Güldalı COŞKUN
Son aylarda, gündemi işgal eden Ortadoğu ve K.Afrika’daki gelişmeler, ülkemizde ise yıllardır süren dini ve etnik sorunlar, gerginlikler ve tartışmalar, kendime şu soruyu sormama neden oldu:
Bir tarafta doğu (İslâm) toplumlarında, bitip tükenmek bilmeyen kavga ve kargaşa, gelişmemişlik, demokrasi yoksunluğu ve iktisadi sorunlar…
Diğer tarafta, bilim ve teknikte ilerlemiş, demokrasi ve insan haklarında örnek, refah düzeyi ve standartları gelişmiş, kendi aralarındaki sıkıntılarını aşma kabiliyetine sahip batı (Hristiyan) toplumları…
Bizim neyimiz eksik?
Cevabı bulmak için geçmişe dönmek, tarihsel süreçte yaşananlara bir göz atmak gerekiyordu…
Öncelikle bir başlangıç noktası belirleyip, bu iki uygarlığı birkaç açıdan karşılaştırıp, benzerlik ve farklılıklarından yola çıkarak, kendi içinde bulunduğum dönemde gözlemlediğim olaylardan da kendimce bir sonuca varmaya çalışacaktım…
Ortaçağ…
Bugün mevcut olan durumun neredeyse tam tersi…
İslâm toplumları için; bilime ve bilim adamlarına değer verilip saygı duyulan bir dönem. Her türlü tartışmaların ve çalışmaların özgürce yapıldığı ve bilim adamlarının daha sonra batıya kaynak olacak değerde miras bıraktıkları bir zaman dilimi…
Mimari eserler, bugünkü rakamlar, cebir, felsefe, sosyoloji, iktisat, astronomi ve tıp alanında ilklere imza atılmış…
Mikroskop bulunmadığı halde, hastalığa neden olan küçük canlılardan bahseden İbn-î Sina, Şifa adlı eseriyle…
İbn-î Haldun, tarihe sistemli bakışı, siyaset ve sosyoloji bilimine katkısı, iktisattan ilk bahseden kişinin olması ve en ünlü eseri Mukaddime ile…
Dünyanın eğimini hesaplayan Fergani, Fransızların daha sonra adını Algoritma koydukları matematikçi Harezmi, İslam felsefesinin kurucusu olan ve akılcı yaklaşımıyla ünlü Farabi, ilk akla gelen bilim adamlarımız..
Hala Avrupa’da çok saygı gören, kitapları kaynak olarak okutulan ve birçok batı üniversitesinde kürsüleri olan bu alîmlerimiz, dünya tarihine büyük değerler katmışlar…
Batıda ise; Papa’nın emriyle hareket eden Engizisyon Mahkemeleri, Ortaçağ Avrupa’sının yüz karası…
Kiliseye aykırı düşünceleri yüzünden kitaplarıyla beraber diri diri yakılan bilim adamları vardı.
Evrenin sonsuz olduğunu iddia eden Bruno, buna örnektir. Teleskopu bulan, Kopernik Sistemini (güneş evrenin merkezi ve gezegenler onun etrafında dönüyor) ve dünyanın düz olmadığını savunan Galileo, yanmaktan kurtulmak için, kilise tarafından eline verilen bir metni okumak zorunda kalır.
Kilise ve din, her türlü bilimsel gelişmenin önünde engeldi…
Papazlar, günahları para karşılığında bağışlar, bunu kâğıt üzerinde yapar, bir anlamda cennetin tapusunu dağıtırlardı.
Krallara taçlarını Papa giydirir ve önemli kararlarda etkilidirler. (Haçlı Seferleri)
Ayrıca sınıf farkı var; köylüler ve soylular eşit değil. Sömüren ve sömürülenler, güçlünün güçsüzü ezdiği bir toplum yapısı; orta sınıf yok, Derebeylikler, köylü ve kentli sınıf…
Evet; O Avrupa şimdi bu Avrupa, o İslâm toplumu da şimdi bu İslâm toplumu…
Tarihçilerin ve düşünürlerin bir kısmı, uygarlıkların da insan gibi doğup, büyüyüp sonra da öldüğünü; bir kısmı da yönetimdeki yanlışların yol açtığı sonuçlardan, çöküşün hızlandığını ve gerçekleştiğini söyler…
Her iki fikrin de farklı uygarlık ve dönemler için uygun olduğu muhakkak…
Bize gelince; yıllarca eğitim aldığımız okullarımızda, uzunca bir dönem anlatıldığı gibi Ortaçağın büyük bir bölümü, İslâm toplumları için değil, batı için karanlıktı…
Neden böyle anlatılmış olabilir?
Acaba çöküşteki nedenleri gözlemlemede veya çözümlemede mi bir sorun var, ya da amaç yeşertilmeye çalışılan bir fikrin alt yapısını mı oluşturmaktı?
Geçmişle tüm bağları koparmak, hafızası olmayan bir toplum yaratmak, zor bir mühendislik işi olmakla beraber, başarılı olduğu da söylenebilir…
Gelişmiş olan uygarlıkları, örnek almaktan daha doğal ne olabilir ki… Ancak öncelikle çöküşün nedenleri doğru tespit edilip, örnek alınan uygarlığın yükselme dinamikleri, benzerlikler ve farklılıklar, her toplumun kendi kültürü baz alınarak çözümlemelere gidilmez mi?
Din ve ideoloji…
Bu iki terim, toplumların gelişmesinde de, geri kalmasında da önemli iki faktör…
Her ikisi de sorgulanamayan ve tartışılamayan dogmatik bir hal alıp ilahlaştırıldığında gerilemenin temelini oluştururlar…
İslâm toplumlarının, en parlak dönemlerinde din dahil, her şey sorgulanmış, tartışılmış, Antik Yunan bilim adamlarının eserleri tercüme edilerek yararlanılmış, önyargısız gerçeğe ulaşmak için, düşünceye serbestlik getirilmiş…
Kur-an’ı putlaştırmak yerine, adeta doğruluğunu kanıtlamak ama aynı zamanda aykırı olabileceği düşüncesini de saklı tutarak bilimsel çalışmalarda referans alınmış…
Dünyanın küre şeklinde olduğunu, eğimini, yıldızlar arasındaki mesafeyi vb. birçok bilimsel çalışmayı başarılı şekilde yaparken, batıdaki yanlış din algısı, hiçbir bilimsel çalışmaya izin vermemiş, yeni olan her şeyi cezalandırmış…
İnancın ya da ideolojinin adının ne olduğu önemli değil; önemli olan kişilere-toplumlara engel olacak bir hal aldıysa/aldırıldıysa sonuçların kötü olması kaçınılmazdır…
Haçlı Seferlerinde batılılar doğudan kültür ithal ederken, yenilgiler sonucunda; kiliseyi ve din adamlarını sorgulamaya başladılar…
Yapılan Reformlar, Rönasans, Fransız İhtilâli ve Sanayi Devrimi ile düştükleri durumdan çıkmayı başardılar…
Kaynakları kıt olan batı, Rönasansın hemen ardından sömürgecilik zihniyetini genlerine öyle bir yerleştirdi ki; hala devam ettiğini söyleyebiliriz…
Kendi varlıklarını devam ettirmenin, refah içinde halklarını yaşatmanın yolu, kültürlerini ihraç ederek, parçalanmış milletler yaratıp, kolayca sonuca varabilecekleri düzenler kurdular.
Milliyetçilik akımlarıyla, öncelikle Osmanlı’yı parçalayıp, kendileri için ciddi engel olan bu imparatorluğu yok etme çabasına girdiler. Bir çok suni sınırlar çizerek, küçük ülkecikler yaratıp, başlarına kârlı anlaşmalar yapabilecekleri diktatörler ve krallar koydular.
(Bu diktatörler, onların aleyhine döndüklerinde güzel bir ambalajla o ülkelere girip, yeni diktatörler koymamalarını umarak ve can kayıpları için üzülerek izliyoruz...)
Bütün bunlar olurken Osmanlı Devleti’nin hataları neydi?
Milliyetçilik akımları karşısında çaresiz mi kalmıştı?
Farklı etnik grupları bir çatı altında tutmaktaki maharetini mi yitirmişti?
Siyasi öngörüdeki zaafın nedeni, perspektifi zayıf insanların tahta geçmesi olabilir miydi?
Batıdaki üretim biçimini, sanayileşmeyi kavrayamaması, çağın gereklerine mesafeli duruşu ve dolayısıyla ekonominin zora girmesi sonucu artan iç kargaşalar, göçler ve iç isyanların çıkması mıydı?
Yeni coğrafi keşiflerin etkisiyle önemini yitiren ticaret yolları mıydı?
Misyonerlerin ve casusların cirit attığı bölgeleri, ihmal etmek miydi?
Günümüzdeki bir takım sorunların da, temelinin atılmasına neden olan İttihat ve Terakkinin varlığı mıydı?
Eğitimde kalitenin düşmesi, medreselerde bilim ve felsefenin dışlanması, ulemalığın liyâkattan çok babadan oğula geçen bir sisteme dönüşmesi miydi? (Beşik uleması)
Ve…
Şekilci batı hayranlığı mıydı?
Öyle ya da böyle Batı, kendi kültürünü dışlamadan, kişilere biat etmek yerine, söylenenlere eleştirel yaklaşımlarda bulunarak, hangi milletten olduğuna bakılmaksızın doğru yapılanlara sahip çıkıp, bunları kendi halklarına hizmet için kullanma başarısını gösterdi.
Biz ise hala din, dil, ırk, adalet ve eğitim ile ilgili meselelerimizle başbaşayız…
Tarihimizle ve kültürümüzle barışmayı halledemedik…
Eşit hak ve özgürlükler konusunda “ama” lardan kurtulamadık…
İşlenen cinayetlerle, katliamlarla, darbelerle yüzleşemedik…
Yeni bir din yarattık, ideolojiyi de ilah yaptık…
Bol yasaklı bir menü hazırladık, yasakları tartışmaktan yasaklananın kendisini tartışamadık…
Batıyı hedef aldık, oysaki temeli yok etmiştik; her depremde yıkıldık…
Filmlerimizde köy öğretmenleri, ağaları dize getirdi; ayakta alkışladık…
Gerçekte nice ağalar yarattık…
Kapitalist batı, baktı ki; globalleşen ekonomi için demokrasi şart, toprak bereketli, turp dikse yeşerecek…
O halde; bir öğretmen atandı…
İyi ki de atandı…
Hoş geldin hocam bay AB!
Demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük ve adil gelir dağılımı için ödev verdi…
İyi ki de verdi…
Bendeniz, kendimce sorumun cevabını bulmuştum…
Ne çok şeyi yitirmişiz…
Yaptığımız güzelliklerden gurur, kaybettiklerimizden esef duydum…
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini okudum… (1948)
Okuyunca da…
Veda Hutbesi’ni buldum… (632)
Şekilden arınıp, öze dönmek dileğiyle…
Sevgilerimle…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018