Hidayet Şefkatli TUKSAL
Medyaya düşen son çocuk istismarı haberiyle tarikatlar meselesi bir kez daha gündeme geldi ve tarikatların yol açtığı sorunlar çeşitli mecralarda tartışıldı. Cemaatlerin, tarikatların amaçları dışında faaliyette bulunması ve şirketler kurarak ihaleler yoluyla iktidar tarafından kollanması güçlendirilmesi eleştirildi. Kimileri bu yapıların çok sıkı denetlenmesi gerektiğini söylerken, kimileri denetimin de kar etmeyeceğini, bu yüzden tamamen yasaklanması gerektiğini savundu. İktidar partisinden resmi açıklamadan önce eylem geldi, istismarcı şahıs alelacele tutuklandı. Süleyman Soylu müdahaleyi kolluk kuvvetlerinin yaptığını belirtti. Kısa bir süre içinde şeyhin, çocuğun babasına yönelik ikna amaçlı ama suçunu da itiraf eden bir telefon konuşması medyaya düştü. Nasıl düştü meselesi de bir soru işareti olmakla birlikte, hükümete yakın medyada yer alan haberlerde, şeyhin aslında bir başkası için yazılan icazeti ele geçirerek şeyh olduğu, Almanya ile şüpheli bağlantılarının bulunduğu, diyalog taraftarlarıyla ve dolayısıyla Fetö grubuyla ilişkili olduğu ve 15 Temmuzda müritlerine sokağa çıkmama emri verdiği gibi bilgiler servis edildi. Böylece bu olayın bir sahte şeyh marifeti olduğu algısı üzerinden, konunun diğer tarikatları da kapsayacak şekilde tartışılmasının önü kesilmeye çalışıldı ama tabii ki etkili olmadı.
Ortada çok ciddi bir durum var ama bir takım grupların yaptığı gibi meseleye ideolojik bir karşıtlık üzerinden yaklaşarak, ‘kapatılsın bu şer yuvaları!’ demek çok kolay da, gerçekçi değil… Gerçekçi olsaydı, 30 Kasım 1925’te çıkarılan kanunla tekke, türbe ve zaviyelerin toptan kapatıldığı dönemden itibaren geçen 20-30 yıl içinde tarikatların ortadan kalkmış olması gerekirdi. Ancak bunun gerçekleşmediğini, üstelik zaman içinde daha da çoğalıp güçlendiklerini hep beraber yaşayıp gördük. Üstelik sadece Türkiye’de değil, ABD başta olmak üzere bütün dünyada bu tür oluşumlar belli kesimler tarafından ilgi görüyor, destekleniyor. Bu yüzden Din Sosyolojisinin önemli konu başlıklarından biri ‘Yeni Dini Hareketler’ adıyla bu oluşumları anlamaya, analiz etmeye ayrılmıştır.
Sayentoloji, Hare Krişna, Moon, Godianizm, Osho, Reiki ve Transandantal Meditasyon, Mormonluk, Bahailik gibi Türkiye’de de üyeleri bulunan çok bilinen grupların yanı sıra daha az bilinen gruplar da mevcuttur. Konuyla ilgili bir kaynakta ‘İngiltere’de 1945-1985 yılları arasında 400 yeni dini grubun ortaya çıktığı, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise sadece 1987-1988 yıllarında 400 yeni grubun kayıtlara geçtiği’ bilgisi verilmektedir. Genellikle karizmatik lider eksenli gruplar olan bu oluşumlara çoğu eğitimli, zengin, başarılı insanların da katılmış olması, konunun bizde olduğu gibi ‘gericilik/cahillik/yobazlık’ sığlığında tartışılamayacağını net olarak göstermektedir. Hatta şimdi tartıştığımız çocuk istismarı konusuna benzer durumun ABD’ de ‘Tanrının Çocukları’ grubunda sıkça yaşanmış olduğu kayıtlara geçmiştir.
Literatüre ‘flörtle balık avlamak’ deyimini kazandıran bu grup, Hıristiyan evanjelik vaiz David Berg tarafından 1960’lı yıllarda Kaliforniya’da kurulmuştur. Başlangıçta gayet muhafazakar karakterli, tipik bir İncil’e dönüş söylemine sahip olan Berg, 1970’lerin sonuna doğru harekete taraftar kazandırma yöntemlerinde cinselliği etkin bir araç olarak kullanmaya başlamıştır. Önceleri gizli tutulan bu yöntem, daha sonra mektuplar aracılığıyla taraftarlara ulaştırılmış ve özellikle kadınlardan ‘kutsal fahişelik’ yoluyla harekete taraftar kazandırmaları talep edilmiştir. Berg bu yaklaşımını Hristiyanlığa ters görmemekte, aksine İncil’in ‘komşunu kendin gibi seveceksin!’ buyruğuna dayandırmaktadır. Bu buyruk kapsamında yemeğe ihtiyacı olanlara yemek vermek gibi, sevgiye ve cinselliğe ihtiyacı olan erkeklere de bu hizmetleri vererek onları gruba kazandırmak ilahi bir görev olarak tanımlanmıştır. Harekete kazandırılmak istenen erkeklerin bir kısmının, çeşitli ülkelerde harekete kapıları açacak etkin pozisyonlarda bulunmaları da önemli bir ayrıntıdır.
Aslında sadece kadınlar değil, erkekler de bu işle görevlendirilmiş, ancak onlar kadınlar kadar başarılı olamadıkları için, bu uygulamadan çıkartılmıştır. Kadınlar ise, 1974-1987 yılları arasında, önceleri gruba erkek üye kazandırmak için kutsal fahişeliğe teşvik edilirken, giderek bu iş harekete bağış toplama aracına dönüşmüş, daha sonraki safhalarda zengin ve seçkin kişilerle uzun süreli ilişkiler kurdukları eskort hizmeti sunmaya varan bir boyut kazanmıştır. 1987 yılında, kutsal fahişelerin kaptığı hastalıklar ve AIDS salgını sebebiyle harekette flörtle balık avlama yasaklanır. Ancak Tanrı’nın Çocukları hareketinin, ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra yüze yakın ülkede teşkilatlandığı ve yayıldığı dikkate alındığında, kutsal fahişelik stratejisinin harekete finansal ve politik destek sağlama açısından ne derece etkin bir işlev gördüğü anlaşılabilir.
Harekete çocuklarını kaptıran ailelerin çabaları ve hareketten ayrılan üyelerin beyanlarıyla grupta çocuk istsimarının da söz konusu olduğu ortaya çıkmıştır. 4.0 lık başarı notuyla üniversiteyi bitiren MiriamWilliams, bu hareketin içinde geçirdiği 15 yılını anlattığı ve Türkçeye de çevrilen ‘Kutsal Fahişeler: Tanrı’nın Çocukları Tarikatında Fahişelikle Geçen On Beş Yılım’ isimli kitabında hareketten ayrılmaya karar verişinde çocuk istismarının rolünü şöyle dile getirir:
“Büyük bir çoğunluğumuz yirmi yaşın altındaydı. Hepimiz son derece idealisttik – bir anlamda, son derece saftık – ayrıca birçoğumuz çocukluğunda cinsel, duygusal ya da fiziksel olarak tacize uğramıştı. Daha çocukken mağdur edilmiştik ve yetişkinliğimizde de, bilinçsizce mağduriyetimizi devam ettirmeyi seçmiştik.
“Bununla beraber, erkekleri kullandığımı, oğlumun duygusal ve fiziksel olarak suiistimal edilmesine izin verdiğimi ve çok küçük yaşlarda cinsel konulara maruz kalmasına yol açtığımı kabul ediyorum.
“Mo mektuplarında yazılanlara karşı tavır almayarak, gruptaki sapkınlıkların devam etmesine izin verme sorumluluğunu üstleniyorum. Ancak, sapkınlıkların kendi evimde uygulanması üzerine, bunların kendi kızıma da yapılabileceğini gördüğümde, sorumluluğun ne anlama geldiğini nihayet anladım. Kendi evimde çocuklara cinsel taciz yapılmasının sorumluluğunu taşımak istemiyordum ve bu yüzden de ayrıldım. Bu olay benim için bir dönüm noktası oldu. Taciz kurbanları, sık sık okuduğumuz gibi, kendileri de birer tacizci olarak döngüyü sürdürürler. Hareketlerinin sorumluluğunu üstlenirlerse, ancak o zaman döngü bozulabilir…”
Grupta kutsal fahişelik stratejisi sonucunda dünyaya gelen ilk çocuk olan Roriguez’in, Berg tarafından özel olarak yetiştirilmiş olmasına rağmen, çocukken hareketin üst yönetimindeki isimlerin cinsel istismarlarına maruz kalması sebebiyle, 2005 yılında henüz 30 yaşındayken önce bakıcılarından biri olan Angela Smith’i bıçaklayarak öldürmesi, ardından da bunu intikam ve adalet için yaptığını itiraf eden bir video kaydı çekerek intihar etmesi grupta çocukların maruz kaldığı istismarın bir başka delili olarak görülmüştür. Ancak yeni bir adla faaliyetlerine devam eden grup, ‘thefamilyinternational.org’ sitesinde yer alan bilgilere göre idealist misyonunu sürdürmektedir:
“‘Uluslararası Aile’ kendisini İsa’nın sevgi mesajını dünya etrafındaki insanlarla paylaşmaya adamıştır. Irk, mezhep ve sosyal statü gibi hiçbir sınırın bulunmadığını bilen İsa Mesih’in koşulsuz sevgisi vasıtasıyla ümit ve manevi yenilenme getirmeye çabalıyoruz.”
Yani gördüğünüz gibi, bu sorun sadece bize özgü değil ve çözümü de sanıldığı kadar basit değil. Gelecek yazılarda bu konuda düşünmeye devam edelim.
Not: Bu yazıda aktarılan bilgiler için, Süleyman Turan’ın “Bedenin Din Namına İstismarı: Tanrı’nın (Yaramaz) Çocukları Ve ‘Flörtle Balık Avlama’” makalesinden yararlanılmıştır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020