Hasan Bülent KAHRAMAN
İnsanlık tarihinin en göz alıcı kültürlerinden biri Avrupa kültürüdür. Bu tarih bizzat Avrupa’nın kabulüyle 2500 yıllık bir geçmişe dayanır. Antik Yunan’dan başlatılan kültür, Mezopotamya uygarlığını Judaizm üstünden benimser. Sonunda ortaya Yahudi-Hristiyan temelli bir sentez çıkar. Kökenleri bunlardır ama kültürün kendisi o kökenleri aşacak bir görkemdedir. Bir dönemde yaşandığı ve maalesef çok olumsuz sonuçlar üreten Avrupa-merkezci anlayışa yeniden düşmenin anlamı elbette yok. Fakat bugün yeryüzünde kültür denen birikimin büyük kesitini, paydasını bu kaynakta aramak yanlış değil. Marx veya Stendhal, Michelangelo veya Beethoven, Dostoyevski ya da Mallarmé Avrupa’dır ve bu gerçeğin neresini yontmak mümkündür?
Yine de Avrupa bir dönemini kapatmış görünüyor. Sunset Bulvarı filmindeki yaşlı, eski prima donna gibi kendi hayalleriyle avunuyor. Ekonomisi, demografisi ve hepsinden önemlisi geleceğiyle Avrupa ciddi bir yoksulluk içinde. Emperyal düşler kuran Amerika’nın püf demesiyle Avrupa kendi içinde çırpınmaya başladı. ABD’siz bir Avrupa’nın nasıl olacağı, Transatlantik İlişkilerinin bir kanadı kesildikten sonra Avrupa’nın nasıl ilerleyeceği başlı başına bir sorun. Teknolojik ilerleme açısından da kaynak geliştirme olanakları bakımından da tıkanıp kalmış bir Avrupa söz konusu. Nereden gelindi buraya? Acaba bu sonuç Avrupa düşüncesinin iflasıyla eş anlamlı mıdır?
* * *
Avrupa’nın, Avrupa düşüncesinin ne olduğunu daha geniş ve büyük düşünen klasisist felsefecilerden okumak gerekir. Eskimiş gibi görünseler de onların bakış açısı çok daha geniş, irdelemeleri daha derindir. Görüşlerine katılmasam bile Spengler’in yerini tutacak veya Gibbon’la, Bruckhardt’la yarışacak pek bir güncel yazar yok. Gerard Delanty, onlar kadar önemli bir yazar değil. Hiç değil. Yine de Avrupa konusunda düşündü ve yazdı. Avrupa’nın İcadı adlı kitabında, adından anlaşılacağı üzere, Avrupa’nın ‘icat edilmiş’ bir kavram olduğunu belirtti. Delanty’nin kitabını yazdığı dönemde bu ‘icat’ kavramı revaçtaydı. Hobsbawn ‘geleneğin icadı’ndan söz ediyordu, Perry Anderson da ‘Hayali cemaatler’den. Delanty, 1995’te yazdığı bu kitapla kalmadı, Avrupa konusunda düşünmeyi sürdürdü, ardından Avrupa’yı Yeniden Düşünmek’i (Rethinking Europe, 2005), kaleme aldı, onu da Avrupa’nın Mirası (European Heritage, 2009) izledi.
Fazla ‘sofistike’ olmayan ve biraz da bilineni tekrar eden bu yazarın dile getirdiği görüşlerin arka planında bir fon yer alıyor. Yetiştiği yılların, 1980’lerin ikinci yarısıyla 1990’ların ikinci yarısı, arayışlarından etkilenen o fonu kozmopolitanizm ve çoğulculuk oluşturuyor. Bu iki kavramı Delanty Avrupa’nın mirası olarak sunuyordu. Kuşkusuz, etkileyici bir tanımdı. Avrupa, bugün dizleri üstüne çökerken bu iki kavramı ne kadar anımsıyor derseniz sorunun cevabı kuşkulu veya sisli olmaktan çok olumsuza yakındır. Hayır, Avrupa, çoğulculuk ve kozmopolitanizm mirasını anımsamıyor. Anımsamadığı içindir ki, birkaç yüz bin göçmenle birlikte tüm yapısını dönüştürmeyi ve kendi değerlerini inkâr etmeyi tercih etti, öylelikle de sonunu hazırladı. Yukarıda söylediğim gibi, nereden nereye gelindiğine, Avrupa düşüncesinin, şimdi yitirilen değerlerin neler olduğuna ve onların neden bugünkü çıkmazla ilişkilerinin bulunduğuna bakmak gerek.
* * *
Bir Avrupa düşüncesi, bir ortak Avrupa hayali, bir Avrupa mirası elbette var/dı. Avrupa düşüncesinin tamamen filhellenik bir anlayıştan yola çıktığını söylemek kabil. Avrupa düşüncesi, Orta Çağı kasıp kavurmuş Aristoteles felsefe ve mantığına mukabil, Constantinopollü yani İstanbullu Georgios Gemistus Plethon’nun 1438-39’da Platon’u Batı'ya tanıtmasından bu yana (ki adını kendisi hayranı olduğu Platon’un adı olarak almıştır) bu iki felsefeci aracılığıyla ve Shakespeare’i bile doğrudan etkilemiş (o etki Freud’a kadar uzanır) Yunan tragedyaları üstünden gelir. 1848-1914 arasında bu etki o kadar yüksektir ki, dönemi ele aldığı kitabını J. W. Burrow, Aklın Krizi diye koymaktan kaçınmamıştır. O etkiden Avrupa sanat tarihini antik Yunan sanatıyla bütünleştiren Winckelmann doğdu.
Helenistik çağların katkısından sonra gelen büyük dalga Orta Çağlar ve Bizans birikimidir. Bizans dediğimiz, Doğu Roma'dır. Her iki kavramın belkemiğini de Hristiyanlık meydana getiriyor. Batı, birikimini silip yeniden kurgulayacak kadar cesur veya akılsız olmadığı için Hristiyanlıkla Yahudiliğin büyük tarihini, Yunan kültürüyle ardından gelen Latin kültürünü birleştirmekte beis görmemiş, aksine onunla övünmüştür. Bugün Batı'nın müzelerini dolduran ‘yapıtlar’ olsun, sokaklarını dolduran mimari olsun bu sentezin ürünüdür.
* * *
Bilhassa Goethe’ye gelindiğinde yeni bir bireşimin arayışı ortaya çıkar. Doğuyla batının bileştirilmesi çabasını Avrupa düşüncesi kâğıt üstünde benimsemiş, ama bir gerçeklik ve pratik olarak asla kabul etmemiştir. Avrupa’nın bilmediğimiz bir tarihten başlayarak kendi tarihi ve ‘benliğiyle’ övünmesi, kendisini evrensel gerçeği elinde bulunduran bilinç olarak görmesi, o sentezi bir olguya dönüştürmemiştir. Greko-Romen ve Judaik kültüre dönük atıflar ve kabuller, günü geldiğinde Doğu Roma kavramının bile reddini sağlar. ‘Bizans’ kavramı, tarihin Doğu Roma gerçeğinden koparılması maksadıyla, ilk kez 1557 yılında Hieronymus Wolf tarafından Corpus Historiæ Byzantinæ kitabıyla birlikte ‘icat edilmiş’tir. Tarih içinde yer almaz. Doğu, Avrupa için ‘olmayan’, sadece tahayyül edilen bir realitedir.
O kadar böyledir ki, şimdi üstünde büyük bir literatürün yükseldiği oryantalizm çok garip burgular içerir. Birincisi, Batı, kendi dışındaki ülkelere Rönesans’ı doğuran ve biçimlendiren hümanizm kavramına rağmen sömürgecilik/kolonyalizm üstünden yaklaşmıştır. Türkiye’deki büyük Avrupa hayranlarının bu gerçeği hiç dile getirmediğine geçerken değinelim. Kolonyalizmin tek bir nedeni vardır. Batı kendisini, antik Roma’nın Hıristiyan olduğu günden sonra ‘modern’, kendi dışında kalanları ise Pagan olarak nitelendiriyordu. Paganlık, yani bir tür ‘yaban’lık, antik Yunan kültüründe Barbar deyimiyle karşılanıyordu.
Unutmayalım MÖ 4. yüzyılda yaşamış İsokrates, Perslere karşı büyük bir fütuhatı öneriyordu. O tarihin zamanla hangi mendereslerle geliştiğini bilenler bilir. Batı'nın Yunan Bağımsızlık Savaşı'nı desteklerken yazdıkları ortadadır.) Batı dışındaki kültürlerin ‘modernleştirilmesi’ gerekirdi. Sömürgeciler, bu fikirden hareketle kendilerine ‘modernleştiriciler’ demekten çekinmedi. Batı kendisini daima merkez kabul etti. Bu ‘eurocentrism/Avrupa maerkezcilik’ dünyayı dışlamanın, ikincilleştirmenin aracı oldu. Avrupa, dünyayı kafasında geliştirdiği ‘stereotiplerle’ dışlıyordu.
* * *
Sömürgecilik, söz konusu ‘stereotipleştirmenin’ bir başka sonucudur veya uzantısıdır. Sömürgeleştirmesine, sömürgeci olarak içine girmesine rağmen, Batı bilinci, Doğu'yu kendi hakikatiyle görmemiştir. Stendhal’în kullandığı, ama ilk kez Danton’un dile getirdiği söylenen la vérité, l’âpre vérité ‘gerçek, acı gerçek’ budur. İçindeyken dahi Avrupa, Doğu'yu ‘hayal’ etmiştir. Hayal sınırsızdır. Size sınırsız bir özgürlük tanır. Batı da o sınırsızlığı Doğu'ya olumsuz nitelikler yüklemekte bulur. O çok beğendiğimiz, dostumuz kabul ettiğimiz (tabii ki, öyledir) Pierre Loti’nin La Rochelle’deki evine gidip İstanbul’dan götürdüğü parçalarla nasıl bir ‘dekor’ yarattığını görenler söylediklerimi daha iyi anlayacaktır. İstanbul’da yaşamasına rağmen evinde kurduğu ‘oriyent’ tamamen hayal ürünüydü. Bizzat ve bilfiil İstanbul’dayken de zaten Loti, Aziyad’ı yazıyordu. Fiilinde dahi, olmayan bir tarihin peşindeydi.
Bu tahayyül Batı'yı Doğu karşısında hırçınlaştırdı. Hatta, akıl dışı bir noktaya itti. 1914-18 arasındaki Orta Doğu meselesi budur. Öyle olduğu gibi Anadolu’nun Yunanlara işgal ettirilmesi de aynı kapıya açılır. Hatta, Lord Elgin’in Atina’da Akropol tepesinde bulunan Parthenon’un frizlerini söküp, çalıp British Museum’a götürmesi de aynı anlayışın uzantısıdır. (Bizden götürülenlere artık bir şey söylemiyorum.) Yağma mantığı Avrupa’nın temelini meydana getirir. Onu ‘Avrupa kibri’ diye nitelendirmekte beis yok. Bütün Yunan tragedyalarının özünde o korkunç ‘hubris’ kavramı yer alır. Avrupa onu çok iyi bilir fakat, bilgisi gerçeğini ortadan kaldırmaya yetmiyor.
* * *
Bu birikimin üstüne oturan iki Avrupa olgusundan daha söz etmek gerekir. Birincisi, aklın sınırsız hakimiyeti, ikincisi, o akılla bambaşka bir anlam kazanan modernleşmedir. Bugün Avrupa’nın yaşadığı tüm sıkıntıları bu iki ögenin meydana getirdiği bileşkede bulmak kabil. Modern Avrupa Descartes’la ve onun cogito (düşünmek) ile sum’u (olmak/oluş/var olmak) birleştirmesi neticesinde başladı: Düşünüyorsam varım, düşünce varlıktır, varlık düşüncedir. İyi ve güzel. Güzel ve iyi. Batı, ratio’nun, aklın, usun üstünlüğünü modernlik olarak nitelendirdi. Weber, Batı'nın belli bir düzey taşıdığı, mükemmeliyete eriştirdiği hiçbir şeyi Batı'nın bulmadığını söylüyordu meşhur kitabının girişinde. Ne muhasebe sitemini ne pentatonik ses sitemini ne de başka bir şeyi Batı icat etmişti ama onları alıp en yüksek kusursuzluk mertebesine taşımıştı. Aklın işlevinden bahsediyor Weber ve modernlik tamı tamına budur.
Ne var ki, Avrupa, modernizmi, sahip olduğu kibrin bir aracı olarak kullandı. Vurguladığım şekilde modernleşmeyi kendi ayrıcalığının ve kendi dışındaki dünyayı ötekileştirmenin bir aracı olarak değerlendirdi. Bu anlayış Avrupa’nın kendi kökenlerine, kültürüne ve tarihine, bilincine ait olmayan, onu benimsemeyen her kültürü, topluluğu ve ülkeyi dışlamayı, hor görmeyi ve tahkir etmeyi, daha ileri giderek işgal etmeyi ve sömürmeyi mübah saymasına yol açmıştır. Avrupa’nın muhteşem bir uygarlık yarattıktan sonra yaşadığı felaketin en büyük amili bu anlayışıdır. Bugün de Avrupa aynı muhakemenin sınırları içindedir.
* * *
Başa döneyim. İnsanlık tarihinin en görkemli kültürlerinden birini üretmiş ve her şeye rağmen ‘modern insan’ı yaratmış, oluşturmuş Avrupa’nın dizleri üstüne çöktüğü artık yadsınamaz bir gerçek. Ama aynı Avrupa’nın şu dile getirdiğim nedenlerden ötürü faşizan bir damarının bulunduğu ve o damarın hayli işlek olduğu da bir gerçek. 1933-1945 arası ayrı bir dönem, zaman zaman hortlayan gizli faşizmler ayrı birer ‘mit’ olarak bu faşizm serüveni dile getirir. Çok yakın bir tarihte iktidara getirilen ırkçı partiler öykünün devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı göçmen sayısının yanında çok küçük bir sayıdaki göçmen kitlesi Avrupa’nın kınında duran kılıcını çekmesine sebep oldu, o da hızla kendi sonunu getirdi. Artık ‘hümanizma’ yani esas itibariyle bir başka kültürün ürününü alıp, içerip onu dönüştürüp yeniden üretmek anlamına gelen edim söz konusu değil. Olmadığı gibi, bir dönem çok kullanılan transkültürel yaklaşım, çoklukültücü (multiculturalist) anlayış, çoğulcu kültür (plural culture) modeli de bundan sonra çok uzun bir süre işlemeyecek. Hele kozmopolitanizm artık bilinmeyen bir tarih boyunca unutulacak.
* * *
Nedeni çok açık: Avrupa, kendisini muhteşem bir proje olan Avrupa Birliği projesini yozlaştırarak mahvetti. Tamamen ‘eurokrasinin’ elinde kalan ve yolsuzluklara, ülke iflaslarına, her türden gayrı meşru ilişkiye batan bu yönetim, özünü yitirdi. Beethoven’ın 9. Senfoni'sinin koral bölümünü oluşturan, AB’nin resmi marşı kabul ettiği Schillerin sözlerinde hayat bulan anlayış, yerini dar ufuklu bir bürokrasinin çıkmazına terk etti. O kadar ki, Avrupa müzeleri çalınarak, hırsızlanarak dört duvarı arasına saklanmış parçaları yerlerine iade etmekten kaçındı, vermemek için onlara direndi. Muhteşem Halikarnas Balıkçısı, bin yaşındaki Balıkçımız, daha o tarihlerde İngiltere Kraliçesine yazdığı mektupta ‘Şimdi British Museum’da bulunan Halikarnassos Mozolesi Arşipel’in mavisine yakışır, müzenizin karanlık duvarları arasına değil’ sözü hala sürgünde, hala öksüz ve yetim olan o çok etkileyici yapıtın kulaklarında çınlıyor. Aynı şey Bergama Tapınağı için geçerli değil mi? Avrupa’nın bu ölçüde içine kapandığı bir dünyada dışına vereceği ne olabilir?
Yine de karamsar olmamak gerekir. Dağıtıldığını söylediğim geleneğin parçaları yerli yerinde duruyor. Tarihi boyunca kendi içinde savaşan, Yüz Yıl Savaşlarıyla, Napolyon Savaşlarıyla, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla yerle bir olan Avrupa, daha önce hukukun üstünlüğü, insan hakları ve esasen anayasal yurttaşlık demek olan sözleşme geleneği ile o çıkmazlardan kurtulmasını bildi. Bir kere daha onu başaracaktır. Nüfusu yaşlı, ekonomisi dar ama geleneği büyüktür ve kültür birikimi her zaman her şeyden daha önemlidir. Yeter ki, o kültürü içine kapanmak için değil, evrenselleşmek için kullansın.
Ama bir de Ukrayna Savaşı var...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları










































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025