Hilâl KAPLAN
Gezi'de ilk günlerde yaşanan, hükümetin halkı için en iyisini düşündüğü varsayımı ve etkili bir muhalefetin yokluğu ile sağırlaşan bir kent siyasetine olan haklı itirazdı. Hükümet, önümüzdeki belki yüz yıl boyunca içinde yaşayacağımız ortak büyük evlerimizin karakterini kökten değiştirirken, bunun ideolojik derin bir anlamı da olduğunu gözden kaçırmıştı.
Bu hatalar zinciri, ilk günkü polis ve zabıta şiddeti ile meşru bir itirazın açığa çıkmasını sağladı. Çok değil, üçüncü günden itibaren diğer parçaların sahaya inmesi ile hükümet –Erdoğan- karşıtı bir harekete dönüştü. Aslında toplumsal-sınıfsal bir sembol olan Erdoğan'a hıncı olan hangi kesim varsa, alana çıkan bu heterojen kitleleri gazlamaya başladı. Polis ve aydın gazı birbiri ile yarıştı. Gezi'nin ilk safhasının küresel bir operasyon olduğu varsayımı ne kadar yanlışsa, daha sonraki günlerde bu fırsatın Erdoğan'ı hal etmek için operasyonel bir hale geldiği de o kadar doğruydu.
On bir yıllık yavaş devrime itirazı olanların, bundan sonraki bir on yılda da AK Parti'den başka bir seçenek olmamasına aba altından gösterdikleri bir sopaydı; bunu anlamıştık. 'Evet, sandıkta size bir şey yapamayız ama, sizi ülkeyi yönetemez hale getirebilir, partiyi bölebilir, ekonomik kriz çıkarabilir, gemiyi ateşe verebiliriz'; söylenen buydu.
Bu, siyaset değil, ahlaksızca bir tehdittir ve evet, bir darbe teşebbüsüdür. Böyle bir tehdide destek vermem düşünülemez bile.
Bu darbenin, ilk günlerinde meşru olan bir halk hareketinin üzerine bina edilmesi, bir iç savaş çıkarılması ve ekonominin çökmesi için elden gelen her şeyin yapılmış olması, hükümetin hatalarıyla, polisin gazıyla örtülecek bir olgu değil. Böyle durumlarda, aydınların görevi, ateşe benzinle gitmek, eleştirinin namusunu kaybetmek değil, sağduyulu davranmak ve doğruları göstermektir. AK Parti yalnızdı, iş dünyasının elitleri hala beyaz Türklerden oluşuyordu, medya da fabrika ayarlarına hemen dönüvermişti. AK Parti'nin medya siyasetinin de ne kadar kof olduğu ortaya çıkmıştı. Vesayet medyasını onun silahıyla vurmak değil, reformlarla özgür basını destekleyerek, engelleri kaldırarak, halkın karşı koyması esas olmalıydı.
Bu süreçte mahalle baskısının âlâsını, mütedeyyinler değil, laikler yaptı. Laikler, mütedeyyinleri hep cemaatleşmekle itham etmişlerdi ama, cemaatleşmenin laik mahallede de ne kadar baskın olduğunu gördük. İlk günlerdeki haklı taban itirazı 'özgürlük' temasından, sınıf üstünlüğü temasına hızla kaydı. Apolitik olduğu denli politik bir durum yaşanıyordu. Laik aydınların verdiği gazla bir özgürlük hareketi başlattıklarını düşünen gençler, aslında, çeperin merkeze yerleşmesine duyulan nefretin ve iktidar savaşının dinamosu oldular. Batı'nın buna sempati ile bakması biraz da paylaşılan bu sınıfsal paydaşlıktan kaynaklıydı. Zamanla bunun bir özgürlük mücadelesi olmaktan çıktığı anlaşılacak.
Bu dönemde aldığım 'eleştiri'ler –tırnak içinde yazdım çünkü çoğu tehdit ve hakaretti aslında- ya Ermeniliğimden istifa ettiğim, ya da kalemimi –afedersiniz- 'sattığım' yönündeydi. Bu 'eleştirileri' birer veri olarak kullanıyorum ben. Çoğuna göre, bu analizleri yapmam için bu ikisinden birisi gerçekleşmiş olmalıydı. Ermenilerden beklenen, bağımsız davranmaları değil, laik-ulusalcı şemsiyenin altına girmeleriydi herhalde. Ermeni cemaatinin, Ermeni olmakla kategorik olarak AK Parti karşıtı olması gerektiği baskısı, ırkçılık değildi de neydi peki? Sık sık, sanki benim kefaletime ihtiyaç varmış gibi, Erdoğan'ın 'Afedersiniz bana Ermeni, Rumi Yahudi dediler' sözünü sık sık gözüme sokarken, çağrının altında 'vesayetimizden çıkma' tehdidi vardı. Sanki kolektivizmlerden birisini tercih etme zorunluluğumuz varmış gibi. Hayır, biz özgür bireyleriz. Anlaşılmayan sanırım bu.
Gezi krizi de, hem Erdoğan nefreti, hem de 'biz aslında onlardan değiliz' demek için fırsat kollayan beyaz aydınlarımız için bir şölen oldu. Akıllarını o kadar kaybettiler ki, 'Gezi'den sonra tufan' diyerek, hepimizi ateşin içine atacak denli büyük bir savrulma sergilediler. Her şey göz önünde oldu. Hasılı, gördüğünüz gibi, aslında laiklik tehlikede değil, laik kibir artık büyük bir sorun Türkiye'de. Bunu da zamanında vesayet yanlılarının 'Şeriat' tehdidi gibi algılamamak, bize dair bir sorun olarak iyileşmenin çarelerini bulmak gerek. Mütedeyyinlere ve hükümete yine çok iş düşecek anlayacağınız. Yoksa eski hataları sürekli tekrarlarız.
* Gezi süreci başladığından beri en âkil yazıları kâleminden okuduğum sevgili Markar Esayan'ın blogundan alıntıdır. Nerdeyse tüm Taraf ekibi, Markar da zorla tasfiye edildiği için yazılarından mahrum kalmanızı istemedim. Yazının tamamına şuradan ulaşılabilir: http://www.markaresayan.com/?p=1991
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019