Hadi ULUENGİN
BÜTÜN bücürler gibi bizim “sol” (!) da boyundan büyük lâf paralamakta pek üstattır.
Dolayısıyla “tarihin çöplüğü” ifadesini de ziyadesiyle sever.
Kapitalizmi, emperyalizmi, liberalizmi, şunu bunu oraya atacağına dair öyle çok nutuk çekti, eh bu kadar yükü kaldıramayacağına göre o tarih herhâlde şimdiden tedbirini almıştır.
Ne bileyim ben, zahir bir yerlerde atık yakma fabrikası falan kurmuştur.
Zaten deyimin Troçki’ye ait olmasına rağmen en Stalinciler de ağzından düşürmez.
***
NORMALDİR! Çünkü bu birincisi de aslında ikincisiyle aynı kumaştan dokunmuştu.
Nitekim nâm-ı diğer Lev Bronstein yukarıdaki ifadeyi, kendisinin de elebaşı olduğu Bolşevikler iktidarı tamamen gasp ettiğinde “Sosyalist Devrimci” muhalefet için kullanmıştı.
Birazdan Kızıllara karşı “ekmek ve hürriyet” şiarıyla isyan etmiş Kronstadt işçilerini de katledecek olan hazret o muhalefete “tarihin çöplüğüne defolun” diye lânet yağdırmıştı.
İşte bizim “solcular”ın (!) dil pelesengi ettiği deyimin kökeni buraya uzanır.
***
PEKİ, tarihin gerçekten de bir “çöplüğü” var mıdır? İhtimal vermiyorum.
Zira başta Hegel mirasçısı Marksizm olmak üzere iradeci, “bilimci” (!) ve ilerlemeci teorilerin zıddına, o tarih sonsuz çetrefil ve asla öngörülemeyecek bir kaosa tekabül ediyor.
Dolayısıyla, bir müneccim şarlatanlığıyla geleceği okuyamayacağımıza göre, çöpe atıldığını varsaydığımız pek çok şeyin yarın tekrar baş tacı edilmeyeceğine hükmedemeyiz.
Fakat yine de “tarih dışılık” diye bir olgunun olabileceğini saptamamız gerekiyor.
***
BUNUNLA, daha ânında “tarihî” olduğu fark edilecek ölçüde önem taşıyan olayların gerçekleştiği bir süreçte sözkonusu süreci “ıskalamak” durumunu kastediyorum.
İşte Türk “solu”nun (!) bugün durduğu yer de burasıdır!
Çünkü o “sol” Kürt meselesinin hale yola girmekte, dolayısıyla da baştan sona bütün parametrelerin değişeceğini ve değişmek zorunda olduğunu hâlâ zerre kadar kavrayamıyor.
Kavrayamadığı için de reddediyor. Reddettiği için de “tarihin dışında” debeleniyor.
***
BELKİ, “sanki ‘sol’ dün tarihe dâhil miydi ki harice bugün çıkıyor” diyeceksiniz.
Doğru! Doğru ama günümüz Türkiye’sinin iç dinamiklerle dönmekte olduğu viraj o dünün genel dünya konjonktürüyle bile karşılaştırılamayacak ölçüde hayatiyet arz ediyor.
Zira Duvar’ın yıkılışına rağmen ülkemizdeki statüko daha epey müddet yaşayabildi.
Bu süreklilikten ötürü de “sol” (!) kendini cidden sorgulamak ihtiyacını hissetmedi.
Eski hamam, eski tas gitti. Bolşevik lügatten ve emperyalizm öcüsünden vazgeçmedi.
En kabadayısı, rotayı aslında her zaman kan kardeşi olmuş olduğu milliyetçiliğin bir üst düzeydeki totaliter boyutuna tekabül eden ulusalcılık varyantına çevirmekle yetindi.
Başka bir deyişle, Türkiye Soğuk Savaş bitiminden şu son yıllara kadar ne kadar “tarih dışı” kaldıysa“sol” (!) da işte o kadar “tarih dışı” kaldı ki, zevahiri az çok kurtardı.
***
OYSA zaten yine son yıllardan itibaren ve tedricen tekrar tarihe dâhil olmaya başlayan aynı Türkiye 2013 Nevruz’uyla; yani Kürt sorununu çözümlemek iradesinin kesin somutluk kazanmasıyla birlikte, geçici bir süre yaşadığı “tarih dışı” süreci tamamen noktalamış oldu.
Gelişmeleri hep beraber göreceğiz! Köhne ve arkaik “sol”un (!) kâh “emperyalizm” diye (!) bin bir dereden su getirerek, kâh da en şoven ve en ırkçı ulusalcılığı teorize ederek yukarıdaki olguyu reddetmesine veya burun kıvırmasına rağmen hayat bunu ispatlayacak.
Yine de o “sol” gibi tarih konusunda boyumdan büyük lâf paralamak âdetim değildir.
Çoktan tarihin çöplüğüne gitti demiyorum ama bizim “sol” çoktan “tarih dışı” kaldı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015