği toplantıda o da bulunuyormuş zaten…

İki devletli çözüm yolunda Filistin tarafını ekonomik açıdan güçlendirmeyi de öngören bir çatı olsun diye kurulmuş, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Amerika ve Rusya’nın temsilcilerinden oluşan ‘Quartet’ adlı kurumun başına 2002 yılında gelmişti Blair…

Kendisine böyle bir görev teklif edildiğini duyurduğu 27 Haziran 2007 günü, hem milletvekilliğinden hem de başbakanlıktan istifasını açıklayarak… Sırf o daha rahat çalışabilsin diye Doğu Kudüs’te bir ofis açmıştı Quartet…

Sonrası konuya ilgi duyan herkesin malumu: Blair’in başbakanlığı terk edecek önemde gördüğü o görevde bulunduğu sürece, İsrail, iki devletli çözümü daha da zorlaştıracak bir yola girebildi.

İsrail’de 24 Ağustos 2010 tarihinde yaptığı bir konuşmada, izlediği Filistin politikası yüzünden İsrail’i eleştiren ülkelere, “Kendi ülkeniz için geçerli kuralların burada da uygulanmasını beklemek çifte standarttır, insanlığı aşağılama anlamına gelecek bir önyargıdır” diye, oksimoron bir dille karşı çıkabilmişti.

Filistinliler, BM’ye üyelik ve tanınma için başvurmalarına karşı çıktığında, “Çek git Blair” kampanyası başlatmışlardı.

Ortadoğu’yu savaş alanına çevirerek tehlikeli hale getiren sürecin sorumlularındandı Blair. İngiltere başbakanı iken, “Saddam’ın elinde 45 dakika içerisinde saldırıya hazır nükleer silahlar var” yalanını ortaya atarak halkını kandırdığı hiç unutulmadı.

İkinci Körfez Savaşı’nda bir hesaba göre 600 binden fazla, bir diğer hesaba göre de 1 milyona yakın Iraklı hayatını onun yalanları yüzünden kaybetti; 200’e yakın İngiliz askeri de öldü aynı savaşta…

Oxford mezunu, ülkenin yetiştirdiği uzman mikrobiyologlardan olan ve biyolojik silahlar konusunda çalışmalarıyla tanınan Dr. David Kelly’nin kim vurduya giderek ölmesinden de sorumludur Blair…

Bush-Blair ikilisi Irak’a savaşa dünyayı ikna etmek için Saddam’ın elinde kimyasal silahlar bulunduğunu ileri sürdüklerinde, konunun uzmanı olarak, Dr. Kelly, iddianın gerçeği yansıtmadığını Guardian gazetesine açıklamıştı.

Bir sabah yürüyüşe çıkmış, bir daha dönmemişti; neden sonra bir kayanın dibinde cesedi bulunmuştu Dr. Kelly’nin…

“İntihar etti” denilip dosyası kapatıldı.

Gazze görevini üstlenmesi konusu kendi halkına sorulsa, İngilizler’in bile büyük çoğunluğuyla buna karşı çıkacaklarına eminim.

Şimdi nasıl oluyorsa, ‘savaş suçlusu’ Netanyahu’nun ‘kahraman’ ilan edilmesi gibi, Gazze’yi onarma görevi de Blair’e veriliyor.

“Ortadoğu İngilizler’den sorulur” genel kabuldür. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgenin parçalanmasında İngiltere rol oynamış, sonrasında da konuya ilgisini sürdürmüştü. Son yıllarda ABD yanında geride kalmaya başlamış olan İngiltere, Trump’ın ikinci döneminde, yeniden öne geçme çabasında.

Bir örnek Suriye’den…

Blair’in başbakanlığı sırasında başdanışmanlığını yapan Jonathan Powell, kurduğu İnter Mediate kurumu aracılığıyla, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) adlı, Türkiye dahil bütün dünyaca terörist olarak ilan edilmiş bir örgütten, Suriye’nin yeni yönetimini çıkartıverdi.

Ebu Muhammed Colani HTŞ lideriydi, şimdi Ahmed el-Şara adıyla Suriye Cumhurbaşkanı.
Tony Blair de Gazze’yi ihya edecek…

Kendisine yönelik bir soruya, Trump, “Gazze’de ateşkes birinci aşama, o şimdi başladı; ikinci aşama da Gazze’nin ihyası” demişti. İşte ikinci aşamanın sorumluluğunu Blair üstlenmiş oldu.
Mısır’da yapılan Gazze Zirvesi’ne katılan 27 ülkenin de tasvibiyle…

Onca ülke arasından biri çıkıp, “Bu konu hassas, dünya bir soykırıma tanıklık etti, bütün dünya halkları sokaklara dökülerek etnik temizliği kınadı; böyle bir ortamda geçmişi kanlı bir isim yerine hem dünya kamuoylarını tatmin edecek hem de Gazzelilere umut verecek biri daha doğru bir tercih olmaz mı?” diyemedi mi?

O görevi üstlenebilecek İslam Dünyası’nda pek çok isim var…

Türkiye’de de…

Başbakanlığı, dışişleri bakanlığı ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde konuya özel ilgi duymuş, sonrasında uluslararası ihtilaflarda görüşlerine başvurulmuş 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye tarafından o göreve aday gösterilebilirdi.

‘Hacı Yatmaz’ gibi her fırsatta kendini ortaya atan Tony Blair ve ahbaplarına bırakılamayacak kadar değerlidir Filistin…