İbrahim Kahveci

İbrahim Kahveci
İbrahim Kahveci
Tüm Yazıları
Hayat pahalılığı asla bitmez
20.11.2025
147

Dün Sabah Gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden manşet yaptı. Manşetin spotu şu şekilde:
“Tek haneli enflasyon mesajı veren Başkan Erdoğan Hak-İş toplantısında net konuştu: Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz”

Teşhis tedavinin yarısıdır derler… Önce şu teşhise bakalım: Hayat pahalılığı olarak enflasyon görülüyor. Yani enflasyonun düşmesi ile hayat pahalılığı bitecek sanılıyor.

Oysa bu teşhis doğru değil. Ülkemizdeki hayat pahalılığının ana nedeni enflasyon değildir.

Gelin anlatalım.

Örnek vererek çok basit olacak şekilde izah etmeye çalışacağım.

Diyelim ki yıllık geliriniz 12 bin dolar. Bu demektir ki aylık geliriniz 1.000 dolar ediyor. Şimdi fiyatlara gelelim: Aylık geliriniz 1.000 dolarken bir aylık gıda ihtiyacınızı 300 dolara satın alıyorsunuz. Gıda alımından sonra paranızın yüzde 70’i size kalıyor.

Şimdi yıllık geliriniz 18 bin dolara çıktı diyelim ve böylece aylık geliriniz 1.500 dolar etmektedir. Lakin artık evin ihtiyacı olan aynı gıda ürünlerini 300 dolar yerine 700 dolara satın alabiliyorsunuz: Size geriye kalan tutar yüzde 53 ediyor.

Ya da şöyle söyleyelim: Aylık geliriniz 1.000 dolarken 3 aylık gıda ihtiyacını alabiliyordunuz ve geriye 100 dolar kalıyordu. Aylık geliriniz 1.500 dolara çıkıyor ama gıda alım gücünüz 2 aya düşüyor ve geriye yine 100 dolar.

Bu işin ana fikri şu: Geliriniz dolar bazında artıyorken satın aldığınız ürünlerin fiyatı ne oluyor? Eğer satın aldığınız ürünlerin de fiyatı dolar bazında artıyorsa hiçbir karınız yok. Hatta satın aldığınız ürünlerin fiyatı dolar bazında daha çok artıyorsa siz aslında zenginleşmiyor tersine fakirleşiyorsunuz.

Şimdi geldiğimiz noktaya bakalım.

Acaba 4-5 yıl önce Edirne’ye günübirlik alışverişe Yunanlılar gelirken şimdi neden Türkler Dedeağaç’a alışverişe gidiyor?

İşte buna pahalılık diyoruz. Yani ürün alım gücü terse dönmüş durumda. Artık Yunanlılar Euro bozdurup Türk Malı almak yerine Türkler Euro alıp Yunan malı satın alıyorlar.

Mesela diyorlar ki, bizde 400-600 lira arasında olan beyaz peynir Yunanistan’da 200-300 lira arasındaymış.

Ya da şöyle ifade edelim: İstanbul’da yemek yemenin fiyatı Londra, Paris ve Berlin’den bile pahalı hale gelmiş.

Bunları sadece yemek ve gıda ürünü olarak görmemek gerekir. Otomobilinden oteline kadar genel fiyat düzeyi birçok üründe biz pahalı durumundayız.

İyi ama şimdi püf noktaya gelelim: Yunanlı veya İngiliz bizden 3-5 kat daha fazla gelire sahip. Mesela Almanya’da en düşük maaş bile 2000-2500 euro… Bunun TL karşılığı 100-150 bin lira demektir.

Bizde ise asgari ücret 22 bin lirayken ortalama ücrette 38 bin lira. Yani 500 ila 800 euro ücret gelirimiz var ama fiyatlarımız Avrupa ile yarışıyor.

Özetleyelim: Ülkemizde özellikle son 2 yılda fiyatlar dolar bazında o derece artış gösterdi herşey adeta ateş pahası oldu. Bizler çok daha düşük gelire oranla çok daha yüksek fiyatlar ödüyoruz.

Bu pahalılığın nedeni TL enflasyonu değildir; tersine döviz enflasyonudur. ABD’de bile fiyatlar dolar bazında 3 yılda yüzde 20 artarken bizde dolar bazında yüzde 125’lik artış yaşanmıştır. Pahalılık budur.
Kısaca bizim asıl sorunumuz TL enflasyonu değil, tersine dolar enflasyonudur.

Peki, dolar bazında fiyatlar bu derece neden artıyor? İşte bu soru sorunun da çözümünde kilit rol oynamaktadır. Ve cevabı 2018 sonrası gelir dağılımındaki büyük uçurumda aranmak zorundadır.
Zenginin fiyatı fakirin çilesi haline gelmişse orada pahalılık bitmez.

Keşke sorunlar sadece sözle-konuşarak çözülebilseydi…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar