Hasan Bülent KAHRAMAN
Pazar günleri Sabah'ın ekinde yayınlanan yazılarımı bu köşenin okurları izliyor mu bilmiyorum. Geçen hafta o köşede şimdi Başbakanın açıklamasıyla başka bir boyuta ulaşan tiyatrolar konusunu ele almıştım. Başbakanın getirdiği önerinin ayrıntılarından henüz haberdar değiliz.
Gene de o kadar zıtlaşma ve sert bir üslupla olmasaydı kesinlikle daha iyi olacağını düşündüğüm önerisi benim için önemli.
Önemi, söz konusu ettiğim yazıda anlattıklarımdan kaynaklanıyor.
Burada da özetleyeyim: 1991'den 95 seçimleri sonrasına kadar Kültür Bakanlığı'nda danışmanlık yaptım. Bu danışmanlık SHP'nin DYP ile kurduğu koalisyon hükümetleri döneminde cereyan etti. Yani Kültür Bakanlığı sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir iktidarın elindeyken daima çok önemli bir görüşü savundu.
Bu görüşü ilk kez Bakan Fikri Sağlar koltuğuna oturduktan hemen sonra yaptığı ve metnini benim yazdığım bir açıklamayla temellendirdi. Buna göre 'kültür politikası devletin kültür politikası olmayacağını söyleyen' politikaydı. Belki biraz köşeli bir sözdü ama maksadı açıktı: devletin 'opera ve balesi', devletin 'tiyatroları', devletin 'sanat galerileri' olmamalıydı. Olmamalıydı da bunlarla kimse ilgilenmemeli miydi? Hayır, politika çok açıktı: bu alanlar devletten, devletin ideolojik hegemonyasından, müdahalesinden, ne derseniz deyin, kurtarılmalıydı. Özerkleştirilmeliydi.
Bağımsızlaştırılmalıydı. Devlet kitap basmamalı, yayın yapmamalıydı.
Onun yerine bu alanların, kendi temsilcilerinden mürekkep kurullar tarafından, sivil, katılımcı, paylaşımcı ve çok saydam bir biçimde yönetilmesini sağlamalıydı.
O merkezi kurumda devlet de mevcut olmalıydı. Ama işlevi bütçeden o kurullara para aktarmakla sınırlı kalmalıydı. Kurullar kurumları yönetmeliydi. Politikalarına, repertuvarlarına, istihdamlarına onlar karar vermeliydi. Bir tek belki kütüphaneler bu uygulamanın dışında kalabilirdi.
Kendimizden uydurmamış, bu yöntemi dünyadaki örneklerini inceleyerek oluşturmuştuk.
Sağlar, ikinci kere bakan olunca bir Ulusal Kültür Sanat Konseyi vücuda getirdik. Her sanatsal üretim alanının temsilcisi olan kurum orada mevcuttu. Yapılan protokolle de bu konsey kabul edildi. Sonra biz iktidardan gittik, gelenler de bu işleri önemsemediler, bugüne eriştik.
Dolayısıyla Başbakanın bugünkü önerisi doğrudur ama kısmen doğrudur. Haklıdır; devlet 21. yüzyılda tiyatroculuk, operacılık, yayıncılık yapmamalı. Ama bu devletin hiçbir şey yapmayacağı anlamına gelmez. Kültür Bakanlığı o alanlarda diğer özel kurumların gerçekleştiremeyeceği projeleri ayağa kaldırmalıdır bu bir. İkincisi o alanlara mutlaka kaynak aktarmalıdır.
Sorun yönetim sorunudur. Demokratik tüm ülkelerde yöntem, yaklaşım, model budur. En merkezi olduğunu sandığımız, saydığımız Fransa'da da o merkezi yapı kendi içinde esnemiş ve bu noktaya kaymıştır.
Unutmayalım ki, 1968 olaylarını başlatan bir neden de Kültür Bakanı efsanevi Malraux'nun Sinematek başkanı bizim İzmirli levanten Langlois'yı görevden almasıydı.
Aynı Malraux protestolar neticesinde aynı kişiyi makamına iade etmek sorunda kalmıştı.
Hükümet de düşünsün derim serinkanlılıkla, kültür çevreleri de. Kültür daima orkestradaki birinci kemandır. Akordu bozulmamalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024