Hilâl KAPLAN
Cumhuriyet rejimi, farklı pratiklerle de olsa Aleviliği, gayrimüslimliği ve Kürtlük gibi diğer etnisiteleri dışlayarak içlemiştir. Laik, Sünni ve Türk kimliğiniyse içleyerek dışlamıştır.
Yani ilk grubu yok ederek veya yok sayarak rejimin tebaası kılma yoluna girmiş; ikinci grubuysa rejimin kendilik tanımına payanda kılarak tanımış, bu tanıma tehdit oluştura- bilecekleriyse yine muhtelif yöntemlerle (idam, sürgün, vb.) bertaraf etmiştir.
Alevi açılımının başladığı günlerde Aleviler tarafından en çok dillendirilen talebi hatırlarsak kastım daha iyi anlaşılır sanırım: 'Devlet, Aleviliği tanımlamasın.'
Hâlbuki cumhuriyet rejimi, 90 yıldır Sünniliği tanımlamakta, tahdit etmekte, denetime tâbi tutmakta ve şekillendirmektedir. Alevi açılımıyla beraber, devlet bir nevi paradigma değişikliğine giderek Aleviliği de 'içleme' yoluna girdi.
Başbakan Davutoğlu'nun Hacı Bektaşı Veli Dergâhını ziyareti ve önce mevcut halka, sonra da Türkiye'ye Alevi meselesi bağlamında seslenişi çok kıymetliydi. Ak Parti hükümetinin 'ara verdiği' Alevi açılımına ve devletin bu toplumsal grubu içleme çabasına dair bir güven tazeleme adımıydı.
Geçen sene Bekir Bozdağ'ın yumruklandığı, benim de içinde olduğum âkil insanlar grubunun marjinal bir grupça yuhalanarak karşılandığı, en başta dergâhın ruhaniyetine saygısızlık edilen o kötü hatıraları da temize çeken bir ziyaret oldu.
Konuşmada yer yer bir Başbakan'ın mı, yoksa bir Alevi dedesinin mi, daha doğrusu mutasavvıfın mı konuştuğunu karıştırdığımız yerler oldu. Örneğin, 'Bizim yolumuz Hz.Ali'nin, Hz.Hüseyin'in, Hz.Hasan'ın ve On İki İmam'ın yoludur. Biz Hz.Hüseyin'in yolcularıyız. Ortak gelenekten bir an koparsak işte o zaman vah halimize' tanımı ve uyarısı oldukça yerindeydi.
Yine tektipleştirerek zulmederken Sünniler ile Aleviler arasında pek de ayrım yapmayan CHP zihniyetini eleştiren şu kısım çarpıcıydı:
'Doğduğum Taşkent'in eski adı Pirler Kondu'ydu. Tektipçi zihniyet değiştirdi. Kim Horasan erenlerine karşı çıkarsa onlara ilk ben karşı dururum.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde Dersim Katliamı'na ilişkin özrünü de şu sözlerle pekiştirdi ve CHP'ye, tabii 'yeni' olanına özür çağrısını yineledi: 'Devlet adına Dersim'deki Alevi kardeşlerimizden özür diliyorum.Dersim katliamı modern bir Kerbela'ydı. O zulmü yapanların bugünkü takipçileri bu meseleyle ilgili özür dilemeli.'
Bariz bir oksimoron olmasına rağmen, bazıları tarafından nerdeyse Alevi inancının mütemmim bir cüzü gibi yansıtılan Esedci olmaya getirdiği eleştiri ve IŞİD vurgusuyla aynı cümlede bunun dile getirilişi ayrıca önemliydi: 'İster Esed, isterse de IŞİD görünümünde olsun, din adına işlenen cinayetlerin hepsi Hz.Hüseyin'in şehadetinin karşısındadır.'
Başbakan Erdoğan döneminde gerçekleştirilen Alevi Çalıştayı, demokratik müzakere sürecinin Türkiye'deki nadir örneklerinden biriydi. Madımak'ın kamulaştırılması ve ders kitaplarındaki iyileştirmeler dışında ortaya henüz pratik anlamda bir sonuç çıkmamış olsa da, bu çalıştay devletin Alevi kurumlarını ilk kez resmî olarak muhatap alması ve karşılıklı bir istişare çabasına vesile olması bakımından hâlen değerini koruyor.
Başbakan Davutoğlu da bu birikimden istifade ederek yasal çerçevede bazı değişiklikler yapılacağı sinyalini verse de öncelikle Suriye ve Gezi olaylarıyla tahrip olan güven bağının yeniden tesisi üzerine daha çok eğileceğe benziyor. Sonraki adımları merakla bekleyeceğiz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019