Hilâl KAPLAN
Behçet Aysan, 2 Temmuz 1993'te Sivas'taki Madımak katliamında aramızdan koparılana dek kocaman yüreği ile gürül gürül şiirler yazan bir şairdi. "Sen bu şiiri okurken/ Ben belki başka bir şehirde ölürüm" diye yazmıştı. Ben O'nun şiirlerini okuyacak yaşa geldiğimde ise gerçekten başka bir şehirde öl(dürül)müştü. Kararmış ruhluların yaktığı ateşe eşlik eden kararmış ruhlu insanların arasında öyle kırgın, saçılmış bir nar gibi kırgın, ayrıldı aramızdan Behçet Aysan. Geride 15 yaşında, sonradan babası gibi şair olacak bir genç kız ve âşık olduğu kadın kaldı. Bir de düşler, aşk, kavga ve keder... Onları da bize bırakarak gitti Behçet Aysan, yanarak gitti.
Ferhat Kurtay da yanarak gidenlerdendi ama O kendi kendini yakmıştı. PKK'nın dağa çıkması için bütün şartların 'olgunlaştırıldığı' Diyarbakır Cezaevi'nde, daha sadece 33 yaşında bir adamken üç arkadaşı ile beraber kendini ateşe verdi Ferhat, 33. koğuşta. Dehşet içinde durumu fark eden arkadaşları onun alevler içinden şöyle haykırdığını duyacaktı: "Bu bir alev değildir. Bu bir yangın değildir. Bu bir eylemdir." Anlayacağınız Diyarbakır zindanında şartlar, bırakın dağa çıkmayı, insanın kendi kendini cayır cayır yakabilmesini sağlayacak kadar 'olgunlaşmıştı'. Alevleri güç bela söndüren ama Ferhat ve arkadaşlarını ölmekten kurtaramayanlardan öğrendiğimize göre Ferhat'ın son sözleri "Wê strana bêje" olmuş. Yani "O stranı söyle." Ferhat'ın son kez duymayı istediği stranın adı "Sewdaliyê" idi, "Sevdalı kız"...
Mehmet Coşkun, Ferhat kendini yaktıktan altı sene sonra hayata gelmişti. Şırnak'ta PKK ile çıkan çatışmada da daha 21 yaşındayken öldürüldü. Er Mehmet'in annesi, oğlunun cenazesinde "Mihedê min kuştin, askerê min biçûk, qomandoyê min, sêvîyê min" diye ağıtlar yakarak uğurladı oğlunu... "Mehmedimi öldürdüler, benim küçük askerim, komandom, öksüzüm"... O cenazede de "Şehitler ölmez" diye haykırıldı ama Mehmet'in annesi, diğer tüm Mehmetçik anneleri gibi, ne oğlunun mürüvvetini ne de torunlarını görebileceğini biliyordu. Yani onun için aslında bir parçası ölmüştü artık, Mehmet ölmüştü. En çok da bu ülkede anasının dili, anadili, uzunca bir süre yalnızca ağıt yakarken varolmasına tahammül edilen bir dil olduğu için ölmüştü...
Medine Bircan da yalnızca ağıt yakarken makbul görülen analardandı, çünkü başörtülüydü. Ancak o, arkasından ağıt yakılan bir ana oldu. İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, kanser hastası olan 71 yaşındaki Medine Bircan'ın sevkini vermeyi sağlık karnesindeki başörtülü fotoğrafı sebebiyle reddetti. Böylelikle son günlerinde evinin yakınındaki bir hastanede tedavi görmesine engel oldu. Oğlu, tüm çaresizliği içinde annesine, kanserden tüm saçları dökülmüş olan annesine, başı açık fotoğraf çektirmesini teklif ettiğinde ise çoğu başörtülü annenin vereceği türden bir cevap verdi Medine Teyze: "Ölsem daha iyi. Beni bırak, ben ölmek istiyorum." Öyle de oldu. Oğlu, annesinin fotoğrafını photoshopla 'saçlandırmaya' çalışırken Medine Teyze öldü. Oğluna veda bile edemeden öldü. Ardından, mevzubahis hastanenin dekanı Faruk Erzengin şöyle diyecekti: "Hükümetlerin iradesine uymayan, size göre ve bize göre de suç işler ve dinden de çıkar. Eğer kılık kıyafet yasası, hükümetimizin emri, şayet Hipokrat Yemini'ne uymazsa, ben hükümetime uyarım."
Bu yazıdan sonra birileri "Kimleri yan yana getirmiş, utanmaz" diyecek. Birileri "Üstüne yüklenen görevin gereğini yapıyor" diyecek. Birileri ise "Bu kızın kafası karışık, ne dediğini bilmiyor" diyecek. Yazarken kafamın değil ama yüreğimin karmakarışık olduğu bu yazıyı okuduktan sonra birileri de bahsettiğim insanların yaralarının kendi yaralarına nasıl da benzediğini görüp acı acı gülümseyecek. Ben de acı acı gülümseyenlere katılıp şöyle diyorum: Gülümse, hadi gülümse; bulutlar gitsin...
***
Bu yazıyı iki sene evvel Kemal Burkay'ın "Gülümse" şiirinden mülhem bir ruh hali içinde yazmıştım.12 Mart'tan sonraki iki yıllık sürgününü de eklersek, hayatının tam 33 yılını zorunlu sürgünde geçirmiş bir dava adamı ait olduğu topraklara geri döndü. Evet, iklim belki hâlâ Akdeniz olmadı ama yukarıda anlattığım insan hikâyelerinden bugünlere geldiğimiz düşünülürse gülümsemek ve bulutların gitmesini ummak için de çok sebebimiz var.
Hoş geldin Kemal Burkay, "tu bi xêr hat"!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019