Gülay GÖKTÜRK
Kadınlarda sorun çok... Her yıl 8 Mart’ta içlerinden biri ön plana çıkıp o yılın 8 Mart’ının ana teması oluyor.
Bu yılki Kadınlar Günü’nün ana teması besbelli. Artık sadece kadınları değil, erkekleri de sarsan, utandıran, öfkelendiren, toplumsal duyarlılığı en üst noktaya yükselten ve çözümler aramaya iten çok güncel bir konu: Kadına şiddet...
***
Her sorunda olduğu gibi, bu konuda da “çözüm” dendiğinde kafalar hemen devlete çevriliyor.
Daha baştan açık ve net bir biçimde söyleyelim ki devlet bu işi çözemez. Bu, devletin çözebileceği nitelikte bir sorun değil.
O yüzden laf her açıldığında koruma tedbirlerinin ya da yasaların yetersizliğinden, cezaların azlığından, bazı hâkimlerin şiddete toleranslı kararlarından örnekler vererek devleti şiddetin sorumlusu gibi göstermek, işin kolayına kaçmaktan ve gerçekte sorunu çözümsüz bırakmaktan başka bir anlam taşımaz.
Devlet son yıllarda yaptığı yasal düzenlemelerle, aldığı koruma tedbirleriyle yapabileceğini büyük ölçüde yaptı bitirdi. Geride kalan ufak tefek eksiklikler varsa, onları da yapmaya istekli.
Ama bunlar derde deva olamaz.
Ayrıca, sık sık gündeme gelen o “erkeği bilinçlendirme-eğitme” kampanyalarına da fazla bel bağlanmasa iyi olur. Kadına şiddet en yaygın bir şekilde ev içinde yaşanıyor ve evdeki erkek kadını bilinçsizliğinden dövmüyor ki, onu bilinçlendirerek şiddetten uzaklaştıralım. Evi mutlak hâkimiyet alanı haline getirebileceğinin ve karısının bu hâkimiyete karşı çıkamayacağının bilinciyle dövüyor.
Dolayısıyla kadına şiddet dediğimiz sorun, erkeğin “bilinçlendirilmesiyle” değil, kadının kararlılığıyla çözülebilecek bir sorundur esas olarak. Toplumun ya da devletin tek yapabileceği, “hayatını geri isteyen” kadının erkeğe karşı giriştiği bu tehlikeli başkaldırıda onun can güvenliğini sağlamak için daha fazla gayret sarf etmek olabilir ancak…
Çözüm olacaksa kadının eliyle olacak! Özellikle de, şu anda yetişmekte olan, önümüzdeki yıllarda evlenecek olan genç kızların; geleceğin eşleri ve annelerinin eliyle.
Geleneksel rol bölüşümünün – çoğu zaman sessiz bir konsensusa- kabulü temelinde kurulan, bu rollerin yıllar içinde iyice pekiştiği evlilikler için yapılabilecek şey çok az. Buna karşılık yeni yetişen genç kız kuşağı, içine şiddetin hiçbir biçiminin sızamadığı “yeni nesil” bir evlilik türü yaratabilir.
Ama bunun için önce kendine güvenmesi, kendini hayata hazırlaması, evliliği yaşam boyu geçim güvencesi olarak görmemesi; kendine bakacak bir erkek değil, ortak sorumluluk yükleneceği bir partner araması; anne ve eş olmayı kendini gerçekleştirmenin yegâne yolu haline getirmemesi gerekir.
Bunu başarmış bir genç kız, nasıl bir evlilik istediğini daha baştan bilecek, karşısındaki adayın da iyice anlamasını ve kabullenmesini sağlayacak ve bir de, bu konuda “yanlış sinyaller” vermemeye özel dikkat sarf edecektir.
Bir yandan “eşitlikçi bir ilişki” talep etmek; bir yandan da “biraz da maço olsun”, “korusun kollasın”, “kol kanat gersin”, “güçlü olduğunu hissettirsin”, “kendimi güvende hissetmemi sağlasın” “benim için dövüşsün, benim için savaşsın” gibi mesajlar vermek olmaz!
Böyle yapmak, erkeğin kafasını karıştırmaktır; onu yanıltmak, belli bir role sevk etmektir. Ve unutmayın ki, gayet romantik ifadelerle çizilen bu erkek rolüyle dayak atan koca tipi çoğu zaman bir madalyonun iki yüzü gibidir.
Koruyor, kolluyor, bakıyor, besliyor, her daim güvende olmanızı sağlıyor, bütün sorumluluğu ve bütün yükü taşıyorsa, haliyle “reis” de odur ve o zaman da ‘reis’in kendi kurallarını dikte etmesini, kurallar ihlal edildiğinde ceza vermeyi de hak olarak görmesini engellemenin de pek yolu yoktur.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015