İbrahim Kahveci
Yüksek faiz üretimi zorlaştırıyor.
Para, ranta gittiği için sanayicilik, üreticilik cazip olmuyor. Bir de üretim için gerekli sermayenin maliyeti arttığı için, sanayi şirketleri kâr edemiyor ve bankalar kazanıyor.
Kusura bakmayın. Olayı çok basit şekilde ifade etmeye çalışıyorum. Karmaşık teorik yapılara bu aç halimle girecek değilim.
Kısaca yüksek faiz bir beladır diyelim ve bitirelim.
İyi ama madem yüksek faiz bu kadar beladır; Yunanistan neden battı?
Prof. Dr. Mike Tsionas ile Karar.com’da yaptığımız söyleşiyi lütfen yeniden hatırlayın. Haber 26 Haziran 2015’te “İflasa gidiş AB’ye katılınca başladı” şeklinde verilmişti.
Yunanlı profesör olayı AB’ye girince ucuz paranın getirdiği belalara bağlıyor. Borçlandırmak için faizin düşük olması gerektiğini anlatıyor ve bunun sonunda da Yunanistan’da sanayinin ve tarımın bittiğini söylüyor.
Şimdi ülkemize gelelim mi?
Dün, TÜİK “Yabancı Kontrollü Girişim İstatistiklerini” açıkladı. Bence önemli bir mesele. Biraz detaylı bakacağız.
Yine TÜİK verilerine göre, ülkemiz dış ticarette, ihracatının sadece %3,0’lük kısmını yüksek teknoloji ürünlerinden gerçekleştiriyor (Ocak-Nisan 2017 verisi). İhracatımızda ‘orta yüksek teknoloji ürünlerin’ payı ise %33,7’lik bir orana sahiptir.
Şimdi gelelim sadede.
Hani diyoruz ya; eskiden bu ülkeye yabancılar sermaye getirmezdi. Oysa 2003 sonrası oluk oluk yabancı sermaye aktı. Evet, aslında bu söylenenler çok doğru şeyler. Mesela 1995-2005 yıllarında ülkemize gelen yabancı sermaye 84,8 milyar dolardı. Oysa 2005-2016 arası yine 11 yıllık sürede ülkemize gelen yabancı sermaye tutarı 482,3 milyar dolara yükselmiştir.
Not: Aslında 1995-2005 arası gelen 84,7 milyar dolarlık sermayenin de 67,6 milyar doları Ak Parti dönemi olan son 3 yılda gelmiştir.
1995-2005 arası yıllarda 24,1 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştiren yabancılar, sonraki 11 yıllık dönemde doğrudan yatırımlarını 165,1 milyar dolara yükseltiyorlar.
Şimdi gelelim yabancıların kontrol ettiği üretim gücüne. TÜİK’in dün açıkladığı yabancı kontrol gücüne bakacağız.
2006 yılında yabancının kontrol ettiği üretim oranı %14,39.
2015 yılında ise yabancının kontrol ettiği üretim gücü %14,09.
Şimdi ilk soruyu soralım: Onca milyar dolarlar getiren yabancı, hiç mi üretim gücünü artıramaz?
Şimdi gelelim ikinci meseleye. Yani yabancı bu ülkeye üretim getirmedi ama teknoloji getirmiş olabilir mi? İşte bunun için “İmalat sanayindeki yabancı kontrollü üretimin, girişimlerin kullandığı teknoloji düzeyine” bakıyoruz:
Yüksek teknoloji payı %4,5
Orta-yüksek teknoloji payı %54,7
Hatırlayın şimdi ihracatımızı
Yüksek teknoloji payı %3,0
Orta-yüksek teknoloji payı %33,7.
Sahi, yabancılar bize ne kadar fazla yüksek teknoloji getiriyor? Mesela ithalata baktığımızda şunu görüyoruz:
Yüksek teknoloji oranı %15,2
Orta-yüksek teknoloji payı %42,4
Yabancılar doğrudan yatırımda bile yüksek teknoloji oranını yüzde 5,0’in altında tutarken, ithalatta yüksek teknoloji ürünlerini bize çok rahat satabiliyor.
Şimdi gelelim işin püf noktasına. Yani yüksek faiz üretimin belası da, düşük faiz neyin belası. Son 11 yılda ülkemize 482,3milkyar doları kaynağı belli olarak ve 34,6 milyar doları da kaynağı belli olmayan yabancı para girmiş. Buna rağmen ülkede yabancıların üretim payı ve gücü artmamış. Yani yabancılar ülkemize daha çok üretim, daha çok teknoloji için gelmemişler. Bu çok net.
Ne için gelmişler?
Elbette kazanmak için. Yani daha çok kazanmak için. Ama bunun için de ya mevcut şirketleri satın almışlar (çoğu finans şirketi), ya da doğrudan kredi vererek kendi mallarını satmışlar. Bu sayede ise hem borçlanmışız, hem de yabancı mallara bağımlılığımız artmış.
Hani Yunanlı Prof. Dr. Mike Tsionas diyor ya; “Yunanistan’ı ucuz faiz batırdı”. Aslında bizde aynı yolda ilerliyoruz da; -anlayan yok-.
Bugün ucuz faizin kalkındırdığı bir ülke de yok, yüksek faizin kalkındırdığı bir ülke de. Bugün istikrarlı bir ekonomik tabloda kalkınmış ülkeler var. Enflasyonu hesaba katarak faiz hesabı yaptığınızda karşımıza son 5 yılda yıllık yüzde 1,0 gibi bir reel faiz çıkıyor. O zaman niye büyüme ve kalkınma bir türlü gerçekleşmiyor?
Hatta bakın daha ilginç bir şey söyleyeceğim. Merkez Bankası fonlama faizine ve GSYH’nın büyüme ilişkisine bakın. İnanın çok şaşırtıcı sonuçlar göreceksiniz.
Bugün sorunumuz yüksek faiz-düşük faiz değildir. Sorun faiz olsaydı 2003-2008 arası hiç kalkınamazdık. Eski yazılarda rakamları verdim. O yıllarda reel faiz yıllık yüzde 10,0’u geçiyordu; şimdi yüzde 1,0.
Tekrar ediyorum: Ekonomide sorunu faize indirgemek çözümden kaçmaktan başka bir şey değildir. Lütfen gerçek sorunları konuşalım.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025