Hidayet Şefkatli TUKSAL
Bugün köşemi, H. Seher Çevik’e tahsis ettim, okuyunca beni anlayacaksınız:
Evet, hep haber olmuştur çocuğuyla üniversite okuyan anneler ve 40 yaşından sonra üniversiteye devam edenler ama bu günlerde, hiç haber olmayan, haber değeri taşımayan, üniversitelerde neredeyse çocuğu olacak yaştaki talebelerle okula giden öyle çok “anne olmuş kız” var ki… Peki, kim bu kızlar? Bin yıllar önce başörtüsü sebebiyle okulu bırakmak zorunda kalan kızlar.
Çoğumuz evli barklı kadınlar olmuşuzdur ama, o yıllar öncesi toy kızlarızdır okulun kapısına gelince. Okul ki, sırf başımızdaki örtü yüzünden aşağılandığımız kovulduğumuz yerdir. Okul ki, kapısında polis ordusu bir tek biz, o toy kızlar için, beklerdi. Okul ki, kapısında günlerce belki alırlar diye tenhalaşa tenhalaşa, bir avuç kalana değin, ümitle duayla beklediğimiz demirdir.
Okul ki, acıdır, hıçkırıktır, öfkedir… Ah gençliktir!…
Okul ki, demir parmaklıkların ardında kalmış taş duvardır…
Okul ki, arkadaşlarınla bahçesinde ki huş ağacının altında oturup bir yandan ders çalışıp bir yandan şiirler okuduğun yerdir: “ Sen benim yan gelip yattığıma bakma, ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim…”
Okul ki, gün gelip o huş ağacına, demir parmaklıklara asılıp selam göndermedir…
Okul ki, o demir parmaklıklara incecik, sıcak ve yumuşak parmaklarınla boğarcasına sarılıp “Şart olsun bir gün, elbette döneceğim” dediğin, huş ağacını şahit tuttuğun yerdir…
Okul ki, o demir parmaklılara bir damla gözyaşını bile değdirmeye tenezzül etmediğin, bir damla gözyaşını ziyan etmediğin yerdir…
Şimdilerde döndük okula ve biz birbirimizi, kovulduğumuz günlerdeki, ne yapacağını bilmez haldeki yetimliğimizden, üveyliğimizden tanıyoruz, kalp çarpıntısından… yaralı bir yürüyüşten… Biz, birbirimizi gözlerimizde şimşek gibi parlayan” neden?” sorusundan tanıyoruz…
İşte o kızlar, o üniversitelerden kovulmuşluğun ürkekliğiyle devam ediyorlar okula, biri “hişt!” der mi acaba endişesiyle, korkuyla sıçramaya hazır, yürek çarpıntılarıyla geçiyorlar o demir kapıdan…
İşte o kızlar, o üniversite arkadaşlığına doymamış, aniden savrulmuşluğun şaşkınlığı hala üzerlerinde giriyorlar derslere…
İşte o kızlar pek çoğu evlenmiş çoluk çocuk sahibi, kimisi evlenmeye geç kalmış şimdilerde hamile, ama işte okuldalar yine de.
O bileğimizin hakkıyla kazandığımız üniversitelere döndük dönmesine ama o delişmenlik, o öğrenci kaygısızlığı çoktan terk etmiş bizi. Hepimizin yüreği bir yerlerde acıyla paramparça. Kimimiz okula gelirken, ardımızda hıçkıran küçücük, henüz dillenmiş çocuklarımızı bırakıyoruz; “Anne gitme!” nidası kulaklarımızda, ana yüreğinin o yanmışlığının acısıyla giriyoruz derslere.
Kimimizin bebekleri daha yeni doğmuş, emmesini gereken sütler ziyan zebil… Kimimizin ki büyüse de bize muhtaç, özürlü. Kimimiz eşini, hayatını, belki çocuklarını uzaklarda bırakarak gelmiş, parçalanmış aileler olarak devam ediyor “okula”. Kiminin eşiyle arası açılmış, okulda yaşanan sıkıntılar karı-koca kavgası olarak yansımış hayatlarına, neredeyse boşanma noktasına gelmişler.
Pek çoğumuz çoktan devirmiş otuzunu, yarılamış yolu. Kimimiz tutunamamış bir türlü hayata, az değildir insana bunun yükü, insan zanneder ki her şey devam edecek aynıyla ve bizi okula aldıklarında kaldığı yerden devam edecek her şey, okulumuza set çekilen günün hemen ertesiymiş gibi ama film kopmuştur çoktan ve hiçbir şey aynı değildir.
Okul bitecektir ama nereden nasıl başlanacaktır hayata bilinmez. Ve biz o üniversiteleri bırakırken bizi kahraman sınıfına koymaya meraklı pek çok kişinin bu olup bitenden haberi yoktur.
Kimse bilmez her sınıf, her köşe, her oda, her kapı, her basamak anılarla, acı, zehir anılarla doludur.
Kimse bilmez bunların hepsi bize bir travma sebebidir; o üniversitenin bulunduğu semte bile uğramak istemeyiz aslında. Otobüs okula yaklaşırken midemiz bulanır, başımıza ağrılar girer, kalbimiz çarpar hızlı hızlı…
Kimse bilmez, başörtülüyüz diye vaktiyle bizi bir böcekmişcesine köşelere sıkıştırıp taciz eden o hocalarla şimdi- evet özgürce ama sıkıntılı- saatler geçirdiğimizi, yıllar önce anlattıkları dersleri, bir milim değiştirmeden tekrar tekrar aynıyla dinlemenin boğuculuğunu… Tam kadro, memuriyette yükselmiş olarak oradadırlar yine, kimisi doçent olmuştur kimisi profesör, nasıl da o eski günleri tekrar tekrar hatırlatırlar, nasıl bir baskıdır bu insanın üzerinde… Program değişti bahanesiyle, yıllar önce başarıyla verdiğimiz dersleri bile tekrar vermemizi isterler, tek ders yüzünden mezun olamayan öğrenciden bile “program değişti” bahanesiyle +25 dersi vermesi istenir mezuniyet için. Ve verilir o 25 ders…
Ve tüm olup bitenlere pek sesi çıkamaz bu kızların çünkü o korkutulmuşluğu, sindirilmişliği üstünden atmak kolay değildir, ve burası Türkiye’dir, ya yarın yine aynı olursa her şey, yıllardır beklenen yeni anayasadan da pek bir haber yoktur henüz, “yine alınmazsak üniversitelere” derler ve olup biten her şeye boyun eğilmeye hazırdır. Kendi aralarında bile konuşmaya, şikâyetlenmeye korkarlar ki, nerede kaldı hocanın karşısına çıkıp hak aramak… Kapkara bir çamur, zift gibidir korku yapış yapış…
Yayıldıkça yayılır bir yarasa sesiyle “Bir an önce mezun olun” telkini…
Bunlarla başa çıkarak ders çalışmak, başarılı olmak çok kolay değildir. Bizden başarı beklenir yine de “affedilmekle” başörtülü okula girebilmekle tüm sorunların bitmesi gerekmektedir! Heyhat ki bizler şanslı olarak addedilenleriz, bir de başka illerden okula gelemeyen, düzenini bırakamayan kızlar vardır onlardan hiç bahsetmiyorum zaten.
Şimdi biz, ismi “üniversite af yasası” olan bir kararla “affedilerek” üniversitelerine dönen kızlar olarak deriz ki, affedecek konumda olan biri varsa o da bizleriz, biz paramparça olmuş kızlar, biz gençlikleri, bozuk paradan bile daha kolay harcanmış kızlar ama sadece kızlar… Biz sizi hiç affetmedik ve affetmeyeceğiz, bize bu zulmü reva görenlerden hesabının sorulması için çalışıyoruz demek isterdim ama pek çoğumuz bekliyoruz sadece, o kadar…
Bu günlerde, bu yoğun gündemin, hay huyun içinde kimsenin dikkatini çeker mi bilmem bu konu ama durum böyle ve yine imdat!
H. Seher Çevik
http://serbestiyet.com/affedilmisligi-affetmeyen-kizlar/
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020