Hasan Bülent KAHRAMAN
İnsanlık tarihinin en göz alıcı kültürlerinden biri Avrupa kültürüdür. Bu tarih bizzat Avrupa’nın kabulüyle 2500 yıllık bir geçmişe dayanır. Antik Yunan’dan başlatılan kültür, Mezopotamya uygarlığını Judaizm üstünden benimser. Sonunda ortaya Yahudi-Hristiyan temelli bir sentez çıkar. Kökenleri bunlardır ama kültürün kendisi o kökenleri aşacak bir görkemdedir. Bir dönemde yaşandığı ve maalesef çok olumsuz sonuçlar üreten Avrupa-merkezci anlayışa yeniden düşmenin anlamı elbette yok. Fakat bugün yeryüzünde kültür denen birikimin büyük kesitini, paydasını bu kaynakta aramak yanlış değil. Marx veya Stendhal, Michelangelo veya Beethoven, Dostoyevski ya da Mallarmé Avrupa’dır ve bu gerçeğin neresini yontmak mümkündür?
Yine de Avrupa bir dönemini kapatmış görünüyor. Sunset Bulvarı filmindeki yaşlı, eski prima donna gibi kendi hayalleriyle avunuyor. Ekonomisi, demografisi ve hepsinden önemlisi geleceğiyle Avrupa ciddi bir yoksulluk içinde. Emperyal düşler kuran Amerika’nın püf demesiyle Avrupa kendi içinde çırpınmaya başladı. ABD’siz bir Avrupa’nın nasıl olacağı, Transatlantik İlişkilerinin bir kanadı kesildikten sonra Avrupa’nın nasıl ilerleyeceği başlı başına bir sorun. Teknolojik ilerleme açısından da kaynak geliştirme olanakları bakımından da tıkanıp kalmış bir Avrupa söz konusu. Nereden gelindi buraya? Acaba bu sonuç Avrupa düşüncesinin iflasıyla eş anlamlı mıdır?
* * *
Avrupa’nın, Avrupa düşüncesinin ne olduğunu daha geniş ve büyük düşünen klasisist felsefecilerden okumak gerekir. Eskimiş gibi görünseler de onların bakış açısı çok daha geniş, irdelemeleri daha derindir. Görüşlerine katılmasam bile Spengler’in yerini tutacak veya Gibbon’la, Bruckhardt’la yarışacak pek bir güncel yazar yok. Gerard Delanty, onlar kadar önemli bir yazar değil. Hiç değil. Yine de Avrupa konusunda düşündü ve yazdı. Avrupa’nın İcadı adlı kitabında, adından anlaşılacağı üzere, Avrupa’nın ‘icat edilmiş’ bir kavram olduğunu belirtti. Delanty’nin kitabını yazdığı dönemde bu ‘icat’ kavramı revaçtaydı. Hobsbawn ‘geleneğin icadı’ndan söz ediyordu, Perry Anderson da ‘Hayali cemaatler’den. Delanty, 1995’te yazdığı bu kitapla kalmadı, Avrupa konusunda düşünmeyi sürdürdü, ardından Avrupa’yı Yeniden Düşünmek’i (Rethinking Europe, 2005), kaleme aldı, onu da Avrupa’nın Mirası (European Heritage, 2009) izledi.
Fazla ‘sofistike’ olmayan ve biraz da bilineni tekrar eden bu yazarın dile getirdiği görüşlerin arka planında bir fon yer alıyor. Yetiştiği yılların, 1980’lerin ikinci yarısıyla 1990’ların ikinci yarısı, arayışlarından etkilenen o fonu kozmopolitanizm ve çoğulculuk oluşturuyor. Bu iki kavramı Delanty Avrupa’nın mirası olarak sunuyordu. Kuşkusuz, etkileyici bir tanımdı. Avrupa, bugün dizleri üstüne çökerken bu iki kavramı ne kadar anımsıyor derseniz sorunun cevabı kuşkulu veya sisli olmaktan çok olumsuza yakındır. Hayır, Avrupa, çoğulculuk ve kozmopolitanizm mirasını anımsamıyor. Anımsamadığı içindir ki, birkaç yüz bin göçmenle birlikte tüm yapısını dönüştürmeyi ve kendi değerlerini inkâr etmeyi tercih etti, öylelikle de sonunu hazırladı. Yukarıda söylediğim gibi, nereden nereye gelindiğine, Avrupa düşüncesinin, şimdi yitirilen değerlerin neler olduğuna ve onların neden bugünkü çıkmazla ilişkilerinin bulunduğuna bakmak gerek.
* * *
Bir Avrupa düşüncesi, bir ortak Avrupa hayali, bir Avrupa mirası elbette var/dı. Avrupa düşüncesinin tamamen filhellenik bir anlayıştan yola çıktığını söylemek kabil. Avrupa düşüncesi, Orta Çağı kasıp kavurmuş Aristoteles felsefe ve mantığına mukabil, Constantinopollü yani İstanbullu Georgios Gemistus Plethon’nun 1438-39’da Platon’u Batı'ya tanıtmasından bu yana (ki adını kendisi hayranı olduğu Platon’un adı olarak almıştır) bu iki felsefeci aracılığıyla ve Shakespeare’i bile doğrudan etkilemiş (o etki Freud’a kadar uzanır) Yunan tragedyaları üstünden gelir. 1848-1914 arasında bu etki o kadar yüksektir ki, dönemi ele aldığı kitabını J. W. Burrow, Aklın Krizi diye koymaktan kaçınmamıştır. O etkiden Avrupa sanat tarihini antik Yunan sanatıyla bütünleştiren Winckelmann doğdu.
Helenistik çağların katkısından sonra gelen büyük dalga Orta Çağlar ve Bizans birikimidir. Bizans dediğimiz, Doğu Roma'dır. Her iki kavramın belkemiğini de Hristiyanlık meydana getiriyor. Batı, birikimini silip yeniden kurgulayacak kadar cesur veya akılsız olmadığı için Hristiyanlıkla Yahudiliğin büyük tarihini, Yunan kültürüyle ardından gelen Latin kültürünü birleştirmekte beis görmemiş, aksine onunla övünmüştür. Bugün Batı'nın müzelerini dolduran ‘yapıtlar’ olsun, sokaklarını dolduran mimari olsun bu sentezin ürünüdür.
* * *
Bilhassa Goethe’ye gelindiğinde yeni bir bireşimin arayışı ortaya çıkar. Doğuyla batının bileştirilmesi çabasını Avrupa düşüncesi kâğıt üstünde benimsemiş, ama bir gerçeklik ve pratik olarak asla kabul etmemiştir. Avrupa’nın bilmediğimiz bir tarihten başlayarak kendi tarihi ve ‘benliğiyle’ övünmesi, kendisini evrensel gerçeği elinde bulunduran bilinç olarak görmesi, o sentezi bir olguya dönüştürmemiştir. Greko-Romen ve Judaik kültüre dönük atıflar ve kabuller, günü geldiğinde Doğu Roma kavramının bile reddini sağlar. ‘Bizans’ kavramı, tarihin Doğu Roma gerçeğinden koparılması maksadıyla, ilk kez 1557 yılında Hieronymus Wolf tarafından Corpus Historiæ Byzantinæ kitabıyla birlikte ‘icat edilmiş’tir. Tarih içinde yer almaz. Doğu, Avrupa için ‘olmayan’, sadece tahayyül edilen bir realitedir.
O kadar böyledir ki, şimdi üstünde büyük bir literatürün yükseldiği oryantalizm çok garip burgular içerir. Birincisi, Batı, kendi dışındaki ülkelere Rönesans’ı doğuran ve biçimlendiren hümanizm kavramına rağmen sömürgecilik/kolonyalizm üstünden yaklaşmıştır. Türkiye’deki büyük Avrupa hayranlarının bu gerçeği hiç dile getirmediğine geçerken değinelim. Kolonyalizmin tek bir nedeni vardır. Batı kendisini, antik Roma’nın Hıristiyan olduğu günden sonra ‘modern’, kendi dışında kalanları ise Pagan olarak nitelendiriyordu. Paganlık, yani bir tür ‘yaban’lık, antik Yunan kültüründe Barbar deyimiyle karşılanıyordu.
Unutmayalım MÖ 4. yüzyılda yaşamış İsokrates, Perslere karşı büyük bir fütuhatı öneriyordu. O tarihin zamanla hangi mendereslerle geliştiğini bilenler bilir. Batı'nın Yunan Bağımsızlık Savaşı'nı desteklerken yazdıkları ortadadır.) Batı dışındaki kültürlerin ‘modernleştirilmesi’ gerekirdi. Sömürgeciler, bu fikirden hareketle kendilerine ‘modernleştiriciler’ demekten çekinmedi. Batı kendisini daima merkez kabul etti. Bu ‘eurocentrism/Avrupa maerkezcilik’ dünyayı dışlamanın, ikincilleştirmenin aracı oldu. Avrupa, dünyayı kafasında geliştirdiği ‘stereotiplerle’ dışlıyordu.
* * *
Sömürgecilik, söz konusu ‘stereotipleştirmenin’ bir başka sonucudur veya uzantısıdır. Sömürgeleştirmesine, sömürgeci olarak içine girmesine rağmen, Batı bilinci, Doğu'yu kendi hakikatiyle görmemiştir. Stendhal’în kullandığı, ama ilk kez Danton’un dile getirdiği söylenen la vérité, l’âpre vérité ‘gerçek, acı gerçek’ budur. İçindeyken dahi Avrupa, Doğu'yu ‘hayal’ etmiştir. Hayal sınırsızdır. Size sınırsız bir özgürlük tanır. Batı da o sınırsızlığı Doğu'ya olumsuz nitelikler yüklemekte bulur. O çok beğendiğimiz, dostumuz kabul ettiğimiz (tabii ki, öyledir) Pierre Loti’nin La Rochelle’deki evine gidip İstanbul’dan götürdüğü parçalarla nasıl bir ‘dekor’ yarattığını görenler söylediklerimi daha iyi anlayacaktır. İstanbul’da yaşamasına rağmen evinde kurduğu ‘oriyent’ tamamen hayal ürünüydü. Bizzat ve bilfiil İstanbul’dayken de zaten Loti, Aziyad’ı yazıyordu. Fiilinde dahi, olmayan bir tarihin peşindeydi.
Bu tahayyül Batı'yı Doğu karşısında hırçınlaştırdı. Hatta, akıl dışı bir noktaya itti. 1914-18 arasındaki Orta Doğu meselesi budur. Öyle olduğu gibi Anadolu’nun Yunanlara işgal ettirilmesi de aynı kapıya açılır. Hatta, Lord Elgin’in Atina’da Akropol tepesinde bulunan Parthenon’un frizlerini söküp, çalıp British Museum’a götürmesi de aynı anlayışın uzantısıdır. (Bizden götürülenlere artık bir şey söylemiyorum.) Yağma mantığı Avrupa’nın temelini meydana getirir. Onu ‘Avrupa kibri’ diye nitelendirmekte beis yok. Bütün Yunan tragedyalarının özünde o korkunç ‘hubris’ kavramı yer alır. Avrupa onu çok iyi bilir fakat, bilgisi gerçeğini ortadan kaldırmaya yetmiyor.
* * *
Bu birikimin üstüne oturan iki Avrupa olgusundan daha söz etmek gerekir. Birincisi, aklın sınırsız hakimiyeti, ikincisi, o akılla bambaşka bir anlam kazanan modernleşmedir. Bugün Avrupa’nın yaşadığı tüm sıkıntıları bu iki ögenin meydana getirdiği bileşkede bulmak kabil. Modern Avrupa Descartes’la ve onun cogito (düşünmek) ile sum’u (olmak/oluş/var olmak) birleştirmesi neticesinde başladı: Düşünüyorsam varım, düşünce varlıktır, varlık düşüncedir. İyi ve güzel. Güzel ve iyi. Batı, ratio’nun, aklın, usun üstünlüğünü modernlik olarak nitelendirdi. Weber, Batı'nın belli bir düzey taşıdığı, mükemmeliyete eriştirdiği hiçbir şeyi Batı'nın bulmadığını söylüyordu meşhur kitabının girişinde. Ne muhasebe sitemini ne pentatonik ses sitemini ne de başka bir şeyi Batı icat etmişti ama onları alıp en yüksek kusursuzluk mertebesine taşımıştı. Aklın işlevinden bahsediyor Weber ve modernlik tamı tamına budur.
Ne var ki, Avrupa, modernizmi, sahip olduğu kibrin bir aracı olarak kullandı. Vurguladığım şekilde modernleşmeyi kendi ayrıcalığının ve kendi dışındaki dünyayı ötekileştirmenin bir aracı olarak değerlendirdi. Bu anlayış Avrupa’nın kendi kökenlerine, kültürüne ve tarihine, bilincine ait olmayan, onu benimsemeyen her kültürü, topluluğu ve ülkeyi dışlamayı, hor görmeyi ve tahkir etmeyi, daha ileri giderek işgal etmeyi ve sömürmeyi mübah saymasına yol açmıştır. Avrupa’nın muhteşem bir uygarlık yarattıktan sonra yaşadığı felaketin en büyük amili bu anlayışıdır. Bugün de Avrupa aynı muhakemenin sınırları içindedir.
* * *
Başa döneyim. İnsanlık tarihinin en görkemli kültürlerinden birini üretmiş ve her şeye rağmen ‘modern insan’ı yaratmış, oluşturmuş Avrupa’nın dizleri üstüne çöktüğü artık yadsınamaz bir gerçek. Ama aynı Avrupa’nın şu dile getirdiğim nedenlerden ötürü faşizan bir damarının bulunduğu ve o damarın hayli işlek olduğu da bir gerçek. 1933-1945 arası ayrı bir dönem, zaman zaman hortlayan gizli faşizmler ayrı birer ‘mit’ olarak bu faşizm serüveni dile getirir. Çok yakın bir tarihte iktidara getirilen ırkçı partiler öykünün devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı göçmen sayısının yanında çok küçük bir sayıdaki göçmen kitlesi Avrupa’nın kınında duran kılıcını çekmesine sebep oldu, o da hızla kendi sonunu getirdi. Artık ‘hümanizma’ yani esas itibariyle bir başka kültürün ürününü alıp, içerip onu dönüştürüp yeniden üretmek anlamına gelen edim söz konusu değil. Olmadığı gibi, bir dönem çok kullanılan transkültürel yaklaşım, çoklukültücü (multiculturalist) anlayış, çoğulcu kültür (plural culture) modeli de bundan sonra çok uzun bir süre işlemeyecek. Hele kozmopolitanizm artık bilinmeyen bir tarih boyunca unutulacak.
* * *
Nedeni çok açık: Avrupa, kendisini muhteşem bir proje olan Avrupa Birliği projesini yozlaştırarak mahvetti. Tamamen ‘eurokrasinin’ elinde kalan ve yolsuzluklara, ülke iflaslarına, her türden gayrı meşru ilişkiye batan bu yönetim, özünü yitirdi. Beethoven’ın 9. Senfoni'sinin koral bölümünü oluşturan, AB’nin resmi marşı kabul ettiği Schillerin sözlerinde hayat bulan anlayış, yerini dar ufuklu bir bürokrasinin çıkmazına terk etti. O kadar ki, Avrupa müzeleri çalınarak, hırsızlanarak dört duvarı arasına saklanmış parçaları yerlerine iade etmekten kaçındı, vermemek için onlara direndi. Muhteşem Halikarnas Balıkçısı, bin yaşındaki Balıkçımız, daha o tarihlerde İngiltere Kraliçesine yazdığı mektupta ‘Şimdi British Museum’da bulunan Halikarnassos Mozolesi Arşipel’in mavisine yakışır, müzenizin karanlık duvarları arasına değil’ sözü hala sürgünde, hala öksüz ve yetim olan o çok etkileyici yapıtın kulaklarında çınlıyor. Aynı şey Bergama Tapınağı için geçerli değil mi? Avrupa’nın bu ölçüde içine kapandığı bir dünyada dışına vereceği ne olabilir?
Yine de karamsar olmamak gerekir. Dağıtıldığını söylediğim geleneğin parçaları yerli yerinde duruyor. Tarihi boyunca kendi içinde savaşan, Yüz Yıl Savaşlarıyla, Napolyon Savaşlarıyla, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla yerle bir olan Avrupa, daha önce hukukun üstünlüğü, insan hakları ve esasen anayasal yurttaşlık demek olan sözleşme geleneği ile o çıkmazlardan kurtulmasını bildi. Bir kere daha onu başaracaktır. Nüfusu yaşlı, ekonomisi dar ama geleneği büyüktür ve kültür birikimi her zaman her şeyden daha önemlidir. Yeter ki, o kültürü içine kapanmak için değil, evrenselleşmek için kullansın.
Ama bir de Ukrayna Savaşı var...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları


























































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025