Hadi ULUENGİN
VARŞOVA, Peşte, Berlin, Bükreş… Mesleki şansım yaver gitti.
Bu sayede de komünizmi yıkan ve Duvar’ı berhava eden 1989 Devrimi’ni an be an ve sözkonusu Devrim’in gerçekleştiği hemen her yerde bizzat izlemek fırsatına sahip oldum.
Artık akıl çağına girmiş olduğum için de tarihi yaşamakta olduğumun farkındaydım.
Zaten orak-çekici yırtılmış Macar bayrağıyla Tuna kıyısında akan kitleler veya rengi ve beti benzi solmuş kızılları Gdansk rıhtımında kovalayan Leh işçiler aklımdan hiç silinmeyecek.
***
SONRA, gerek o sene, gerekse de hemen ilk senelerde Malta, Helsinki, Brüksel, Londra yahut Paris zirveleri dâhil bütün belli başlı diplomatik toplantıları da yine yerinde gözlemledim.
Dünyanın yeniden kurulmaya çalışıldığı bu oturumlara da ilk elden tanık olmak hem geçmişi kavramak, hem geleceği tasarlamak açısından bana geniş ufuklar açtı.
Üstelik “cinnet yıllarımdan” miras Bolşevik birikim beni, ne olup bittiğini derinleştirmek açısından, sırf mesleğiyle sınırlı bir gazeteciye oranla daha teçhizatlı kılmıştı.
Fakat yine de tek bir şeyi anlamakta çok, çok zorlandım. O da şuydu:
***
GEREK SSCB’den ayrılan Baltık devletlerinde, gerekse Doğu ve Orta Avrupa’nın eski Varşova Paktı üyelerinde inanılmaz bir “Rusya alerjisi” hüküm sürüyordu.
Dikkatinizi çekerim ve sanmayın ki yanlış ifade kullandım:
Komünizm veya Sovyet alerjisinden değil Rus ve Rusya alerjisinden söz ediyorum!
***
OYSA zaten kısmen Gorbaçov, sonra da Yeltsin iktidarlarıyla birlikte ne Komünist Partisi’nden, ne de Sovyetler Birliği’nden eser kalmıştı. İkisi de tarihin çöplüğünü boyladılar.
Ama yukarıdaki başkentlerde Moskova’ya yönelik alerji bir nebze bile dinmedi.
İstisnasız hepsi, mali açıdan kendilerine çok daha yararlı olacak olmasına rağmen AB üyeliğinden önce ve mutlaka NATO üyeliğini talep ettiler. Nal deyip, mıh demediler.
Zaten Atlantik Paktı’na, sonra da Ortak Pazar’a girer girmez hem bu kurumlar içinde, hem de uluslararası arenada en “şahin” anti-Kremlin politikaların aktörü ve avukatı oldular.
Yani onlardaki Rus alerjisi SSCB dayatmasıyla komünist rejimi kabullenmiş olmaktan kaynaklanan ve normal sayılması gereken bir “kuyruk acısısı”nın çok daha ötesine taşıyordu.
İnsiyaki bir dürtü olarak yansıyordu ki, bana marazi, hattâ ırki bir saplantı olarak geldi.
Ve yukarıda dediğim gibi, belirli bir müddet anlamakta da, kabullenmekte de zorlandım.
Ta ki Vehbi’nin kerrakesi, daha doğrusu Vladimir Putin’in foyası ortaya çıkana dek…
***
EVET evet, ancak aynı Putin bir yeni çar olarak Kremlin tahtına oturduğundan beridir ki, 1989’dan sonra Doğu Avrupa halklarının kendilerini açıklamak için kullandığı “kızıl veya beyaz, Rusya, Rusya’dır” sözünün anlamını daha iyi ve daha derinden kavrar oldum.
Hiç şüphesiz burada İbn Haldun’un tanımladığı türden bir kavim, kültür ve uygarlık “asabiyye”sine atıfta bulunmak ve incelemek gerekiyor ama benim bugünkü konuma girmiyor.
Sadece yukarıdaki deyişe Fransız yazar Custine’nin “1839 Rusya’sı” başlığıyla kaleme almış olduğu kitaptan, o Rusya’lar ve o çarlar ilişkin muazzam bir saptamayı eklemek istiyorum:
“Şayet Çar’ın kalbinde dışarıya yansıttığından daha fazla merhamet yoksa, Rusya ’ya acırım. Ama aksine, gizli hissiyatı daha cömertse, bu takdirde de Çar’a acırım.”
Hemen ekleyeyim: Lenin’in de ilham perisi olan ilk radikal devrimci Herzen bu kitabı “Rusya hakkında en doğru tespitleri en mükemmel yapan eser” olarak değerlendiriyordu.
Yani bir solcu bile Rusya’nın yönetimde de, ahalide de “Rusyalılığı”nı kabullenmişti.
O hâlde Rus geldi aşka ve kızıl yahut beyaz; Çar Nikolay veya Çar Vladimir; mujik İgor ya da gospodina Tanya, aman aman, öper mi ısırır mı, Rus’un aşkı daima başka…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015