Hakan AKSAY
Satranç oynayamayan kafalar, “tavla zekâsı” ve “zar tutma hüneri” ile her şeyi baştan öngörüp sistemli olarak planlayamıyor.
Sonuçta herkesin zaman zaman “Aa, demek şimdi de böyle oldu!” diye şaşırıp labirentin duvarlarına çarpa çarpa ilerlemeye çalıştığı bir siyasi ortamımız var.
Seçimler, şehit cenazeleri, “fiili başkanlık ilanı”, koalisyon oyalamaları falan derken şimdi de aniden seçim hükümeti gündeme geldi.
Hükümete girmeyi reddeden MHP hiç şaşırtmadı. Çünkü lideriDevlet Bahçeli, uzun süredir sarsılmaz bir yüz ifadesiyle her şeye anında karşı çıkmayı zorunlu sayan yıkıcı bir rolü benimsemiş durumda.
CHP de nedense aynı tavrı benimsedi. Acaba neden? 32 günde kendisine umut verip de bir türlü “teklif yapmayan” AKP’ye küstüğü için mi?
Oysa Anayasa gereği kurulan bu seçim hükümetini tümüyle AKP’ye bırakmama şansı vardı. Üstelik yarın neler olacağı belli olmadığı için, bu “geçici” hükümetin uzunca bir süre “kalıcı” olması ihtimali de tümüyle reddedilemez.
HDP ise AKP’nin canını sıkma pahasına oldukça net bir tutumaldı; hükümete gireceğini, hatta “bahane aranmasın” diye 80 milletvekilinden kime teklif gelirse kabul edileceğini açıkladı.
Geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu, pek istemeyerek de olsa - kimilerince “AKP-HDP koalisyonu” olarak görülen - seçim hükümetini kurma hamlelerine başladı.
Elbette “AK kurnazlık” olmadan olmazdı. (Meclis Başkanı seçim sürecini hatırlasanıza.)

* * *
Davutoğlu’nun ağzından seslendirilen “Reis hamlesi”nde gözler ilk önce “zayıf halka” Deniz Baykal’a çevrildi.
Seçim sonrasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşerek yüzde 60’lık “muhalif blok”un altına dinamit koyulmasına aracı olan, daha sonra da lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendisinin mutlaka Meclis Başkanı seçileceği ve koalisyon kurulacağı yolunda ikna eden kurt politikacı, önceki gün kendini yine gündem yapmayı becerdi.
Parti yöneticileri, Davutoğlu’ndan gelebilecek bir “bakanlık teklifi” konusunda hiçbir CHP’li milletvekilinin yumuşamayacağı (“CHP’de öyle karaktersiz yoktur!”) yolunda açıklamalar yaparken, Baykal, “Hele bir teklif gelsin, o zaman söylerim”gibisinden gizemli bir şeyler mırıldandı.
Güvenilir bir netlik yerine, sözüm ona “tecrübe” adına öngörülmez tavırlar içine giren Baykal, dün aldığı bakanlık teklifini reddederken“Parti ahlakına uygun hareket edeceğim” cümlesini kullandı. Oysa ben “kendi ahlakına uygun” davranmasını tercih ederdim.
Dünün mizah sahnesi, AKP’den bakanlık teklifi alan MHP Genel Başkan Yardımcısı Kenan Tanrıkulu’nun verdiği aşırı sinirli ret cevabına “ayrıca tepki olarak parti içindeki görevinden istifa ettiği” açıklamasını eklemesiydi.
Allah aşkına, komik değil mi? Başka bir partiden gelen teklife kızarak kendi partisindeki başkan yardımcılığı görevinden istifa etmek? (Bu, kendisine olası bir CHP-MHP koalisyonunda başbakanlık öneren Kılıçdaroğlu’na demediğini bırakmayan Bahçeli’nin sinir nöbetini de geçti.)
Peki, MHP’lilere ısrarla yüksek devlet makamları teklif edilse, sonunda parlamentodan da ayrılırlar mı acaba?
* * *
Kısa süre sonra “Reis’in düşeşi” yan tavlada şakladı: “Başbuğ’un oğlu” Tuğrul Türkeş, bakanlık teklifini kabul ediverdi...
O andan itibaren MHP bir yangın yerine dönüştü. Bir sinir, bir telaş, bir sertlik, bir hakaret ve tehdit furyası!..
Elbette Türkeş önemli bir isim; ama daha önemlisi, onun arkasından başkalarının da partiyi terk etme ihtimali!..
Tam da son zamanlarda anketler HDP’nin MHP’yi geride bırakarak 3. parti olabileceği iddialarını gündeme sürmüşken, şimdi “yüzde 10 barajı ile MHP’yi aynı cümlede buluşturabilecek” tartışmaların fitili ateşleniyordu.
Bazı yorumlarda “Türkeş’in gidişinin MHP’ye yüzde 2 oy kaybettireceği” görüşü ortaya çıktı bile.
Belki de bu tablo, 7 Haziran sonrası Bahçeli’nin izlediği politikanın çöküş noktalarından birine şimdiden işaret ediyordu.
AKP’nin milliyetçi oyları alabilmek için temel rakip olarak gördüğü MHP’ye yönelik “başka sürprizler” de hazırladığını tahmin etmek zor değil.
Bence “Türkeş bombası”yla birlikte, MHP’nin son dönemde AKP’ye vermiş olduğu “siyasi hediyeler” üzerine düşünüp ders çıkarmasının zamanı gelmişe benziyor. Ama doğrusu pek ümitli değilim.
* * *

İlginçtir, dün daha erken saatlerde uzun süredir MHP’den atılmaya çalışılan eski milletvekili Sinan Oğan’ın sonunda partiden ihraç edildiği haberi gelmişti.
Ardından da, geçtiğimiz günlerde “MHP’nin yüzde 10 barajına takılabileceğini” söyleyen Oğan’ın, 1250 delege ile temas kurup olağanüstü kongre hazırladığı söylentisi yayıldı.
Belli ki, 18 yılda hiçbir ciddi başarı kazanamamış olmasına karşın, partide dediğim dedik bir üslupla giden Bahçeli’yi ve MHP’yi zor günler bekliyor.
Diğer taraftan hemen herkes olayı, “Türkeş operasyonu” ile AKP’nin puan kazandığı, bütün bunların Erdoğan’a yaradığı yorumuyla birlikte okuyor. Haklı olabilirler.
Ama bu, 7 Haziran’dan itibaren Erdoğan’ın “başkanlık rejimi” planının suya düştüğü, AKP’nin inişe geçtiği, son dönemde yaşanan kanlı olaylar ve şehit cenazeleriyle birlikte iktidarın işlerinin iyice sarpa sardığı gerçeğini değiştirmez.
Ayrıca Tuğrul Türkeş’in tavrı ne olursa olsun, yeni belirlenmekte olan hükümette en az üç HDP’li bakanın 13 yıllık tek parti iktidarını bozacağını ve AKP’yi çok rahatsız edeceğiniunutmayalım.
Son olarak bir şey daha ekleyeyim.
Şu sıralarda panik ve gerginlik içindeki MHP’de Tuğrul Türkeş’e verip veriştiriliyor.
Kimileri de sosyal medyada Türkeş’in vaktiyle neler dediğini, Erdoğan’ı nasıl eleştirdiğini servis etmeye başladı.
Doğrudur, bütün bunlar önemlidir; ama unutmayalım ki bu tür “siyasi-etik” sahnelerle ilk kez karşılaşmıyoruz güzel ülkemizde.
Mesela, Süleyman Soylu veya Numan Kurtulmuş gibi “parlak” örneklerimiz var.
Ve artık biliyoruz ki, (Murathan Mungan’ın deyişiyle) “Türkiye’de her şey olabilirsiniz, ama rezil olmazsınız.”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025