Gülay GÖKTÜRK
AK Parti’yi terk eden oylar elbette ki Kürtlerden ibaret değil. Ayrıca MHP’ye ya da HDP’ye kayan Kürt seçmenlerin oy davranışını belirleyen tek etkenin Kürt meselesi olduğunu da söyleyemeyiz.
Gerilemenin ardında yatan diğer etkenleri şöyle özetleyebiliriz:
Başkanlık Sistemi:
Bu seçimlerde AK Parti’nin en önemli hatası seçimi Başkanlık Sistemi referanduma dönüştürme çabası oldu.
Bu stratejinin yanlışlığı açıktı. Başkanlık Sistemi’nin AK Parti tabanının bir bölümünde bile kuşkuyla karşılandığı öteden beri biliniyordu. İktidar, “tartışalım” dedi ama üzerinde tartışma yapılabilecek için bir model ortaya koymaktan özellikle sakındı. Ayrıca, böyle bir sistem değişikliğine neden ihtiyaç olduğunu da ne topluma ne de kendi tabanına hiçbir şekilde anlatamadı.
Ama zaten asıl mesele Başkanlık Sistemi’nin ne olduğu ve ne olmadığı değil, nasıl algılandığı idi ve siyaset bu algıyı dikkate almak zorundaydı.
Halkın ciddi bir bölümünün “yürütmenin ölçüsüz güçlenmesi” endişesi içinde olduğu bir dönemde başkanlık sistemi hedefi koymak, yangına körükle gitmekten başka bir şey değildi.
Kendileri başkanlık sistemine karşı olmayan AK Partililer bile, muhalif toplumsal kesimin korkularının körüklenmesini tehlikeli buldular ve AK Parti’nin 330’u bulmaması saikiyle oy kullandılar.
Yüce Divan:
AK Parti’ye oy veren kitle, 17 Aralık’ta yolsuzluk olmadığını düşündüğü için değil, acil ve yakın tehlikeyi başka yerde gördüğü için partisini desteklemeye devam etti; ama öte yandan, partinin bu hesabı soracağı ve özellikle 2015 seçimlerinden sonra temiz bir başlangıç yapacağı konusundaki umudunu korudu. AK Parti’nin, şaibe altındaki bakanlarını yargıdan kaçırma yoluna gitmesi, ciddi bir hayal kırıklığı yarattı.
Agresif dil ve kutuplaştırıcı söylem:
AK Parti’ye oy veren geniş kesimler ilk yıllarda Erdoğan’ın üstten konuşmasını – daha doğrusu haklı olduğunu düşündüğü konularda asla alttan almamasını – çok sevdiler. Yıllar yılı içinde bulundukları toplumda “laikçi” kesim karşısında hep alttan almak zorunda kalmış, hep kendisinin rejim için tehlike olmadığını ispatlamaya çalışmış bu insanlar için, nihayet bir gün kendilerinden birinin çıkıp o ezik savunma üslubunu terk etmesinin ve üstten konuşmasının nasıl ferahlatıcı bir etki yaptığını tahmin etmek zor değil.
Ama bu hoşnutluk bir yere kadar sürdü. Bir süre sonra aynı insanlar partilerinden artık düşmanlıkları körüklemesini değil yumuşatmasını, daha uzlaşmacı, daha kucaklayıcı bir dile geçmesini beklediler. Zira siyasetin tepesinde keskinleşen kutuplaşmanın sonuçları nihai olarak kendisine dönüyordu. Hiç ilelebet “savaş hali”nde yaşamayı istemez. Kimse komşusunun kendisine gittikçe daha düşmanca bakmasını; karşı cenahta diş bileyen yığınlar oluşmasını istemez, öyle değil mi...
Ne var ki AK Parti üslubunu değiştirmedi. Özellikle seçim döneminde tabanını konsolide etmek amacıyla ötekileştirici söylemlere bilinçli bir şekilde ağırlık verdi. Bu da AK Parti tabanında endişelere yol açan bir faktör oldu.
Meydanlara inmek:
Anketlerden düşüş sinyallerinin gelmeye başlamasıyla birlikte çare, en güçlü kozun yani Erdoğan’ın meydanlara çıkması olarak görüldü. Ama ne yazık ki başvurulan yol çare olmak bir yana, yıpratıcı bir unsura dönüştü. Partiler karşısında tarafsız kalması gereken Cumhurbaşkanı’nın seçim propagandasına aktif olarak katılması, AK Parti tabanının muarızlarına karşı savunabileceği bir pozisyon değildi. Ne seçilmiş cumhurbaşkanı olmak ne de terleyip koşacağını daha önceden deklare etmiş bulunmak anayasal sınırları bu kadar zorlamayı haklı gösterebildi. Diyebiliriz ki, ortaya çıkan tablo, herkese olduğu gibi, meşruiyet hassasiyeti güçlü olan AK Parti seçmenine de ağır geldi.
İç çekişme:
Tali bir etken olarak, son dönemde Cumhurbaşkanı ile AK Parti yönetimi arasında yaşanan bazı çekişmeleri de partinin seçmenleri nezdinde güven kaybetmesine yol açan bir faktör olarak sıralayabiliriz. Hakan Fidan’ın milletvekilliği konusunda yaşanan gerilim, Merkez Bankası’yla girişilen polemik, Gökçek’le Arınç arasında yaşanan çatışma gibi olaylar da bir grup seçmeni partisine “ayar verme” kararına itmiş olabilir.
***
Bütün bu yazdıklarımızdan sonra hemen belirtelim ki, yaşanan kayıplara rağmen, AK Parti 13 yıllık iktidar yorgunluğuna rağmen hâlâ bu ülkenin tek birleştirici partisi ve siyasetin omurgası niteliğini kaybetmemiştir ve yaşanan kayıp çok kolay geri alınabilecek bir kayıptır.
Yeter ki, açık ve samimi bir değerlendirme sürecine girilebilsin.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015